Ruhban okulu tartışması
Abone olHalkın karşı çıkmasına karşın Heybeliada'da ruhban okullarının yeniden açılması için destek sürüyor.
İnternette, "www.kampanyaturk.net" adresinden yayın yapan web
sitesinin organize ettiği, "Heybeliada Ruhban Okulu ile İlgili
Bilgilendirme Kampanyası"na katılan çok sayıda Türk vatandaşı,
Ruhban Okulları açılması talebinin masum bir hak arayışı değil,
siyasi amaçlar taşıyan bir ayrıcalık isteği olduğu görüşünü
savunuyor. Kampanyaya katılanlar Türkçe ve İngilizce metin olarak
hazırlanan mektupları, ABD Başkanı, Temsilciler Meclisi ve senato
üyeleri başta olmak üzere Avustralya, Belçika, İngiltere, Kanada,
Kıbrıs, Fransa, Almanya, Yunanistan, İspanya, Rus Federasyonu,
İsveç ile Hollanda parlamento üyeleri ile uluslararası alandaki
önemli isimlere gönderiyorlar. Sitede, kampanyaya katılara şu
çağrıda bulunuluyor: "Laik bir devlet olan Türkiye'de din
eğitiminin devlet denetimi altında yapılması ve eğitim ile ilgili
kuralların bütün dinler için aynı olması kadar doğal birşey olamaz.
Bu nedenle sizleri, Türkiye'yi antidemokrat ve baskıcı olarak
tanıtmayı amaçlayan girişimlere karşı, gerçekleri içeren bu
kampanyaya katılmaya davet ediyoruz." Bu arada gönderilen mektupta
şu ifadeler yer alıyor: "Sayın Bay/Bayan. Türkiye, İstiklal Savaşı
sonrasında batı uygarlığını kendisine hedef almış bir ülkedir.
Demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye, batı ülkeleri ile iyi
ilişkilerini sürdürürken, bu ülkelerin terörle mücadele ve benzeri
konularda en yakın müttefiki olmuştur. Türk toprakları üzerinde
yaşayan bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, inanç ve
kökenleri ne olursa olsun, aynı hak ve özgürlüklere sahip olması,
Türk Anayasası tarafından garanti altına alınmıştır. Somut yasalar
ve uygulamalara rağmen aksi yönünde ortaya atılan iddiaların iyi
niyetli olduğunu düşünmek ne yazık ki mümkün değil. Özellikle son
dönemde bazı çevreler tarafından bilinçli olarak gündeme
getirilmeye çalışılan Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması
konusu, araştırma yapılmadan ortaya atılan ve sadece Türkiye'yi
karalamayı amaçlayan bir girişimdir. Ruhban Okulu'nun açılması
isteği, Anayasa ve yasalara olduğu gibi Lozan Antlaşması'na ve
diğer uluslararası sözleşmelere de aykırı bir imtiyaz talebidir. Bu
talep yalnızca bir okul konusu olarak ele alınamaz. Bu olay,
Patrikhanenin yoğun çalışmaları neticesinde yurtdışı baskısına
dönüşen ve azınlık haklarını aşan, vatandaşları arasında eşitlik
dengesini bozan bir siyasi imtiyaz talebi olarak görülmektedir.
Heybeliada Ruhban Okulu 1971 yılında 'Özel Yüksekokulları Kapatan
Kanun'un yürürlüğe girmesiyle kapanmıştır. Bu kanun çıkartılırken
ve Anayasa Mahkemesi'nin 625 Sayılı Özel Öğretim Kanunu'nun bazı
maddeleri iptal edilirken hiçbir şekilde Heybeliada Ruhban
Okulu'nun kapatılması amaçlanmamıştır. Yapılan düzenlemelerle, özel
üniversitelerin açılmasına 'devlet denetiminde olma' şartı ile izin
verilmiştir. Ancak, Patrikhane bu şartı kabule yanaşmadığı için,
Heybeliada'daki okul açılamamıştır. Patriğin 'kendi din
adamlarımızı eğitme hakkından mahrumuz' iddiası doğru değildir.
Patriğin, sadece dini eğitim vermesi gereken bir kurumun, devletin
denetimi altında faaliyet göstermesine rıza göstermemesinin
nedenlerini anlamak güçtür. Bununla beraber patriğin ve kendisine
bağlı 12 metropolitin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma
şartlarının da (ki bu şartlar Lozan Antlaşması'nın ilgili maddeleri
gereğidir) kaldırılması isteği gözönüne alınırsa; yani ikisi
birarada değerlendirilirse durum açıklığa kavuşacaktır. Bu
bilgilere sizin de rahatlıkla ulaşabileceğinize inanıyorum. Türkiye
hakkındaki gerçeklerin dünya kamuoyuna doğru bir şekilde
aktarılması yönünde katkı sağlayacağınızı umuyor, saygılarımı
sunuyorum". Öte yandan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik dün
Tekirdağ'da yaptığı açıklamada, Ruhban Okulu açılması gerektiğini
belirterek, "Biz Hollanda'da enstitü açıyoruz. Ama, 'İstanbul'da
Ruhban Okuluniye açılacak' diye ortamı bulandırıyoruz" demişti.