Rüşvetçi Sümerler'le AK Parti'ye gönderme!
Abone olMHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Rüşvet ve yolsuzluğun ilk çağlardan beri toplumları içten içe kemiren bir yara olduğuna dikkat çekti.
Binlerce yıl önce Sümer ülkesinde yaşayıp da çocuk okutan
ailelerin bugünkü gibi yaratıcı yöntemlere başvurduklarını dile
getiren Türkkan, "Örneğin, öğretmenlere, rüşvet teklif ediliyormuş.
Rüşvetin ilk belgesi, milattan önce 4000 yıllarına ait bir Sümer
tabletinde bulunmuş.
'Sümer Okul Günleri' adını taşıyan bu tablette, okulunda başarısız
bir öğrenciden söz ediliyor. Bu öğrencinin ailesi, çocuklarının
derslerinde başarılı olmasını istiyor. Bu amaçla öğretmeni evlerine
davet ediyorlar, onu yedirip içirip her türlü hediyeyi veriyorlar.
Sonra ne mi oluyor? Başarısız öğrenci birden. sınıfın en başarılı
öğrencisi hâline geliyor, sınıfın şefi yani başkanı yapılıyor."
dedi.
Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in (s.a.v) rüşvetle ilgili
"Rüşvet verene de, alana da, ikisi arasında vasıta olanlara
da Allah lanet etsin." dediğini hatırlatan Türkkan,
rüşvetin haram olduğunu, rüşvet alan hükümdar bile olsa durumun
değişmeyeceğini kaydetti.
HZ. ÖMER DE RÜŞVETE
KARŞIYDI
"İlk İslam yöneticileri de hediye kabul etmediler. Hazreti Ebu
Bekir, memurların da aldıkları tüm hediyeleri, hazineye yani
beytülmala vermesini bizzat emretti." diyen Türkkan, şöyle devam
etti:
"Hazreti Ömer de, rüşvete çok karşıydı. Rüşveti büyük haram saydı
Hazreti Ömer. 'Haramın iki kapısı vardır; birisi rüşvet
kapısıdır, diğeri de zina yapan kadınların aldığı
paradır.' demişti. Osmanlı'da da rüşvete iyi bakılmadı,
ancak ilk rüşvet de Orhan Gazi döneminde daha devletin temelleri
atılırken gerçekleşti. Rüşvet alan kişi Bursa Kadısı Çandarlı Kara
Halil Paşa'ydı. Askerî örgütün ilk adımı sayılan yaya sınıfını,
yani Yeniçeriler Ocağı'nı kurarken rüşvet aldığı söylenir Çandarlı
Halil'in. Söylenir diyoruz çünkü, o zaman da rüşvetin belgesi
yoktu. O döneme ait sadece şöyle bir cümle var 'Padişah hizmetinde
olalım deyü, çok kişiler kadıya rüşvet verdiler, virüb yalvardılar,
beni yaz' didiler.' diyor. Kanuni'nin son dönemlerinde ise rüşvetin
devletin bütün mekanizmalarına hâkim olduğu söylenebilir. 19'uncu
yüzyıl dâhil rüşvet hep devam etmiş. Tabii, Osmanlı döneminde
rüşvet, şimdiki gibi alanın ve verenin yanına kâr olmamış. Görevden
almaktan tutun da, idama kadar çeşitli cezalar verilmiş yani
kelleler alınmış."
RIZA SARRAF BÜTÜN KABİNENİN YAŞAM
KOÇU
"Ayakkabı kutularında milyon dolarları saklıyorsunuz, yüzünüz bile
kızarmıyor." diyen Türkkan, "Komplo diyorsunuz, tezgâh diyorsunuz,
küresel güçlerin oyunu diyorsunuz. Bakın, Rıza Sarraf diye bir adam
türedi. Bu adamı herkes altın, sarraf, tüccar zannediyordu ama
çıkan resimler gösterdi ki Rıza Sarraf bütün kabinenin, bakanların,
Başbakan'ın âdeta yaşam koçu. Her resimde Rıza Sarraf var ve
hepsinde gülen çehreler var. Sizleri güldürecek neler yaptı Rıza
Sarraf? Bütün resimlere bakın, bakanların yanında Rıza Sarraf,
Başbakan'ın eşi hanımefendinin yanında Rıza Sarraf, sofralarda Rıza
Sarraf. Bir yaşam koçu gibi peşinizden ayrılmamış bugüne kadar.
RÜŞVETİN KELİME ANLAMINI DA
GENİŞLETTİNİZ
Siz rüşvetin kelime anlamını da genişlettiniz. Artık sadece hediye
ve para da almıyorsunuz, umreye gidiyorsunuz. Bir bakan danışmanı,
kiraladığı jetle ailesini günübirlik umreye götürebiliyor, 40 bin
dolarlık faturayı da bakanlığa iş yapan müteahhide ödetiyor. Güya
dinî bütün, rüşvetçi umreye gidiyor. Aralarında Tayland'ta âlem
yapmaya gidenler de var, milyon dolarları cebe indirenler de var.
Allah sizlerden bu memleketi bir an önce kurtarsın diye niyazım
bu." diye konuştu.
BANA CEVAP VERMEK YERİNE GİDİN KENDİNİZİ
AYIKLAYIN
Türkkan, "Öncelikle Türkiye bu rüşveti ve yolsuzluğu önleyecek
sağlam bir yasal çerçeve oluşturmalı, aksi hâlde bu rüşvetçiler, bu
yolsuzluk yapanlar, burada samimi, ihlas içerisinde memlekete
hizmet etmek için gelen bu arkadaşlarımızı da zan altında
bırakacaklardır. Bu mücadeleyi bizimle beraber sizin de vermeniz
gerektiğine inanıyorum. Bana cevap vermek yerine, oradaki yolsuzluk
yapanları, rüşvetleri gidin kendiniz ayıklayın, diyorum."
ifadelerini kullandı.