Ruhun Deşifresi

Abone ol

Mehmet Ali Bulut ruh ve beden arasındaki ilişkiyi deşifre etti.

Birçok esere imza atan Gazeteci Yazar Mehmet Ali Bulut, insanların en çok merak ettiği konu olan ruh ve beden arasındaki ilişkiyi deşifre etti. Bulut, 5 duyu hapishanesine sıkışan insana yol göstererek niçin düşünmesi gerektiğini anlattı.

‘ kitabında beden ve akıl ilişkisini irdeledim.’ diyen Gazeteci Yazar Mehmet Ali Bulut, bu eseri yazarken önce kendinden başladığını söyledi. Sultanahmet Şenlikleri’ne katılan Bulut, Hayat Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Ruhun Deşifresi hakkında okurlarına bilgi verdikten sonra kitabını imzaladı.

MEDENİYETİN KAYNAĞI İNSAN
Bulut, Ruhun Deşifresi’nde ruh ve beden ilişkisi, insanın sahneye çıkışı, barındırdığımız yaşam formları, ruh, beden, beş duyu hapishanesi, zihin, zekâ, hafıza ve düşünceyi en ince ayrıntılarına kadar anlattı. Kitapta toplumsal duyarlılığa dikkat çektiğini kaydeden Bulut, bugünkü İslam âlemiyle Avrupa’yı kıyaslayarak Almanya örneğini verdi.

‘1,5 milyarlık İslam dünyası bir Almanya’nın ürettiği teknolojinin yarısı kadar üretim yapamıyor’ diyen Bulut, ‘Bu İslam coğrafyasında yaşayan insanlar mı yeni bir medeniyet kuracak.’ diye serzenişte bulundu. Osmanlı’nın yeryüzünün tanıdığı en adaletli imparatorluklardan biri olduğunu söyleyen Bulut, ‘Osmanlı kendine imparatorluk da demiyordu zaten. Bizde öyle bir kavram yoktu. Bu kavramı yabancılar takmıştı. Biz Osmanlı gibi doğru dürüst bir medeniyet kuramayız. Çünkü bizim hayatımız düzgün değil.’ dedi.

GELİŞİMİNE ENGEL OLAN İNSAN
‘Türkiye’nin gelişimine din engel’ diyenlere de sert çıkan Bulut şu cevabı verdi: Eğer gelişime İslam dini engel olsaydı bu topraklarda bir Selçuklu olmazdı. 600 yıl adaletle hüküm süren bir Osmanlı yaşamazdı. Demek ki sorun din değil’

KİŞİ ALLAH'IN VERDİĞİ YETENEKLERİ KEŞFETMELİ
İnsanın Allah’ın verdiği yetenekleri keşfetmesi gerektiğini vurgulayan Bulut, ‘İnsan sürekli kendi kendini sorgulamalı ve sorular sormalı. Ben doğru mu biliyorum? Bu davranış doğru mu? Bana öğretilenler ne kadar doğru? Annem, babam veya öğretmenlerim doğru mu söylediler?’ diye kendini dinlemesi gerektiğine dikkat çekti.

Vaktiyle adamın birisi öğrencilerini toplamış, onlara mutlu olmanın yollarını anlatıyormuş. Bir gün, "herkes gözünü kapatsın ve kendisini dilediği bir şey olarak düşlesin" demiş. Öğrencilerden biri kendini gökyüzünde uçan bir kuş olarak hayal etmiş. Tam böyle keyfince gökyüzünde süzülüp uçarken, bir da bakmış ki aşağıda bir avcı, elindeki tüfeğini kendisine doğrultmuş, ateş edecek. Öğrenci sıçramış ve hayalinden sıyrılıvermiş. Hocası sormuş;

-Ne oldu evladım? Öğrenci cevap vermiş:
-Ben kendimi bir kuş olarak düşledim hocam. Havada uçuyordum. Bir de baktım aşağıda bir avcı var. Beni avlamak için tüfeğini bana doğrultunca korkup sıçradım...
Hocası:
-A çocuğum! Hayal senin hayalin, düş senin düşün. Hayalinin içine o avcıyı niye sokuşturuyorsun? Sen hayal etmesen o avcı nasıl girsin senin hayal dünyana!...

Çoğumuz bir yandan kuş olmayı hayal ediyor, diğer taraftan da düşlerimize sinsi bir avcı sokuşturuyoruz. Oysa biz istemezsek avcı hayalimizin içerisine nasıl girebilir ki!

Bu kitap, beynimizin ve hayalimizin semalarında dolaşan bu sinsi avcıların neler olduğunu ve bunları dünyamızdan nasıl çıkaracağımızı tarif ediyor.

Günün Önemli Haberleri