Ruh Sağlığını Koruma Yolları
Abone olStrese sokan ve yıpratan hayat olaylarına dirençli olmanın yolları
"Kelimeler, insanlığın hizmetindeki en kuvvetli ilaçtır."
Kipling
“Gördüğümüz her şeye gıpta ederiz.”
Dr.Hannibal Lacter (Kuzuların Sessizliği Filminden)
Dr. Yahyaoğlu bir önceki kitabı 'nden sonra şimdi de Yaşanmış Hikâyelerden yola çıkarak Ruh Sağlığını Koruma Yollarını gösteren bir çalışmaya imza atmış.
Kitap iki cümle ile başlıyor. Kipling ve hepimizin beğeniyle izlediği Kuzuların Sessizliği filminin başrol oyuncularından Dr. Hannibal Lacter’ın sözleriyle...
Kitabın vermeye çalıştığı bir çok mesajdan birisi başlangıç sayfalarında açıkça ifade ediliyor. Bununla birlikte kitap sığ ve basit bazı tavsiyelerle değil derin ve köklü tavsiyelerle insanın kendisine ve dünyaya bakışını etkileyecek ciddi tespitlerde bulunuyor. Hayata karşı daha dirençli olmamızın sırlarına bizleri usulcacık alıp götürüyor. Ders ve akıl vermeksizin gerçek hikâye tutarlılığı ve akıcılığıyla...
Mutlu ya da mutsuz olmak zihnimizi nasıl kullandığımızla ilgilidir.
“İnsana acı veya mutluluk veren, insanı derinden sarsan bazı olayların tesiri, insan yaşamını ve zihnini tamamen farklı çalışmaya başlatacak tarzda olabilmektedir. Bu etkinin sebebi, insanın bu tür bir ortamda bulunurken bedenen, zihnen ve ruhen yaşamış olduğu deneyimlerdir. İnsan deneyimleri yaşarken öğrenir. İnsanın ruh, zihin ve beden sağlığını iyi organize edememesi, hayatında her şeyden olumsuz yönde etkilenmesine neden olur.
Hapishane hayatı ya da farklı deneyimler yaşayan insanın, bu değişimleri olumluya çevirmesi ancak zihnini iyi kullanması ile mümkün olabilir. Zihnini iyi kullanan bir kişi, ateşler içinde olsa da kendisini gül bahçesinde hisseder. Bununla birlikte; güneşli bir günde, masmavi denizin kıyısında, denizi seyredip martıların ve dalgaların seslerini işiten bir insan da bunalıma girebilir ve hatta intihar etmek için kendisini denizin derinliklerine atabilir.
Dolayısıyla, insana en güzel ortamda bile korkunç acılar yaşatan, onun zihnini kullanma biçimidir. Mutlu, mutsuz olmak veya başarılı, başarısız olmak gibi hayatımıza dair tüm haller, zihnimizi nasıl kullandığımızla ilgilidir. Bu yüzden; yaşanılmış hikâyeler zihnimizi kullanmayı öğrenmemizde, bizlere son derece etkili ipuçları verecektir.
“Sürekli başınıza kötü olayların geleceğini düşünmeye başlarsanız, o kötü olaylar mutlaka kendilerini gerçekleştiren kehanete dönüşürler.”
Onları yaşamak zorunda kalırsınız. Burada asıl ifade edilmeye çalışılan, her duruma hazır olmak gerektiğidir. Her duruma hazır olur ve her karşılaştığımız sorunu, zihinsel sağlığımıza kavuşabilmek için önemli bir imkân olarak görmeye başlarsak bütün problemlerimizi yavaş yavaş ortadan kaldırabiliriz. Zihni, olaylar karşısında verdiği sıradan tepkilere değil; sıra dışı tepkilere göre dizayn ettikçe içinden çıkılmayacak gibi görülen sorunlar kolaylıkla çözülür.
İnsanların yaşamları sırasında karşılaştıkları olaylar ve bu olaylara vermiş oldukları tepkileri inceleyip modelleyerek şifaya kavuşma imkânlarını genişletmeye çalışıyor. ”Hayatımızda maalesef ıskaladığımız fakat aslında ibret alacağımız çok sayıda olayla karşılaşıyoruz. İnsanların yaşadıkları her olay, o olaylar karşısında göstermiş oldukları birbirinden farklı tepkiler ve bu tepkilerin sonuçları, yine aynı kişilerin bu sonuçları değerlendirme ve bunlara bakış açıları çok önemli kaynaklar sunabiliyor bizlere. Bunlar okunur, yaşanılan olumsuz duygu yoğunlukları fark edilir ve bunların arka planları tespit edilirse, her okuyucu kendi zihnini doğru kullanma becerisi geliştirebilir.”
Kendinizin Doktoru Olabilecek Yeteneğe Sahipsiniz
“İnsan isterse kendi kendisini tedavi edebilir. Kendi danışmanlığını kendi içinden gelen sesle gerçekleştirebilir. Her şey için gerekli olduğu gibi bunun için de, ciddi bir karar vermesi gerekmektedir. Sağlam verilen kararlar, mutlaka insanı şifaya kavuşturur. İnsanın zihninde yamanmayacak yırtıklar oluşmaz. Her yırtığın ve söküğün tamiri vardır. Yeter ki; siz onun nasıl tamir edileceğini öğrenin.” Diyerek kitabında bu zihinsel yırtılmaların farklı tedavi seçeneklerini sunmaya çalışıyor.
Düşüncelerin kontrolü, duyguları; duyguların kontrolü, hayatı direkt olarak etkiler.
Tüm çarelerin tükendiğini sandığınız bir anda, önünüzde muhteşem bir imkânlar okyanusu belirivermiştir. İnsan isteyince telkin gücüyle zihnini kullanma becerisini geliştirir ve istediği şekilde yönetir. İnsanın aslında gerçek mimarı, kendisidir. İnsan, uzaya giderek evreni keşfettiğini zannediyor; fakat Samanyolu galaksisinden de karmaşık olan kendi benliğini çözmek konusunda ihmalkâr davranıyor.
Oysaki önce kendini tanımalı; daha sonra dış dünyaya yönelmeli. Kendisini tanımayan bir insan, evreni ve evrenin kendi bütünlüğü içindeki gizemi nasıl keşfedebilir?” diye sorular yönelterek hayat denen bu yolda insanın kendisini tanımasının önemini sorguluyor...
Kitabın ilerleyen sayfalarında yaşanmış üç hikâye anlatılıyor. Bu hikâyelerde insanların yanlış ve doğru düşünceler arasında gidip gelen zihinleri ve doğru değişimlerden sonra gerçekleşen şifaya kavuşma serüvenleri anlatılıyor. Her insanın bu değişimleri yapabilme gücüne sahip olduğu, modellemeyle birlikte yol haritası olarak bu örnekler kullanıldığında her insanın hayatını mutlaka olumlu yönde etkileyeceği ifade ediliyor.
Günümüz insanı; düşünmeye, dinlenmeye fırsat bulamadığı koşuşturmalar arasında geçen yaşantısında onu strese sokan ve yıpratan hayat olaylarına karşı güçlendiren ruh sağlığını koruyan bu tarz çalışmalara şiddetle ihtiyacı olduğu bir dönemden geçiyor. Gençlerin, yaşlıların, toplumun her kesiminin, özellikle kendisini çaresiz ve yalnız hissedenlerin bir solukta okuyacağı bu eser geleceğe dair içimizde sönmüş umut ışıklarını parlatıyor...