Saadet Partili Karaduman'ın Çamlıca Camisi tweetleri şoke etti
Abone olSaadet Partisi Gençlik Kolları Başkanı ve Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın Çamlıca Camisi ile ilgili tweetleri konuyulmaya devam ediyor. Karaduman, Çamlıca Camii'ni Hz. Muhammed döneminde münafıklar tarafından fitne çıkarmak için yapılan Mescid-i Dırar'a benzetmişti.
Saadet Partisi Konya
Milletvekili Abdulkadir Karaduman da sosyal medya hesabı üzerinden
Çamlıca Camii ile ilgili şok edici ifadeler kullandı. Müslüman gibi
görünüp İslam aleyhine çalışan münafıkların kurduğu Mescid-i Dırar
örneği veren Karaduman, sosyal medyada eleştiri yağmuruna
tutuldu.
Ayetleri paylaştı!
Kullanıcılar, Karaduman'ı fitne çıkarmakla suçlayıp, Kur'an'a ve din üzerinden cami tartışmasını siyasete alet etmekle eleştirdiler. Karaduman, yaptığı paylaşımda Hz. Muhammed'in Tebük seferinden dönerken inen Mescid-i Dırar ile ilgili ayetleri yazmıştı.
”
Mescid-i Dırar olayı
Münafıklarca Medine'de inşa edilen mescit.
Müslümanlara zarar verme amacıyla yapıldığı için Kur'an'da Mescid-i
Dırâr olarak nitelenmiş ve daha sonra bu adla anılmıştır. Hz.
Peygamber (s.a.s), münafıkların amacını bildiren vahiy üzerine bu
mesciti yaktırarak müslümanlar arasında fitne kaynağı olmasına izin
vermemiştir.
Konuya ilişkin Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi'nde şu ifadeler yer alıyor:
Hz. Peygamber, Medine dışında Zûevan denilen yerde Tebük Seferi’nin son hazırlıklarıyla meşgulken münafıklardan beş kişilik bir heyet gelip yağmurlu ve soğuk kış gecelerinde hasta ve özürlü olanların namaz kılması için bir mescid inşa ettiklerini ve kendilerine namaz kıldırarak burayı ibadete açmasını istediler. Resûl-i Ekrem sefere çıkmakta olduğunu, dönüşte orada namaz kıldırabileceğini söyledi. Sefer dönüşü ordusuyla birlikte Zûevan’da konakladığında bazı münafıklar gelerek Hz. Peygamber’i mescidlerine götürüp namaz kıldırmak istediler. Bu sırada mescid ve onu yapanların niyetleri hakkındaki âyetler nâzil oldu (et-Tevbe 9/107-110). Bu âyetlerde mescidi inşa edenlerin niyetlerinin müminlere zarar vermek, hakkı inkâr etmek, müminlerin arasına nifak sokmak ve daha önce Allah ve resulüne karşı savaşmış olan bir kişiyi (Ebû Âmir er-Râhib) beklemek olduğu belirtiliyor, bunların gayelerinin iyilik olduğuna dair yemin bile edebilecekleri, halbuki yalancı oldukları vurgulanıyor, Hz. Peygamber’e Mescid-i Dırâr’da asla namaza durmaması, buna karşılık takvâ üzerine kurulmuş mescidde (Mescid-i Kubâ veya Mescid-i Nebevî) namaz kılmasının daha uygun olacağı bildiriliyordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Medine’ye ulaşınca Âsım b. Adî (veya Ma‘n b. Adî) el-Aclânî ile Mâlik b. Duhşüm es-Sâlimî’ye mescidi yıkmaları için emir verdi (Vâkıdî, III, 1046; İbn Hişâm, IV, 530). Âsım ve Mâlik yatsı vakti sıralarında Mescid-i Dırâr’ı yaktılar. Çıkmamakta direnen Zeyd b. Câriye’nin vücudunun bir kısmının yandığı söylenir. Münafıklar ertesi sabah mescidin yıkılmış olduğunu görünce Allah’ın, sırlarını ifşa ettiğini ve gizledikleri gerçek amacın Peygamber’e bildirildiğini anladılar