RTÜK'ten medya kuruluşlarına dikkat çeken koronavirüs tavsiyeleri
Abone olRadyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), medya kuruluşlarına koronavirüs ile ilgili yapılan yayınlarla ilgili dikkat çeken tavsiyelerde bulundu.
RTÜK, "Konunun uzmanı olmayan tarafların yer aldığı
tartışmaların yayınlanmasından hassasiyetle kaçınılmalı. Haberlerde
pozitif, bütünleştirici bir üslup tercih edilmesine özen
gösterilmesi önemli." ifadelerine yer verdi.
RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi'nin koronavirüs salgını kapsamında medyanın sorumluluklarına ilişkin yaptığı çalışmalar ışığında Başkanlık tarafından medya kuruluşlarına birtakım önerilerde bulunulduğu bildirildi.
Sağlık Bakanı'nın açıklamaları dikkate alınmalı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında çalışmalarını yürüten Bilim Kurulu'nun açıklamalarının öncelikli haber kaynağı olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, bilimsel gerçekliği ispat edilmiş olguların paylaşımına özen gösterilmesi, reklam içeriklerinin de aynı hassasiyetle belirlenmesi gerektiği belirtildi.
Konunun uzmanı olmayan tarafların yer aldığı tartışmaların yayınlanmasından kaçınılmalı.
Açıklamada, sorumlu yayıncılık anlayışı benimsenerek,
kamuoyunu bilinçlendirmeye odaklanılması, sosyal izolasyonun ve
hijyen koşullarına ilişkin önlemlerin öneminin hatırlatılması,
salgının ciddiyetine vurgu yapılırken toplumda korku ve infiale
sebep olması muhtemel ifade ve görüntülerden kaçınılması gerektiği
vurgulandı.
İnsan hayatını doğrudan etkileyebilecek sağlık haberlerine ilişkin yayın içerikleri oluşturulurken, görüşlerine başvurulacak doktor ya da referans kişilerin bilimsel yetkinliğinin öncelikli koşul olarak değerlendirilmesinin önemine dikkat çekilen açıklamada, konunun uzmanı olmayan tarafların yer aldığı tartışmaların yayınlanmasından hassasiyetle kaçınılmasının önemli olduğuna işaret edildi.
"Önlemler ve uyarılara yayınlarda yer verilmeli"
Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bazda yürütülen araştırmaların koordine edildiği, tüm dünya genelinde hükumetler ve yardım kuruluşlarınca salgına karşı yürütülen araştırmalara ayrılan fonların artırıldığının bilindiği vurgulanan açıklamada şöyle denildi:
"Bilimsel ilerlemeler ışığında vatandaşlarımızın doğru ve nesnel bilgiye erişimini temin etmek için, hastalığın önlenmesi ve tedavisine yönelik ulusal ve uluslararası araştırmaların ve klinik deneylerin olumlu sonuçlarına ilişkin bilgi paylaşımının güncel olarak yapılması gerekiyor. Tarafımızca yapılan kamuoyu araştırmaları göstermektedir ki salgın hastalık kapsamında yüksek risk grubu olarak değerlendirilen 65 yaş ve üstü vatandaşlarımız, günde yaklaşık 4 saat 7 dakika televizyon izleme ortalamasına sahiptir. Bu bağlamda, bilhassa bu yaş grubunda yer alan büyüklerimizin sağlığının korunmasına yönelik önlemler ve uyarılara yayınlarda yer verilmesi, 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı olanlara yönelik alınan önlemlerin onların korunmasını amaçladığının vurgulanması, bu bağlamda yapılan haberlerde pozitif, bütünleştirici bir üslup tercih edilmesine özen gösterilmesi önemli."
"Bilgi kirliliğinin önlenmesine katkı sağlar"
Açıklamada, stüdyolarda alınan fiziksel önlemlerin yanı sıra teknolojik alt yapı ile desteklenerek programlara dijital ortamda konuk katılımının sağlanması veya sosyal mesafenin mutlaka korunmasının ve medyanın bu tutumunu kamuoyuna yansıtmasının da önemli olduğuna dikkat çekildi.
Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ile sağlık iletişimi kapsamında aktif olarak içerik üreten ve paylaşan kullanıcı sayısında da ciddi artış olduğu da belirtilen açıkamada, "Bu anlamda, sorumlu habercilik bilinciyle yapılan yayınların bir uzantısı olarak, yayıncılarımızın kurumsal sosyal medya hesaplarının aktif kullanımının, internet ortamında oluşması muhtemel bilgi kirliliğinin önlenmesine katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir" ifadelerine yer verildi.