Rus Konsolosluğu'nda kulağıma fısıldanın anlaşma! İki önemli haber

Ertuğrul Özkök, Rusya'nın İstanbul Başkonsolosu Andey Buravov ile görüştü. "Rusya, çekildi mi yoksa yenildi mi?" diye soran Özkök'ün kulağına Rusya ile Türkiye arasında yakında imzalanacak çok kritik iki anlaşma fısıldandı...

Ertuğrul Özkök Sozozkok@gmail.com

Bu hafta başında yazdığım iki yazıdan sonra Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’ndan aradılar. Başkonsolos Andey Buravov bizimle sohbet etmek istiyordu.

TV100’de Çarşamba akşamları birlikte program yaptığımız Cengiz Semercioğlu ile birlikte gittik ve 2 saate yakın sohbet ettik.

Başkonsolos 20 yıla yakın bir süredir Türkiye’de bulunan, Türkiye’yi çok iyi bilen bir diplomat. Ama öyle klasik bir diplomat değil. Rusya’nın yeni nesil diplomatlarından diyebilirsiniz.

1990’dan beri İstanbul’da yaşıyorum ama Rusya’nın buradaki başkonsolosluk binasına ilk defa giriyorum.

Başkonsolosluk Osmanlı döneminde Rusya’nın Türkiye büyükelçiliği için inşa edilmiş. Mimarı İsviçrenin Tessin İtalyan kantonundan G. Fossati adlı bir mimar. Mimar arkadaşım Ali Esat’ın verdiği bilgiye göre, aynı mimar o yıllarda Sultanın isteği ile Ayasofya’yı restore etmiş.

Etkileyici bir bina. Salonları Çarlık döneminin şaşasını tam anlamıyla yansıtıyor. 

Duvarda tanıdık bir isim: Tolstoy
Başkonsolos önce bize sarayı gezdirdi. Duvarlarda Rusya’nın bugüne kadarki büyükelçilerinin portreleri  asılıydı. Bu galerinin başında ise tanıdık bir isim bulunuyordu. 
Pyotr Andreyeviç Tolstoy…
Rusya Çarlığı 1700 yılında Osmanlı devletine ilk defa devamlı büyükelçi gönderme kararı alınca, Edirne’ye ilk sefir olarak onu göndermiş.
Tabi Toltsoy adını duyunca yazar Tolstoy’la ilişkisi olup olmadığını sordum. Evet Tolstoy’un büyük büyük atalarından biriymiş. 

Moskova'daki mahallemin adı sarayın duvarında
Sefirlerin portrelerine bakarken tanıdık bir isime daha rastladım. 
Kutuzov…

Bu ismi şuradan tanıyorum. 1980’li yılların ikinci yarısında Hürriyet’in Moskova bürosunun başında bulunurken oturduğum evin bulunduğu caddenin adı Kutuzovski Prospect’di.

Yani Kutuzov Caddesi…

Rusya’nın Napolyon’a karşı savaşmış çok ünlü komutanlarından biriydi. Meğer o da Büyükelçi olarak İstanbul’da bulunmuş.

Atatürk'ün votka içtiği koltuk
Başkonsolos bizi, binanın müze gibi küçük bir odasına götürdü. Orada bir koltuk vardı. Bu, Atatürk’ün Ankara’da Rus Büyükelçiliği’ne gittiğinde  oturduğu koltukmuş. Görüşmede bu koltukta oturmuş. Şimdi İstanbul’a getirilmiş.

Ankara’da bir de yine Atatürk’ün oturup votka içtiği koltuk varmış ve o da  büyükelçilikteymiş.

Evet binaya ait izlenimler bunlar.

Şimdi başkonsolosla yaptığımız sohbete geçeyim.

İlk soru Rus ordusu çekildi mi yenildi mi?
Önce savaşla ilgili konulardan başlayayım.

Tabii ilk soru şu oldu:

“Kiev’den çekildiniz mi, yoksa orada yenildiniz mi?”

Tabii ki o da Rusya’nın resmi cevabını verdi:

“İstanbul’da yapılan görüşmelerde doğan havaya yardımcı olmak üzere çekildik. Zaten Savunma bakanımız da çekilmeden önce bunu açıkladı.”

İkinci soru:

“Buça’da ne oldu? İngiliz Başbakanının dediği gibi bir soykırım mı?” 

Ona da resmi cevabı şuydu:

“Bu bir Batı propagandası.”

Sonra Rusya’nın kendi argümanlarını şöyle anlattı:

Buça'da katliam varsa Başkan niye gülüyordu
Başkonsolos Buça iddialarına karşı ülkesini 4 argümanla savunuyor: 

(*) “Biz oradan 30 Mart günü çekildik. Aynı gün Duça’nın savaş sırasında dışarı kaçan belediye başkanı şehire döndü ve gülerek konuştu. Konuşmasında bu cesetler hakkında tek kelime söylemedi. Sonra 2 ve 3 Mart günleri Kiev’den bazı yetkililer gelip orada konuştu. Onlar da bu cesetlerden hiç söz etmedi. Ne zaman ki 4 Mart’ta Batı medyasında bu yönde haberler çıkmaya başladı, bu olay ondan sonra patladı. Peki biz çekildikten sonra 3-4 gün boyunca kimse orada bu cesetleri görmedi mi…”

O uydu o gün oradan geçmemiş
(*) New York Times uydu fotoğraflarını yayınladı. Güya bu fotoğraflar 19 Mart günü çekilmişti. Biz inceledik, adını verdikleri o uydu 19 mart günü o yörüngeden geçmemiş.”

(*) “Ayrıca uydu görüntülerinde bir ceset birinde bir yerde yatıyor, ama bir başka görüntüde aynı ceset bir başka yerde görünüyor.”

Cesetlerin çürüme durumu bu iddiaları doğrulamıyor
(*) “Olay 19 Mart’ta olmuş diyorlar ama cesetlerin çürüme durumlarına bakınca o tarihlerle uyuşmuyor…”

O böyle diyor, ama Batı’nın çok ciddi medya kuruluşları da orada insanlık dışı şeylerin olduğu konusunda ısrarlı. Onların da karşı argümanları var ve okuyoruz.

Bence itibarlı bir uluslararası heyetin, objektif adli tıp uzmanları ile orada bir inceleme yapması yararlı olur.

Unutmayalım hiç ceset imzasız toprağın altına girmez.

Ölüler de konuşur.

Çarpıcı bir rakam: Yaptırım sayısı 7 bin
Buradan Türkiye ile ilgili konulara geçtik.

Önce çok ilginç bir rakam.

Batı’nın bugüne kadar Rusya’ya uyguladığı yaptırım sayısı 7 binmiş.

Başkonsolos 3 hafta afta önce Aydınlık gazetesine verdiği bir mülakatta ilginç bir bilgi aktarmıştı.

Rusya’ya uygulanan yaptırımlara alternatif yollar bulmaya çılıştıklarını ve bu konuda Türkiye ile “Öngörüşmelerin başladığını” söylemişti.

Evet bu ön görüşmeler varmış ve anladığım kadarı ile bunun “Çok somut bir sonucu” da önümüzdeki günlerde açıklanacakmış.

Onun ne olduğuna geçmeden önce verdiği bazı ön bilgileri aktarayım:

Bazı Rus vatandaşları Türkiye'de kredi kartını kullanamıyor
Soru şuydu: 

“Türkiye’deki Ruslar kredi kartlarını kullanabiliyor mu?”

Tabii ki Visa, Amex, Master Card gibi uluslararası kartlarını kullanamıyorlar. Ancak Rusya’nın en yaygın kredi kartı olan “MİR” kartını kullanabildikleri söyleniyordu.

Durum tam öyle değilmiş. 

“Bazı yerlerde geçiyor, bazı bankalar kabul etmiyor. Konsosolosluğa bu yolda şikayetler geliyor” dedi.

Kulağımıza fısıldanan çok önemli anlaşma
Peki bu iş çözülebilecek mi?

O kendi ağzından bir şey söylemedi ama Konsolosluk çevresinden şöyle bir bilgi fısıldandı:

Ziraat Bankası, İşbank ile Syberbank ve Gazprom arasında görüşmeler son noktayla gelmiş.

MİR kartlarının kullanılması ve Ruble ile ödeme yapılabilmesi konusunda varılan bir anlaşma önümüzdeki günlerde açıklanacakmış.

Ancak ihtiyatlı olup,  şunun altını çizeyim.

Bu bize başkonsolosun ağzından açıklanmış resmi bir bilgi değil.

Biz orada sohbet ederken İngiltere'den gelen Haber
Ne var ki “Gazprom” adı burada da karşımıza çıktı.

Hatırlayın önceki gün “Gazprom’un Avrupa Ofisinin Türkiye’ye taşınacağı konusunda bir bilgiyi aktarmıştım.

O bilgi şu ana kadar kimse tarafından yalanlanmadı.

Bir de şu var: Bu konuşmayı yaptığımız saatlerde İngiltere Syberbank’ın hesaplarını da dondurma kararı almıştı. Dört kurum arasında yapıldığı söylenren anlaşma bundan etkilenir mi bilmemem…

İstanbul'dan San Petersburg'a günlük 2 sefer daha ekleniyor
Başkonsolos Türkiye ile Rusya arasındaki havacılık konuları üzerinde en fazla bilgiye sahip insan. Verdiği bilgiler şöyle:

(*) Yaptırımlardan sonra İstanbul Hava limanı onlar için bir tür Moskova’nın dünyaya açılış kapısı olmuş. Rusya’dan dünyaya uçuşlar İstanbul bağlantılı olacakmış. 

(*) İstanbul ile Moskova arasında günde 5 uçuş var. 

(*) İstanbul’dan ayrıca San Petersburg’a günde bir sefer var ama buna 2 sefer daha eklenecekmiş.

Yeni Sukhoi Superjetleri devreye sokacağız
(*) Türk Hava Yolları’nın Rusya’da başka şehirlere de yeni hatlar açması görüşülüyormuş.

(*) Rus Hava Yolları’nın ise şöyle bir sorunu varmış. Uçaklarının bir ölümü leasingle alınmış. Ancak leasing şirketler yaptırımlardan sonra uçakları yere bağlayınca uçak sıkıntısı çekmiş. Bu nedenle Sukhoi Superjet adlı orta gövdeli yeni uçağın üretimini hızlandırıp Türkiye’ye yönelik seferlerde kullanmaya başlayacaklarmış.

Antalya konusunda pek iyimser olmayan üç haber
Buradan Rus turistleri konusuna geldik.

Orada verdiği bilgiler bizim açımızdan pek içaçıcı değil.

“Rus halkının şu sıradaki alım gücü turistik seyahat yapmasına izin verir mi bilmiyorum” diyor.

Tabii buna savaşın yarattığı psikolojiyi de eklemek gerekir.

Ayrıca charter uçuşlar kaldırılmış. Bu da olumsuz bir etken.

En önemlisi de şu: Bu olaydan sonra Rusya, iç turizmi destekleme ve geliştirme kararı almış. Yani devlet olarak Rusya içinde tatili teşvik edeceklermiş. 

“Ülkemiz çok büyük ve çok güzel yerleri var” diyor.

Ama bütün bunlar Rusların gözünde Antalya’nın önemini azaltır mı, hiç sanmıyorum.

Antalya tesisleri, güneşi, fiyatları daha uzun süre böyle bir rekabete izin vermez diye düşünüyorum.

Abramoviç neden o karedeydi? Cevabım şu oldu: Kolaylaştırıcı
Ve son konu…

Abramoviç meselesi…

“Dolmabahçe’deki barış görüşmesinde onun ne işi vardı:

“Biliyorsunuz, o bir Rus işinsanıdır ve Bay Putin’in iyi dostudur. Aynı zamanda Ukrayna ile ilişkileri de iyi. Her iki taraf ta istemiş olabilir^” dedi.

Peki rolü neydi?

Tek kelime ile izah etti:

“Kolaylaştırıcı…”

Gelmiş ama resmi görüşmelere girmemiş.

Verdiği resmi bilgi buydu.

Ama aldığım his şuydu. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, hem de onun fotoğraflarda görünmesi onlar için de biraz sürpriz olmuş sanki.

Ama yanılmıyor olabilirim.

Konsolosluğa giderken Ukrayna göstericilerinin içine düştüm
Evet Rusşya’nın İstanbul başkonsolosu Andey Buravov’la başkonsolosluk binasında yaptığımız 2 saatlik sohbetin özeti buydu…

Son bir ayrıntı…

Başkonsolosluğa giderken Tepebaşında Ukraynalılarınr Ruszya aleyhtarı bir gösteri yaptığını gördüm.

Başkonsolosluğa, bu grubun binanın önüne gelip gösteri yapacağı bilgisi gelmiş.

Bu gösteriler 24 Şubat’tan beri devam ediyor.