Rüşveti reddeden binbaşıya suçlama
Abone olÖzel Kuvvetler Komutanlığı inşaatıyla ilgili yolsuzluk davasında ilginç iddialar. 1.5 trilyonluk malzemeye onay vermeyen binbaşı önce tehdit edilmiş sonra damgalanmış.
Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaa- tıyla ilgili yolsuzluk davası
sürerken, askerî savcının iddianamesinde ilginç bir suçlama dikkat
çekti. Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatında trilyonluk giderlerin
imzalanması için her yolun denendiği ortaya çıktı. Askerî
savcılığın iddianamesinde yer alan bilgilere göre, brülör (doğalgaz
sistemlerinde ateşleyici mekanizma) için 1,5 trilyonluk malzemeye
onay vermeyen kontrol şefi Binbaşı Faruk Kurşun “hakkında irtica
soruşturması var” denilerek tehdit edildi. Kendisini MİT görevlisi
olarak tanıtan Hüseyin Özcan, Binbaşı Kurşun’a söz konusu alımı
onaylaması halinde ‘soruşturmayı kapatabileceğini ve 300 milyar
liranın sahibi olacağını’ söyledi. Teklifi kabul etmeyen binbaşıya
‘Bu parayı sizin adınıza Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışlayalım.’
önerisi getiren Özcan, yine hayır cevabını alınca, “Çoluk çocuğunuz
var yazık olur. Bir kez daha düşünün.” uyarısında bulundu. Askerî
savcı, rüşvetin boyutunu iddianamesinde, “Aynı para ile iki yıl
sonra aynı malzemeden bir yerine 6 tane alındı.” sözleriyle kayda
geçirdi. Emekli Askeri Hakim Ahmet Karamanlı ise iddianamedeki
ifadeleri Zaman’a şöyle yorumladı: “Haksız kazanımlar için
irticanın bir tehdit unsuru olarak kullanıldığı belgelenmiştir.”
Askeri Savcı Zekeriya Duran’ın 3 Aralık 2004’te tamamladığı 118
trilyonluk Özel Kuvvetler Komutanlığı yolsuzluğu davası
iddianamesinde, bir malzemenin onayı için yapılan pazarlıklar
ayrıntıları ile anlatılıyor. Olay, dönemin Milli Savunma Bakanlığı
İnşaat Emlak Daire Başkanlığı Kontrol Şefi Binbaşı Faruk Kurşun,
makine mühendisi Gökhan Bayrı ve kendisini MİT görevlisi olarak
tanıttığı öne sürülen Hüseyin Özcan arasında yaşanıyor. Binbaşı
Kurşun, askerî savcıya verdiği ifadede, Özcan ile 2001 yılı Temmuz
ayında Ankara İnşaat Emlak Başkanlığı’ndan İstanbul Tuzla’ya atanan
makine mühendisi Gökhan Bayrı’nın isteğiyle bir pastanede
buluştuklarını ifade etti. Binbaşı Kurşun daha sonra olayın şöyle
geliştiğini anlattı: “Gökhan Bayrı, benim hakkımda irtica ve rüşvet
nedeniyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na (KKK) bir ihbar geldiğini
söyledi. Bu bilgiyi bir MİT görevlisi arkadaşından aldığını
vurguladı ve sonra bu kişiyi telefonla aradı. Söz konusu kişi
yanında bir kadınla pastaneye geldi. Kendisini MİT elemanı Mustafa
olarak tanıttı ve KKK Kurmay Başkanı namına soruşturma yürüttüğünü,
benim irtica ve rüşvet ihbarları nedeniyle tayin durumunda olduğumu
söyledi. ‘Senin müteahhit Ali Osman Özmen’le bir brülör meselen
varmış, bunun değeri 1,5 trilyonmuş ve Oğulbey inşaatlarında
kullanılacakmış. Sen bu işe evet dersen bu 1,5 trilyonunun 300
milyarını sana vereceğiz.’ dedi. Reddettim. Bunun üzerine ‘300
milyarı sizin adınıza Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışlayalım.’ dedi.
Onu da kabul etmeyince, ‘Çoluk çocuğunuz var yazık olur, bir kez
daha düşünün.’ diyerek pastaneden ayrıldı.” Makine mühendisi Gökhan
Bayrı, savcılığa verdiği ifadede, buluşmayı önce anlatmadı, ancak
Binbaşı Kurşun ile savcılıkta yapılan yüzleşme sırasında ifadeleri
doğruladı. Gökhan Bayrı, kendisini MİT elemanı olarak tanıtan
Mustafa isimli kişinin aslında Milli Savunma Bakanlığı Teknik
Hizmetler Dairesi’nde çalışan sivil memur Hüseyin Özcan olduğunu
öne sürdü. Görüşme talebinin kendisini MİT’çi olarak tanıtan
Özcan’dan geldiğini anlatan Bayrı, “Özcan, Faruk Binbaşı’ya irtica
ile ilgili dosyayı kapatabileceğini, karşılığında da onun Oğulbey
inşaatlarındaki olumsuz yaklaşımını sona erdirmesi gerektiğini
söyledi.” dedi. Bayrı, Özcan’la hemşehrilik kaynaklı
tanıştıklarını, kendisine daha önce sağlık problemleri ve tayin
konusunda yardımcı olduğunu vurguladı. Suçlamaların hedefinde yer
alan Hüseyin Özcan ise savcılığa verdiği ifadesinde kendisini şöyle
savundu: “İrticaya karışan mühendis subayların tayinleri ile ilgili
duyum aldım. Genel olarak söyledim, özel olarak Kurşun’la ilgili
bir uyarım olmadı. Kendimi MİT görevlisi olarak tanıtmadım.
Müteahhit Özmen adına brülör kazanlarını kabul etmesi için rüşvet
teklif etmedim.” Askeri Savcı Zekeriya Duran’ın hazırladığı
iddianamede, Bayrı ve Kurşun’un anlatımlarıyla bu buluşmanın
tesadüflerle izah edilemeyeceği vurgulanıyor. İddianamede, fahiş
fiyatla satılmak istenen brülörlerin rüşvetin teklif edildiği
yıldan iki yıl sonra yaklaşık 1 tanesi fiyatına 6 tane alındığının
tespit edildiği belirtiliyor. İddianamede, Binbaşı Faruk Kurşun
hakkında suni granit imalatıyla ilgili olarak Ankara İnşaat Emlak
Başkanlığı İnşaat Şube Müdür Vekili iken kontrol görevini
savsakladığı iddiasıyla 6 aydan 3 yıla kadar cezalandırılması ve
memuriyetten men edilmesi istendi. Makine Mühendisi Yüzbaşı Gökhan
Bayrı hakkında, Özcan ile Kurşun arasında irtibat sağlamak
suretiyle “rüşvete aracılık yapmak suçu”ndan cezalandırılması ve
TSK’dan çıkarılması talep edildi. Hüseyin Özcan hakkında ise
rüşvete aracılık etmek suçundan 4 yıldan 12 yıla kadar hapis ve
memuriyetten ömür boyu men cezası istendi. İyigün Paşa da aynı
suçlamadan yakınmıştı Eski Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin
Komutanı emekli Korgeneral İzzettin İyigün de, irtica suçlamalarına
maruz kalanlar arasında bulunuyor. İyigün, 21 Haziran 2004’te
Hürriyet Gazetesi’ne verdiği mülakatta şunları anlatmıştı: “Orduya
hatalı ambulanslarını aldırmadığım için ünlü bir holding patronu
terfime engel oldu. Aracı üreten holdingin sahibinin emrinde
çalışan bir emekli general kapıma dayandı. ‘Önümüzde şûra
toplantısı var, emekli olmaya mı karar verdin?’ diye tehdit etti.
Ayrıca, Türkmen olduğum halde ‘aşiret reisi Kürt’ yalanında
bulunanlar çıktı. Camiye gittiğim ve eşimden boşandığım yolunda
iddialar ortaya atıldı.” Haber: Metin Arslan Kaynak: Zaman