Ruhsal sorunların doruk noktası
Abone olUzmanlara göre ruhsal sorunların doruk noktası olan ''cinnet getirme'' birden bire ortaya çıkmıyor.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ünal, ruhsal sorunların doruk
noktası olan ''cinnet getirmenin'' birden bire ortaya çıkmadığını,
yoğun bir birikimin sonucu olduğunu bildirdi.
Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adana'da, birinci sınıf bir
emniyet müdürünün kendisinin yanı sıra eşinin ve iki çocuğunun
yaşamına son vermesinin, cinnet getirmenin eğitimle, meslekle,
sosyal statüyle ya da kariyerle hiçbir ilgisinin olmadığını ortaya
koyduğunu belirtti.
Halk arasında ''cinnet'' olarak bilinen ruhsal sorunun, ''kişinin
herhangi bir ruhsal nedenle öz denetimini yitirip kendine ve
çevreye zararlı girişimlerde bulunması olayı'' olduğunu vurgulayan
Ünal, ''Yaşam koşullarının ağırlığı ya da ailevi sorunlar başta
olmak üzere yaşanan sıkıntılar önce ruhsal problemlere, ardından
depresyona, önlem alınmadığı takdirde ise ruhsal sorunların en
doruk noktası olan cinnet getirmeye kadar varabiliyor'' diye
konuştu.
Çok sakin, hoşgörülü, sevecen, hayat dolu bir insanın bile günün
birinde cinnet getirmesine ''şaşılmaması'' gerektiğini ifade eden
Ünal, şunları söyledi:
''Burada yapılacak olan şey, ruhsal sorun cinnet boyutuna ulaşmadan
kişideki değişimi görüp önlem almaktır. Oysa, ülkemizde halen
psikiyatra gitmeyi (delilik) gibi algılayanlar var. Psikiyatrik
sorun, bir suç, günah ya da ayıp değildir. Her şeyin tedavisi
vardır, ancak giden bir canın tedavisi mümkün olmaz.''
İstatistiklere göre, kadınların daha sık psikiyatriste
başvurduklarını, buna karşın cinnet gibi en ağır depresyonun
genelde erkeklerde görüldüğüne dikkati çeken Ünal, şunları
kaydetti:
''Cinnet, aslında önceden verdiği belirtilerle (geliyorum) der. O
kişi eğer sakin, hoşgörülü, sevecen ve neşeliyse, birden bire bunun
tam tersi olabilir. Kişi mutsuz, karamsar, agresif ve keyifsizdir,
uykusuzluk çeker, hayattan zevk almadığını sık sık telaffuz eder,
ölümden, öldürmekten de bahsedebilir.''
Cinnet getirip, ailesini de adeta katledenlerin ilk etapta onlardan
nefret ediyor olabileceği izlenimi verdiğine işaret eden Ünal,
''Oysa, bu zaman zaman nefretten kaynaklansa da çoğunlukta en
önemli neden aşırı sevgidir. Cinnet getirip, ailesini de adeta
katledenler (Bu hayattan hep birlikte kurtulalım. Benden sonra
onlar perişan olmasın) düşüncesiyle bu eylemi gerçekleştirirler''
dedi.
''Son günlerde intihar olaylarının altında, parasal sıkıntıların
bulunduğunu, kredi kartlarının neden olduğu bilinçsiz
alışverişlerin kişilerin yaşamına mal olduğunu'' ifade eden Ünal,
şöyle konuştu:
''Defalarca gündeme getirmemize rağmen isteyen herkese hatta
istemeyene bile bankalar neredeyse zorla kredi kartı vermeye devam
ediyor. Bir diğer sorun yine silah almadaki kolaylıklar. Güvenlik
güçleri görevleri gereği silah taşıyor, ancak sivil vatandaşlarda
da bu çok yaygın. Bu nedenle yoğun depresyon sonucu bir anlık bir
olay olan cinnet sırasında kişi en yakın silahına sarılıyor. Bu
silahlara ulaşımı zorlaştırmamız gerekiyor.''