Ruhsuz izdivaçlar

Gündem çok yoğun ama ben Türk televizyonlarında reyting rekorları kıran, sosyal sorumluluk projesi(!) (izdivaç) programlarına değinmek istiyorum.

Ayla ÖZYURT aylaozyurt@internethaber.com

Gündem çok yoğun ama ben Türk televizyonlarında reyting rekorları kıran, sosyal sorumluluk projesi(!) (izdivaç) programlarına değinmek istiyorum.
Bu programlar Avrupa'da ki Türkler arasında da çok izleniyor, kaldı ki Avrupa'dan giden adaylara da ilgi hayli fazla(mış).
Bu programlar o kadar çok eleştiriliyor ki, ben neresinden tutsam diye düşündüm ilk etapta...
Programlar eleştirildiği kadar da çok izleniyor, izlemiyorum diyen dahi, bu programlara mutlaka bir göz atıyor, bu bir gerçek...
En çok hangi programların izlenildiğine dair bir anket yapılsa; herkes belgesel izliyor; ama reytinglere bakıldığında bu tür reality showlar patlıyor.
Türkiye'de; hangi televizyon programlarının izlendiği aşikar !
Okuma alışkanlığına gelince, okudukları köşe yazılarını dahi tam olarak anlamadan, sadece başlığa bakarak, ezber bir zihniyetle yorum yapanlar, mail atanlar, "Siz bizim gerçeğimizsiniz" diyorum.

İzdivaç programları neden izleniyor?

Namus cinayetlerinin çokca yaşandığı bir ülke Türkiye. Durum böyle iken, bu tür programların bu kadar rağbet görmesi bir ikilem değil midir?
Eşinden ayrılan bir kadının, veya sevgilisinden yeni ayrılmış bir kızın, rahatça bu programlara çıkabilmesi, "ben şöyle bir eş istiyorum" diye ballandıra ballandıra anlatabilmesi, eşinin vefatından daha bir yıl dahi geçmeden, çocukları da olmasına rağmen, izdivaç programına rahat bir tavırla eş aramak için gelinmesi, diğer taraftan, 50'nin üstünde adayların, "ben karı istiyorum" diye programa katılması, yine başka bir örnek; 19/20 yaşındaki gencecik kızların/erkeklerin "ben evlenmek istiyorum" diye programa katılması...!
Bunlar sadece birkaç örnek!
Ben; kadın cinayetlerinin bu kadar sık yaşandığı ülkemizde, bu programların var olmasını gözlerimi kocaman açmış hayretle izliyorum.
Namus namus ! diye inim inim inlerken, diğer taraftan 20 yaşındaki kızını, parası/malı/mülkü var diye 50 ve 50 yaş üstü adamlara satanlara diyecek hiçbir şey bulamıyorum.
Bu izdivaç programlarını da organize bir şebeke olarak görüyorum.
Yukarıda örnek verdiğim kızını satan baba modelinin, şebekeleşmesi...
Avrupa'dan gelen adaylar, çok rağbet görüyormuş !
Adamın malı mülkü/arabası bilmem neyi herşeyi varmış.... AMA; iki lafı yanyana getiremiyormuş (burada Alamancı olarak da dalga geçiliyor ayrıca) öküzmüş !, kılık/kıyafeti vasatın altıymış... Gelen adayları hiç beğenmiyormuş! (Gelen adaylar da çok hoş ve güzel kadınlarmış, niye beğenmiyormuş ki?)
Şimdi bu örnekte, Alamancı adam bu kadar vasatken gelen adayların ne için geldiği belli, DE; adamın neden geldiği belli değil...

Sahte dünyalar...

Program sunucusunun program boyunca geleni gideni" ti" ye alıp, stres attığı/egosunu beslediği, gelen adayların, taliplileri tarafından aşağılandığı, kibirli tavırlara maruz kaldığı, kendini beğenmişliklerin tavan yaptığı, evin/araban/katın/yatın var mı sorularının havada uçuştuğu, gelenlerin bir bölümünün evlenmek için değil de, kendisini deşifre için katılım gösterdiği, ''aşk" ın ''sevgi" nin teğet geçildiği, ruhsuz, kalıplaşmış, aslında son kullanım tarihi geçmiş, seviyesizliklerin izlenebilir hale geldiği, evlilik kurumunu yozlaştıran, hatta imkansızlaştıran, bu kuruma inanmayanı dahada körelten, evlilik programı adı altında sahte dünyalar ve bunu izlemekten zevk alan milyonlarca insan...

Basbakan yardımcısı Bülent Arınç...

Sayın Arınç'da bu konuyla ilgili çok yerinde açıklamalarda bulunmuş.
Bu programların kar elde etmek icin yapıldığını belirten Arınç, "Bu savaşın etkisinde kalanlar var. Bozulanlar ve çözülenler oluyor. Bu bir kepazelik, o insanlar adına üzülüyorum. Bunların hepsinin zamanı bol, işi gücü olmayan 8-10 insanın o kanaldan bu kanala taşınmasından ibarettir" demiş.
RTÜK'le de konuştuklarını, bunun bir çaresi bulunması gerektiğini aktaran Arınç, ''insanımızı o kadar perişan ediyorlar, utandırıyorlar, ya da utanma kalmamış'' diyerek çok güzel de yorum getirmiş.

**********

İnsani duygulardan tamamen uzak, ruhsuz, kalitesiz, evlilik kurumunu yozlaştıran, maddiyatı öne çıkaran, insanların kobay gibi kullanıldığı bu programları şiddetle kınıyorum !
Günümüzde yediden yetmişe, kadının erkeğin, daha iyisini bulma hayali ile,(daha zengin/daha kariyerli/daha güzel/yakışıklı/daha karizmatik v.b. ) kimseye şans tanımadığı, gözünün önündekini es geçtiği, bunun sonucunda, gerçek ilişkilerin artık günümüzde yok olduğu, her iki tarafın sadece "AN"ları yaşayalım diyerek yola çıktıkları, sonucunda yozlaşmış, aşktan sevgiden bi haber, sadece çıkar ilişkisi yaşadıkları dünyamızda, bu tür programlar aslında tam da gerçeği önümüze seriyor, parayla satın alınan insancıkları...
Önümde bir haber duruyor, "artık kadınlar boşanmak istiyorlarmış"
İşte! Tam da bu kadın modelini erkekler yarattı.
Türk erkeği "AN" ları yaşamaya devam etsin, "benim sözüm geçer" nidalarına da devam etsin ve daha birçok şeye...
İzdivaç programları ile, sosyal paylaşım siteleri havuzunda yüzüyor kadıncıklar...