Rus uçağının düşürülmesi emrini Davutoğlu mu verdi?
Abone olRus uçağının düşürülmesi emrini Ahmet Davutoğlu mu verdi? Davutoğlu'nun 25 Kasım 2015'te AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşma ve bugünkü açıklamalarını sizler için derledik.
Rus uçağının düşürülmesi emrini kim verdi?
Darbe girişimi sonrası en çok tartışılan konulardan biri Rus uçağının düşürülmesine ilişkin emrin sahibi oldu. Hedefteki isim ise eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'ydu. Davutoğlu'nun hedefe oturmasının nedeni ise 25 Kasım 2015'teki AK Parti Grup Toplantısı'nda söylediği 'Emri bizzat ben verdim' ifadesiydi.
Peki o toplantıda Davutoğlu tam olarak ne dedi?
O günkü konuşmasında Davutoğlu, sınır ihlallerine karşı angajman kurallarını hatırlatarak, Rus uçağının bu kurallar çerçevesinde düşürüldüğünü açıklamıştı.
Rusya'nın sınır ihlallerine karşı daha önce defalarca
uyarıldığını da hatırlatan Davutoğlu, Rus uçağının düşürülmesinden
önce yapılan toplantılarda sınır ihlallerine karşı TSK'ya uçakları
düşürün emrinin kendisini verdiğini söylemişti.
Davutoğlu 25 Kasım 2015'te emre ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı:
"Tüm uyarılarımıza rağmen dikkate almayan uçak, hava kuvvetlerimiz tarafından düşürülmüştür... Yaptığımız toplantılarda ne yapacağımızın emri bizzat TSK'ya benim tarafımdan verilmiştir."
DAVUTOĞLU: EMRİ BEN VERMEDİM!
Davutoğlu bugün NTV canlı yayınında yaptığı açıklamada ise 'TSK'ya emri kendisinin vermediğini' söyledi. Davutoğlu,
“Düşünün ki 17-14 saniye süren bir hava sahası ihlalinde, Başbakanın o spesifik olay için emri vermesi mümkün mü?” diyen Davutoğlu, “Ben herhangi bir şey varsa siyasi sorumluluğu üstlenme konusunda hiç geri adım atmam” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu şöyle devam etti:
"Bu sözden hareketle hükme varanlar devlet işleyişini bilmeyenler ya da art niyetlilerdir. Devlette bu şey nasıl yürür? Düşünün ki 17-14 saniye süren bir havasahası ihlalinde, Başbakanın o spesifik olay için emri vermesi mümkün mü? Pilot duracak, silsile var. Hava kuvvetleri komutanı, genelkurmay başkanını arayacak, o da beni arayacak ben de vurun diyeceğim…
Burada kesin art niyet var. Kendince birileri geçmişi böyle saptırarak anlatma, bazıları da dış politikayı sorgulama şeyi var. Burada olan şey şudur. 19 Haziran 2012 uçağımız düştüğü zaman, silahlı kuvvetlere, o zaman başbakanımız, şimdi cumhurbaşkanımız Erdoğan, benim de katıldığım toplantıda değerlendirdik. Artık bundan sonra Suriye’den ülkemize yaklaşan uçak tehdit olarak görülmeli ve vurulmalı dendi. Yani Suriye’den uçan, hava sahası ihlali olmasa bile tehdit olsa dendi.
Eylül 2015’te Rusya sahaya girip, arka arkaya hava sahası ihlali yapınca, MGK’da istişare ederek bu angajman kuralını değiştirme ihtiyacı ortaya çıktı. 10 Ekim 2015 tarihinde, bu anlamda talimatı ben verdim diyorum. Genelkurmay başkanına yeni talimat verildi, sadece Suriye uçakları değil, hava ihlali yapan uçaklara angajman kuralları uygulanır dedi. Nihayetinde başbakan imzasıyla verildi.
11 Ekim’de de genelkurmay başkanımız hava kuvvetleri komutanına, o da filo komutanına verir. Yoksa Rus uçağı olduğunu bilip, başka ülke uçağı da olabilirdi. Alanda meçhul bir uçakta olabilirdi. Ama talimat istişareler sonucu, benim de verdiğim talimat, pilotlarımız şu şu şartlarda ihlal eden uçağı vurur."