Rusya'dan sonra sıra Türkiye'de mi?
Abone olRusya'daki ekonomik krizin siyasi temellerini bugünkü köşesinde analiz eden Radikal yazarı Cengiz Çandar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın “Avrupa Birliği’nin kapıkulu değiliz; alacaklarsa
alsınlar, almayacaklarsa almasınlar" sözleri Radikal yazarı Cengiz
Çandar'ın bugünkü köşesine konu oldu.
Erdoğan'ın demokrasiden uzaklaştığını ileri süren Çandar, Erdoğan'a
Rusya'nın durumunu örnek gösterip ilginç bir benzetme yaptı:
Erdoğan'ın 'siyasi ikizi.'
"....
Bu kadar “demokrasi sapması” ile Türkiye’nin AB’ye girecek hali
olmadığını Tayyip Erdoğan gayet iyi bilmiyor mu? Tayyip Erdoğan’ın
Türkiye’yi AB’ye sokma niyeti olmadığı ayan beyan ortada değil mi?"
diyen Çandar yazısına şöyle devam etti:
"
... "Hiç kimse kusura bakmasın, Avrupa Birliği'nin kapıkulu
değiliz; alacaklarsa alsınlar, almayacaklarsa
almasınlar.”
Soğuk Savaş yıllarının “totalitarizm”in ABD’ye tepkisine ilişkin anlatılan bir “espri” vardı. ABD’nin Sovyetler Birliği ve müttefiklerindeki “tek partili totaliter rejimler”e yönelik eleştirilerine, “Siz de kızılderilileri öldürdünüz” tepkisi verilirdi. Tayyip Erdoğan’ın “AB ile polemiği” biraz bunu andırıyor.
“Demokrasiden vazgeçen Türkiye”nin AB’den vazgeçmesi mecburidir.
Demokrasiden saparak, Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi “ekonomik çöküş”e doğru da yaklaştırıyor. Farkında olmayabilir ama öyle. Zira, Türkiye gibi bir ülkede, günümüz küresel sisteminde demokrasi olmadan ekonomi ayakta kalamaz.
Kanıt mı istiyorsunuz?
Rusya’nın ve Erdoğan’ın “siyasi ikizi” Putin’in
geldiği yer. Rusya, ekonomi zemininde çöküyor. Putin’in iflâh
etmeyeceği bir dönemin eşiğindeyiz.
Türkiye’de de, ülkenin gereksiz yere –içeride, dışarıda-
içine sokulduğu “siyasi kriz”, adım adım “ekonomik
bunalım”a varacaktır.
PUTİN'E SARILMASININ ÜZERİNDEN İKİ HAFTA
GEÇTİ
Tayyip Erdoğan’ın AB’ye ve demokrasiye karşı, Rusya’ya ve Putin’e sarılmasının üzerinden iki hafta bile geçmedi.
Rusya’nın neden ve nasıl çöktüğünü iyi anlarsanız, Erdoğan’ın AB
(genel olarak Batı) ile “yanlış sahada”
çatışmasının sonucunda, Türkiye’nin ne yöne sürükleneceğini
sezebilirsiniz.
"RUSYA'YI SIKIŞTIRMAK TÜRKİYE'Yİ KRİZE
SOKABİLİR"
Radikal yazarı Murat Yetkin de bugünkü yazısında 'Rusya'yı
sıkıştırmanın Türkiye'ye zarar olacağı'nı yazmıştı. Yetkin'e göre,
Rusya'daki kriz Türkiye'yi de darboğaza sokabilir. İşte o yazıdan
çarpıcı bir kesit:
Rusya, Ukrayna toprağı Kırım'ı ilhakının bedelini
ABD ve AB yaptırımlarıyla fena ödemeye başladı.
Ama Rusya fazla köşeye sıkıştırılırsa büyüyen kriz Türkiye'yi de
sarsabilir.
(...)
Türk ekonomisinde Rusya’nın önemli etkisi var.
Elektrik üretiminde Rus doğal gazına, oran olarak Rusya’nın
kendisinden fazla bağımlıyız. Putin’in Aralık başında Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde AB’ye nispet yeni bir doğal gaz
hattı konuşulmaya başlandı. Türkiye’deki ilk nükleer santral, bir
Rus santrali olacak Akkuyu’da. Milli gelirin yüzde 4’ünü sağlayan
turizm sektöründe Ruslar en ön sıradalar.
Daha fazla saymaya gerek yok. Bir de tarihi boyut
var.
Bugün Türkiye’nin pek çok sorununun yüzeyini biraz kazırsanız,
altında 1853-56 Kırım savaşı ve 1877-78’de Kafkas ve Balkan
cephelerindeki Türk-Rus savaşlarının (93 Harbi) izlerini
bulabilirsiniz. Hatırlayın, Rus orduları bugün İstanbul Atatürk
havalimanının bulunduğu Yeşilköy’de, ancak İngiltere’nin
ültimatomuyla durdurulabilmişti; İngiltere bu hizmeti karşılığında
Kıbrıs’ı almıştı Sarayı Üsküdar’a taşımaya başlayan
Abdülhamid’den.
Artık genel kabul gördüğü üzere, eğer Birinci Dünya Savaşı sonunda
1919’da imzalanan Versay Anlaşması'nda Fransa, Almanya’nın iflahını
kesmek için o kadar üzerine gitmese, muhtemelen Almanya’da
yokluklardan yabancı güçlerin sorumlu tutulduğu siyasi ortamda Nazi
partisinin yükselişi söz konusu olmayacak, belki yeni bir dünya
savaşı çıkmayacaktı.
Bazen fazla zor, oyunu bozar.