Rumlardan akılalmaz vahşet
Abone olKıbrıs Harekatı'nın üzerinden yıllar geçti Ortaya çıkan sırlar insanı dehşete düşürüyor. Türk askerleri canlı canlı uçuruma atılmış.
Rum komandolardan Türk katliamı itirafı Rum yazar
Panikos Neokleus’un Kıbrıs Barış Harekátı sırasında askerlik yapan
Rumların anılarını derlediği "Kıbrıs’ta 1974’te göz ardı edilenler"
adlı kitap, savaşta yaşanan korkunç bir katliamın itirafına da
sahne oldu.
Tiyatrocu Atilla Olgaç’ın "Rum esir öldürdüm" sözü üzerine
Türkiye’yi AB’ye ve BM’ye şikáyet eden Kıbrıs Rum yönetiminde,
Kıbrıs Barış Harekátı’nın yapıldığı 20 Temmuz 1974’te asker olan
bir grup Rum komando, Kıbrıslı Türk mücahitlerin, esir düşmelerine
rağmen canlı canlı uçuruma atıldığı Doğruyol baskınına
katıldıklarını itiraf etti.
HEDEFTEKİ TEPEYE SIZMA OPERASYONU
Hürriyet'ten Ömer Bilge'nin haberine göre; Kıbrıs Barış
Harekátı’nın kader anı olarak adlandırılan Doğruyol muharebeleri,
Türk Ordusu’nun Girne’den çıkarma yaptığı ve aynı anda Beşparmak
Dağları’nın ardına paraşütçü komandoları indirdiği 20 Temmuz 1974
gecesi yaşandı.
Kıbrıslı Türklerin uzun yıllardır elinde bulunan Doğruyol
tepesindeki mevziler, 20 Temmuz gecesi, Rumların Girne’nin
Bellapais (Beylerbeyi) bölgesindeki komando taburuna bağlı
birliklerin baskınına uğradı.
ESİR ALINANLAR CANLI CANLI UÇURUMA ATILDI
Mevzilere sızma operasyonu düzenleyen Rum
komandolar, kısa bir süre de olsa Barış Harekátı planlarını
tehlikeye düşürdü. Tepe ve mevziler şiddetli çatışmaların ardından
geri alındı ancak Rum komandolar, baskın sırasında esir
aldıkları 20’ye yakın mücahidi canlı canlı uçuruma atarak
katletti.
İTİRAFLAR KİTAPLAŞTIRILDI
50 Rum askerin savaşın başladığı gün yaşadıklarının anlatıldığı
kitapta, 3 asker Doğruyol baskınına bizzat katıldıklarını ve
Türkleri esir aldıklarını itiraf etti. Rum askerler, esirleri
öldürdüklerini gizledi ancak katliamın yapıldığı saldırıya
katıldıklarını vurguladı.
KOMUTAN ATEŞ ALTINDA
Barış Harekátı’nın başladığı 20 Temmuz günü, paraşütçü komandoların
indiği Boğaz Köyü’ne harekátın ünlü komutanı Nurettin Ersin Paşa üs
kurdu. Nurettin Ersin’in irtibat subaylığını yapan Kıbrıslı Türk
Emekli Binbaşı Hasan Kutay, Doğruyol mevzilerinin düştüğü gün
yaşananları şöyle anlattı:
"Nurettin Ersin Paşa, kurmaylarıyla birlikte Boğaz’da karargáhını
kurdu. Doğruyol mevzileri, çıkarma yapan birlikler ile paraşütle
inen birliklerin tam ortasındaydı. Rumların saldırısıyla
Doğruyol düşünce, doğrudan komutanlığımız da ateş altında kaldı.
Bir anda harekát planları aksadı.
MÜCAHİTLER UÇURUMA ATILDI
Gece boyunca yaşanan şiddetli çatışmalar sonucunda tepe geri
alındı. Alınmasaydı, çıkarma yapan birliklerimiz ile ikiye bölünmüş
olacaktık. Doğruyol’u tutan mücahitlerimiz uçuruma atılıp
şehit edilmişti. Derin uçurumdan şehitlerimizin
bedenlerini bir hafta sonra çıkartabildik."
RUMLAR: TÜRKLERİ GAFİL AVLADIK
O korkunç gecede baskına katılan Rum askerleri, yaşananları şöyle
anlattı:
DİMOS Dimitriu: 1954 Limasol doğumlu. Lefkoşa Rum
Kesimi 3’üncü Teknik Lisesi’nde halen öğretmenlik yapıyor. Evli 2
kız çocuğu babası: "20 Temmuz günü askerdim. 31. Komando Taburu’nun
görevi, Kocakaya (Doğruyol) tepesinin ele geçirmekti. Diğer tepeler
de Türklerin elindeydi, aralarından sızdık. Tepe, gerek Lefkoşa
gerekse Girne tarafından görülüyordu. Gece saat 20.00’de hedefe
doğru yola çıktık. 120 kadar komandoyduk. Bölüğün komutanı Üsteğmen
Karahalios’tu. Türkleri gafil avladık. Kaçmayı
başaramayanlar ya öldürüldüler ya da esir düştüler. Esirler
yaklaşık 30 kişiydi. Akıbetlerinin ne olduğunu
bilmiyorum."
KOMUTAN ÖLDÜR DEDİ
Mihalikis Kiprianu: 1955 Kaminarya doğumlu.
Hellenic Bank’ın Limasol şube müdürlüğünü yapıyor. Evli 3 kız
çocuğu babası: "20 Temmuz gecesi Doğruyol’a saldırdık. Önce destek
için havan topu ateşi açıldı. Bizi beklemiyorlardı. Baskınımız tam
anlamıyla başarılı olmuştu. Ertesi gün başka bir noktada elleri
arkadan bağlanmış bir Türk bulduk. Komutanımız Karahalios
öldürün emri verdi ama ben öldürmedim."
Pieris Hacikulas: 1953 Karava doğumlu.
İngiltere’de inşaat eğitimi aldı ve 1983’ten bu yana Kıbrıs Rum
Kesimi’nde müteahhitlik yapıyor. Evli ve 2 çocuk babası.
"Bellapais’teki (Beylerbeyi) 33. Komando Taburu’nda askerlik
yaptım. Taburum St.Hillarion karşısındaki Kocakaya’ya (Doğruyol
tepesi) saldırı emri aldı. Gece ilerlerken, Girne-Lefkoşa
anayolunda BM’nin Finlandiya askerlerini taşıyan aracına rastladık.
Sıradaki son askerlerimiz görevimizi ihbar etmemeleri için
BM askerlerini alıkoydu."
CANLI CANLI UÇURUMA ATILDILAR
20 Temmuz gecesi kurtulanlardan biri de, silah
arkadaşlarını korkunç bir katliama şehit veren mücahit Vedat
Toksoy’du. Vahşetin yaşandığı 20 Temmuz gecesi Doğruyol tepesine
yapılan Rum baskınından sağ kurtulan Vedat Toksoy, silah
arkadaşlarının cesetlerini günler sonra uçurumunun dibine inerek
bulduğunu anlattı. Bulduğunda silah arkadaşlarının cesetlerinin
sıcaktan şişmeye başladığını söyleyen Toksoy, "Ben de
ölürsem onları kimse tanımaz düşüncesiyle, ayaklarına taş bağlayıp
üzerlerine tanıyabildiklerimin isimlerini yazdım. Çoğunun
üzerinde kurşun yarası yoktu. Esir düştükten sonra canlı
canlı atılmışlardı" dedi.
GELENLER TÜRKÇE SESLENİNCE KANDIK
Vedat Toksoy, baskını şöyle anlattı: "Beşparmak Dağları’na hakim bu
mevziler, 1964 yılından bu yana Kıbrıslı Türklerin elindeydi.
Baskın gecesi Rum askerlerin arkamızdan sızacaklarını
beklemiyorduk. Çevremizdeki St.Hillarion Kalesi, Ada Tepe ve şahin
Tepe yine bizim elimizdeydi; bu nedenle gerimizi güvenli kabul
ediyorduk. Mevzilerimiz de tam aksi yöne bakıyordu.
Rumlar, geride tuttuğumuz tepelerdeki askerlere görünmeden
geldiler. Gelenleri çıkartma yapan Türk askeri zannettik.
Çünkü Rumlar Türkçe sesleniyordu. İlk önce geride yer alan
ATAK kod adlı Kıbrıs’taki Türk alayına mensup 4 askerin bulunduğu
telsiz istasyonu düştü. Baskın günü, çevremizdeki ormanlık alan da
alev alev yanıyordu. Mevzilerimizin biraz ilerisindeydim. Yoğun
ateş altında Rumlar önce sarı ardından da yeşil işaret fişeği attı.
Yeşil fişek atılınca, mevzilerimizin düştüğünü anladım
komutanımızın emriyle hemen üst taraftaki St.Hillarion’daki atış
poligonunda üslenen Türk komandoları komutanı Cemal Oruç Yarbay’a
giderek, Doğruyol’un düştüğünü anlattım. Derhal karşı taaruz emri
verdi. Bölgeyi iyi biliyordum. Askerlere öncülük yaparak yol
gösterdim.
UÇURUMDA ÜST ÜSTE YIĞILIYDI
Günler sonra, silah arkadaşlarımın cesetlerini uçurumun dibinde
gördük. Büyük güçlükle indim. Üst üste yığılmış şehitlerimizin
cesetleri sıcaktan şişmeye başlamıştı. Çoğunun bedeninde kurşun
yarası da yoktu. ’Ben de ölürsem kim tanıyacak bu şehitlerimizi’
düşüncesiyle tanıyabildiklerimin ayaklarına taş bağlayarak
isimlerini yazdım; Osman Benli, İsmet Mustafa, Alpay Raif, Fevzi
Mehmet, Mustafa Behiç, Mustafa Abdullah, Erol İsmail..."
Şehit komutanın soyadını aldı
Vedat Toksoy, savaş sonrası, Türk komandoların tepeyi geri almak
için başlattığı saldırıda yanında şehit olan Asteğmen Sıtkı
Toksoy’un soyadını aldı.