Ruslarla birlikte savaşan Türkler

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi ve Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü"nün işbirliğiyle, Kırım Savaşı ve Paris Antlaşması"nın 150 yıl dönümünde, “Savaştan Barışa: 150. yıl dönümünde Kırım Savaşı ve Paris Antlaşması (1853-1856)” konulu bir sempozyum düzenledi.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Türkoğlu, Rusya"nın Kırım Savaşı"yla ilgili 4 kitap 1 belgesel yayınladığını, savaşta hayatını kaybedenlerin mezarlıklarının düzenlendiğini Kırım Savaşı"nda yer alanlara madalyalar ve haçların dağıtıldığını söyleyerek, “Türkiye Rusya"nın Kırım Savaşı"na gösterdiği ehemmiyeti Türkiye gösteremiyor” dedi.

Rus basınında yer alan haberlerin katı sansür uygulamaları nedeniyle yanlı olduğunu belirten Türkoğlu, 1977-78 Rus Savaşı"nda da basına sansür uygulamasının getirildiğini kaydetti.

Türkoğlu, Rusya"da dönemin devlet adamı tarafından savaşın erken biteceği mesajlarının basın aracılığıyla kamuoyuna duyurulmaya çalışıldığını ifade ederek, savaşın sanıldığı kadar erken bitmediğini ve çok kanlı bir savaş olduğunu söyledi.

Rusya"da Kırım Savaşı döneminde pek çok Müslüman"ın yaşadığını ve Müslümanların da Rusların yanında savaşa katıldığını dile getiren Türkoğlu, “Ruslar"ın yanında savaşa katılan Müslümanlar, yine kendileri gibi Müslüman bir devlete karşı savaştıkları için ikileme düşmüşler. Bazı kaynaklarda savaşa Rusların yanında katılan Müslümanların daha sonradan saf değiştirerek Osmanlının yanına geçtiği yazılıdır” şeklinde konuştu.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Gencer, Berlin"de yayınlanan Berliner Zeitung (Berlin Gazetesi) İstanbul ve Mısır sütun başlığı ile verdiği haberlere Kırım Savaşı arifesi ve savaş süresince Osmanlı Devleti"nde olup bitenleri Alman ve Avrupa kamuoyuna bildirdiğini söyledi.

Berlin Gazetesi"nin sadece kendi muhabirlerinin verdiği haberleri değil bölgedeki ajanslardan da haber alarak kamuoyuna duyurduğunu kaydeden Gencer, savaş esnasında Avrupa kamuoyunun savaş hakkındaki görüşleriyle hükümetlerine etki ettiklerini, özellikle İngiltere hükümetinin kendi kamuoyu görüşleri ve baskılarına itibar etmek durumunda kaldığını vurguladı.

Elif Yıldırım

İÜHA