Rusya'dan Esad'a gözdağı

Stockholm’da düzenlenen Küresel Stratejik Bakış adlı konferansta konuşan İvanov, “Şu an teorik olarak söylüyorum, Esed’in hile yaptığına inanırsak, Bizim Suriye konusunda duruşumuz değişir.” dedi.

Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’nde veto kararının sürekli olmadığını hatırlatan İvanov, “Eğer kimyasal silahların kim tarafından kullanıldığı açık bir şekilde ortaya konursa, Rusya’nın tutumu o zaman farklı olur.” değerlendirmesinde bulundu. İvanov, bu konuda ikna edici bir kanıt ortaya konmadan Rusya’nın pozisyonunun değişmeyeceğini hatırlattı.

İvanov farklı bir senaryonun ortaya çıkabileceğine de değindi. Kimyasal silahların hem Esed rejimi hem de muhalefet tarafından kullanılmış olabileceği ihtimaline değinen İvanov, “Dünya kamuoyu böyle bir durumda ne yapacağını merak ediyorum. Rusya’nın ne yapacağına gelince, sadece diplomatik olarak yapmamız gereken yapılır…” karşılığını verdi.

Suriye’nin kimyasal silahlarının uluslar arası kontrole devri ile ilgili süreci değerlendiren İvanov, “Bu sürecin ne kadar zaman alacağı, teknik olarak yapılacak çalışmalar ve maliyetle ile ilgili konular 2-3 ay içinde netlik kazanır. Maalesef şu an hiç kimse bu soruların cevabını veremez. Esed, Kimyasal Silahların Denetlemesi Örgütü'ne (OPCW) tüm bilgileri verdi. Bu, anlaşmanın yürüyeceğini gösteriyor.” dedi.

Suriye krizinin çözümü için diplomatik yöntemlerin en verimli olduğuna işaret eden İvanov şöyle devam etti: “Dünya kamuoyu Suriye’yi tüm kimyasal silahlardan temizlese de sorun çözülmüş olmuyor… Geçen hafta diplomasinin kesin başarı kazandığını gördük…”

Suriye krizinin çözümü için Cenevre’de ikinci bir uluslar arası konferansın toplanmasının zorunlu olduğuna değinen İvanov, “Suriye’de muhalefet kelimesi aşırı derecede ayrışmış durumda. Muhalefetin bir çok kesimi dün orada savaşıyordu. Suriye’de herkes herkesle savaşıyor. Mantıklı olan muhalefetle konuşmalı, ancak Suriye’de savaşan teröristlerin hiçbir müzakere ortamında olmaması gerekiyor.” ifadelerini kullandı. İvanov, Suriye’nin içişlerine karışmayı düşünmediklerini, ülkenin bölünmesine karşı olduklarını ancak orada Hristiyanların da öldürüldüğünü hatırlattı.