Hani şu vekil oğlunun polisleri duvar dibine dizdiği,
apoletlerini söktürdüğü, onurları ayaklar altına alan o utanç
görüntülerini izlediğinizde ne hissettiniz?
İçinizde, "Yok artık! Birileri bunun hesabını
sorar" diye bir kıpırtı, bir umut ışığı oluştu mu?
Ne yalan söyleyeyim, ben bu hislere hiç kapılmadım..
Kapılmadım çünkü bir filmi on kez izlemişseniz, son izlediğinizde
finalin farklı olacağını aklınızın ucundan dahi geçirmezsiniz.
Biz bu filmi tekrar tekrar izlemedik mi?
"Aaaa tuhaf yahu, sonu yine aynı bitti!" diye
şaşırmak niye ki?
Ben kendi adıma o kaytan bıyıklı vekil oğluna teşekkür edeceğim
izin verirseniz.
Yasaların, kanunların, iktidarların, bakanların, vekillerin, hatta
ve hatta mafyaların bile değiştiği bu ülkede bir tek şeyin
değişmeyeceğini benim suratımın orta yerine tokat gibi çarptığı
için bu teşekkür!
Hay sen bin yaşa delikanlı..
Güçlünün; Güçsüzlerin onuruna, haysiyetine, mesleki kariyerine bir
emniyet müdürünün gözü önünde nasıl tecavüz ettiğini bize
gösterdiğin için...
Bu ülkede haklı olanın değil, güçlü olanın her zaman kazandığını
bir kez daha teyit ettirdiğin için..
Gurur duydum seninle....
Hem o ne boy postu öyle be bilader! O içeri girişin ne azametliydi.
Küçük dağları ben yarattım havalarına, uçanı tutarım, tutanı
kovalarım ve gördüğünüz gibi yakalarım edalarına, burada yerin
göğün efendisi benim tafralarına bayıldım, bayıldım!
Sen bin yaşa!..
Ya bizim konuştuğunda lafı "şak" diye oturtan,
takla attırma meraklısı İçişleri Bakanımız'a ne demeli?
Gülüşüne kurban olduğum!
Nasıl hınzırca bir yöntem buldu gördünüz değil mi?
Meseleyi tereyağından kıl çeker gibi çözdü!
Polislerini vekil oğlunun karşısına yankesici gibi dizdiren emniyet
müdürünü bir üst makama terfi ettirdikten sonra, olayı
araştırmaları için ilgili bölgeye iki müfettiş sevketmiş!
Ben bu işin peşini bırakmam mesajı veriyor anlıyorsunuz değil
mi?
Hangi olayın mı?
"Kim sızdırdı ulan bu görüntüleri" olayının tabi
ki..
Aha buraya yazıyorum.
O müfettişler olayı soruşturmaktan çok, olayın görüntülerini
medyaya sızdıran polisleri bulmak için görevlendirilmediyse ben de
adam değilim!
Hatırlayın!
Bundan bir kaç sene önce Gaziantep'te bir emniyet müdür yardımcısı,
Rus kadınlarla emniyette alem yaparken görüntülenmişti..
Oraya da iki müfettiş gönderilmişti..
Sonuç?
Görüntüleri medyaya sızdıran polis bulunup meslekten ihraç edildi.
O emniyet müdür yardımcısı da terfi etti!
Aradan onca sene geçmiş.
Ne kadar ilerlemişiz be!
Allah'ım nazarlardan korusun!
İşin latifesi bir yana...
Bu ülkede adamlığın "A"sı, insanlığın
"İ"si olsa, adama ve insana saygı duyulsa bugün o
vekilin Türk milletinden özür dileyip istifa ettiğini haberlerde
izliyor olacaktık.. Ya da Başbakan'ın bizzat partiden ihraç
ettiğini öğrenecek, "Helal olsun" diyecektik..
Eğer normal bir ülke olsak, taklacı bakanın koltuğundan tepetaklak
indirilmesini "Bu ülkede adalet gerçekten var. Çünkü bu ülkede adil
yöneticiler var" sözleriyle mırıldanacaktık.
Ama burası Türkiye ve Türkiye bu!
İleri demokrasinin bizi getirdiği nokta bu!
Sıradan bir doktor, İngiltere Başbakanı'nı bir kliniğe hijyenik
girmediği için azarlayabiliyor. Sıradan bir polis müdürü, ABD
Başkanı'nın kızına trafik cezası kesebiliyor. Bırakın onların
rütbelerinin sökülmesini, rütbelerine el uzatan kim olursa olsun
cezasını misliyle çekiyor.
Bizde ise, rütbe söktürenler rütbe alıyor...
İçimden keşke diyorum..
Keşke hakkını arayan işçiye, memura, garibana acımasızca cop
sallarken tek yumruk olan polisler o duvar diplerinde de tek yumruk
olmayı başarabilseydi. İnanın bugün arkası sağlam olanların arkadan
3 buçuk atarak kuytu köşe aradığı gün olacaktı.
Ama olmadı..
Sırf bu nedenledir ki, AK Parti Hatay Milletvekili Hacı Bayram
Türkoğlu'nun tepkisizliği bana normal geliyor.
Maaşın en dolgununu almayacaksan, makam arabasının en kralına
binmeyeceksen ve çocukların arada iki polis tartaklamayacaksa
milletvekili olmanın ne anlamı kalıyor!
Di mi yani?