RTÜK Başkanı isyan etti
Abone olRadyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ‘Seçim Dönemi ve Medya’ konulu seminerde medya temsilcileriyle buluştu. <br/>Radisson Blue Conference...
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ‘Seçim Dönemi ve Medya’
konulu seminerde medya temsilcileriyle buluştu.
Radisson Blue Conference Airport Otel’de düzenlenen ‘Seçim Dönemi
ve Medya’ bilgilendirme toplantısı, medya temsilcilerini bir araya
getirdi. Seminerin açılış konuşmasını yapan RTÜK Başkanı Prof. Dr.
Davut Dursun, seçim dönemiyle ilgili yayın kuruluşları açısından en
önemli hususun, hiç kuşkusuz siyasal reklamlar meselesi olduğunu
ifade etti. Seçimlerin yönetimi ve denetiminin Yüksek Seçim Kurulu
(YSK) tarafından yapıldığını hatırlatan Dursun, YSK’nın vereceği
kararların kesin olduğunu, temyizinin ise mümkün olmadığını
belirtti.
“SİYASAL REKLAMLAR TÜRK MEDYA SEKTÖRÜNE GETİRİLMİŞ BİR YENİLİK”
Siyasal reklamların 6112 sayılı yasayla Türk medya sektörüne
getirilmiş bir yenilik olduğunu söyleyen Davut Dursun, "Daha önce
siyasal reklamları yasaklayan herhangi bir hüküm olmamakla
birlikte, serbest bırakan bir hüküm de olmadığından dolayı,
yasalarda Yüksek Seçim Kurulu seçim döneminde siyasal reklamın
yapılamayacağına hükmediyordu. Oysa ki biz 6112 sayılı yasada bu
durumu dikkate alarak, siyasal reklamların yapılabileceğine ilişkin
bir imkan getirdik. YSK da buradan hareketle siyasal reklamları
serbest bıraktı. Yasa koyucu serbest bırakmıştı çünkü. Fakat bu
siyasal reklamların seçim döneminde nasıl yapılacağına ilişkin,
siyasal reklam yapılırken nelere uyulması gerektiğine ilişkin bir
dizi düzenlemeler yaptık. 9. ve 10. maddelerde düzenlenmiş olan
ticari iletişime ilişkin düzenlemeler saklı kalmak üzere bir takım
düzenlemeler söz konusudur. Eğer ihlal ve benzeri gibi problemler
gündeme gelirse, bazı ihlallerin de gündeme gelmesi benim düşüncem"
diye konuştu.
“YSK TÜRKÇE’NİN ESAS OLDUĞUNU İFADE EDİYOR”
Kendi tahminine göre, en çok merak edilen konunun ‘siyasal reklam
ve propagandaların, Türkçe dışında yerel dille yapılıp
yapılamayacağı meselesi’ olduğuna dikkat çeken Dursun, "YSK,
Türkçe’nin esas olduğunu ifade ediyor. Fakat ’Türkçe dışında
yapılamaz’ şeklinde bir düzenlemesi de söz konusu değil. Buna
ilişkin hukukçu arkadaşlarımız sorular olursa değerlendirmeler
yapacaklardır. O nedenle şimdilik bu konu üzerine ben fazla bir şey
söylemek istemiyorum" şeklinde konuştu.
Dursun, YSK’nın siyasal partiler ve adaylar arasında yayıncı
kuruluşların fırsat eşitliği oluşturma noktasında belli bir
hassasiyet gösterdiğine değinerek, medya temsilcilerinin bu konuda
da duyarlı olmasını istedi.
“BİTKİSEL İLAÇ REKLAMI KONUSUNDA SIKINTI YAŞIYORUZ”
Son yıllarda bitkisel gıda takviyesi reklamları konusunda büyük
sıkıntı yaşadıklarını belirten Dursun, "Buna ilişkin
rahatsızlıkları zaman zaman paylaşıyoruz. Az önce bir yayın
kuruluşunun sahibi beni aradı ’Hocam beni mahvettiniz, adaletsiz
bir uygulama yapıyorsunuz’ serzenişinde bulundu. Bu söz konusu
yayın kuruluşunun sahibine, daha önce birkaç kez görüştüğümde aynen
şunu söylemiştim; ’Beyefendi bu gidiş doğru bir gidiş değil. Bu
şekilde yapmayın, etmeyin. Her hafta bizim gündemimizin en az 3-5
dosyası sizin yayın kuruluşuyla ilgili. Bu doğru değil, lütfen
bırakın.’ Bana söylediği şuydu; ’hocam yemin billah ediyorum, ben
haftaya bırakıyorum.’ Fakat ’haftaya’ dediği şey, bir türlü
bitmiyor. Elbette ki bir yayın kuruluşunun bu noktaya gelmiş
olmasından asla mutluluk duymuyoruz. Üst kurul üyelerinin hiçbirisi
de bundan mutluluk duymaz. Gıda takviyesi ürünlerle ilgili
programlar belli yayın kuruluşlarında sıkça yer verilen programlar.
Bir gizli reklam olması nedeniyle müeyyide uygulanıyor. Bir
bakıyorsunuz sözde sağlık programı ama program baştan sona belli
ürünün tanıtımına yönelik. Bu dünyanın her yerinde gizli reklamdır
veya ’aldatıcı reklam’ olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla burada
bir problem var. Burada özellikle siz yayın kuruluşlarının
dikkatini ve hassasiyetini istirham ediyoruz. Bir ürün reçeteyle
satılan ilaçsa, dünyanın hiçbir yerinde bunun reklamı yapılamaz.
Bir ürün reçetesiz satılabilecek ilaçsa bunun reklamı yapılabilir.
Ancak bu konuda otorite olan Sağlık Bakanlığı’nın bize hangi
ilaçların reçetesiz olduğuna dair bir liste vermesi gerekiyor.
Sağlık Bakanlığı bugüne kadar böyle bir liste vermedi. Gıda
takviyesi bir ürünün reklamı mümkün. Ancak bunun hastalık
iyileştirici bir ilaç gibi reklam edilmesi asla mümkün değil. Bu
tarz reklamlara da müsaade edilmeyecek. Bu yol doğru yol değil, bu
konuda gıda takviyesi ürünleri, ilaç gibi, her türlü hastalığı
iyileştiren bir ürün gibi reklam etmeleri, tanıtmaları sadece
sıkıntıyı artıran, kendilerine müeyyide uygulanmasını çağrıştıran
bir faaliyetten başka bir şey değil" dedi.
NARİN: “FARKLI DİL VE LEHÇEDEKİ REKLAMLAR İZİN ALARAK
YAYINLANABİLİR”
Siyasal reklamların farklı dil ve lehçede yayınlaması konusuna
değinen RTÜK Başkan Yardımcısı Arslan Narin ise, “Biz buna YSK’nın
karar alma sürecinde de değindik. YSK bunu karara ayrıntılı
yazmamayı tercih etti. Üst kurulun değerlendirmesini yapabileceğini
söyledi. Temel olarak Türkçe yapılması esas. 6112 sayılı kanunun 5.
maddesinde yayınların Türkçe yapılmasının esas olduğu söyleniyor.
Bunu bir izin sistemine bağladık. Türkçe dışında yayın yapacak
kuruluş, üst kuruldan izin alması gerekiyor. Bir kere kuruluş, üst
kuruldan izin almışsa yayın aldığı dilde siyasi reklam
yayınlayabilir. Türkçe dışında farklı dilde izin almayan kuruluşlar
siyasal reklam yayınlanması sıkıntı olabilir” şeklinde konuştu.
(İHA)