RTÜK 20 yaşında
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "RTÜK’ün mazisi şanlıdır. RTÜK’ün mazisi tertemizdir, bembeyazdır” dedi. <br/>Başbakan Yardımcısı Arınç, ...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "RTÜK’ün mazisi şanlıdır.
RTÜK’ün mazisi tertemizdir, bembeyazdır” dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)’nun
20. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle düzenlenen “Görsel İşitsel
Medyaya Bakış” konulu toplantıya katıldı. Rixos Otel’de gerçekleşen
toplantıda konuşma yapan Arınç, şunları söyledi: “RTÜK’ü
uluslararası bir marka olan yapımlarımız ve yayınlarımız konusunda
yasaklayan değil, danışılan ve özenlenen bir kurum olarak da
düşünebiliriz. Yaptığımız yayınları küresel dünyanın beğenisine
sunuyorsak, RTÜK’ü bir danışman ve otorite gibi dikkate
alabiliriz.”
“BENCE RTÜK ÜYELERİNİN MECLİSİMİZ TARAFINDAN SEÇİLMESİ BÜYÜK BİR
ONURDUR"
RTÜK’ün tarafsız bir şekilde görevini yerine getirdiğini
düşündüklerini ifade eden Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Üst
kurul siyasi partiler tarafından aday gösterilen ve TBMM tarafından
seçilen 9 üyeden oluşuyor. Üyelerin siyasi partiler tarafından aday
gösterilmesi, kendilerinin AK Parti’li üye, CHP’li üye, MHP’li veya
BDP’li üye olarak nitelendirilmesi ya da onların bir partinin
sözcüsü gibi davranmalarını doğru kılmaz. Üst kurul üyeleri göreve
başladıkları andan itibaren tarafsız davranmakla sorumludurlar.
RTÜK ile ilgili bakan olarak ben ve siyasal kişiler ne kadar farklı
düşünürsek düşünelim, onların tarafsızca aldıkları kararlara saygı
göstermek durumundayız. Kurumların hayatında 20 yıl çok uzun süre
olmasa da insan hayatında 20 yıl uzun bir süredir."
RTÜK’ü önemli bir kuruluş olarak gördüğünü anlatan Arınç, sözlerine
şöyle devam etti: "RTÜK’ün verdiği karar radyo ve televizyon
yayıncılığının içinde bulunduğu şartlarla da bir yurttaş olarak bir
siyasetçi olarak ilgilenmiştim ama 5 yıldan bu yana bana doğrudan
bağlı veya ilgili kurumlardan bir tanesinin de RTÜK olmasına ayrıca
mutlu oldum. RTÜK üyelerinin seçilme usullerinin anayasa ve kendi
yasasında nasıl yer aldığını söyledim. Bence RTÜK üyelerinin
Meclisimiz tarafından seçilmesi büyük bir onurdur, doğrudur,
isabetlidir. Keşke TBMM başka kurumlara da üye seçebilse. Başka
kurumlarda da farklı düşünceleri, farklı siyasi partilerin
kontenjanlarından aday gösterebilecek bir taban zenginliğine
kavuşabilse."
Sayıştay üyelerinin de Meclisimiz tarafından seçildiğini anlatan
Arınç, şöyle konuştu: "Anayasamız gereğince siyasi partilerin
güçleri oranında kontenjanlar verilmekte. Bu kontenjanlara siyasi
partilerde hem hukuk alanında hem sosyal bilimler alanında hem
radyo televizyon yayıncılığı veya iletişim alanında temayüz etmiş,
kurula katkı sağlayacak, kurulun katma değerini artıracak üyeler
seçebilmektedir.”
“SEÇİLEN ÜYELER O PARTİLERİN MİLİTANLARI, ÜYELERİ DEĞİLDİR”
Seçilen üyelerin üst kurulun kendi yasası ve yönetmelikleri
çerçevesinde görev yapması gerektiğini vurgulayan Başbakan
Yardımcısı Arınç, şunları söyledi: “Bu görevlerini eksik
yaptıkları, ihmal ettikleri veya kötüye kullandıkları takdirde
kendilerine uygulanacak bir yasa kuralı da yoktur. Meseleye sadece
etik açıdan bakmamız ve üyelerin kanunlara ve yasaya uygun bir
şekilde kendilerine sunulan görevleri yapmasını beklememiz ve talep
etmemiz gerekiyor. Bence bir eksikliktir. Her kurulda mutlaka
kanunda yazmasa bile bir etik kurul oluşturulabilir ve farklı
davranışlar kuruma zarar veren faaliyetler burada
değerlendirilebilir. Bunun bir yolu bulunabilir. Aksi takdirde
RTÜK, siyasi partilerin kavga ettiği, çekiştiği birbirinden farklı
seslerin dışarıda da seslendirdiği bir arena haline dönüşebilir. AK
Parti kontenjanından seçilen üyeler AK Parti’nin üyeleri değildir.
CHP kontenjanından seçilen üyeler MHP, BDP kontenjanından seçilen
üyelerin o partilerin militanları, üyeleri, il ve ilçe başkanları
da değildir. Onlar kendilerine sunulan bir kontenjanı en iyi
şekilde kullanmak zorundadır. Kendi sözlerinden çıkmayacağını,
kendi partisine her alanda çalışacak, malzeme getirecek, siyasi
tartışma konusu yapacak bir görev için seçilmedi. Onlar anayasamız
gereğince partilere tanınan bir imkândan istifade ettiler. Bu
kontenjanları Genel Başkanların çok iyi kullanmaları gerektiğini
düşünüyorum. Kendileriyle çok yakın temasta bulundukları kişilere
bir ulufe, bir bahşiş olarak değil, ’Sen bizim partimizin
kontenjanından seçiliyorsun, en iyi şekilde görevini yap. Siyasi
düşüncen ne olursa olsun o konuda katkı sağla’ diyerek aday
göstermelidir. Ben böyle düşündüklerine de baştan inanıyorum”
Arınç, son zamanlarda içeride gizli kalması gereken konuşmalar,
düşüncelerin dışarıya servis edilmeye başlandığını belirterek "Bu
kurula zarar verir. Bu ayrıca yeniden bir denetleyici, yeniden bir
mekanizmanın kurulmasına yol açacak bir gayrete elbette bizi
götürebilir. RTÜK’ün zenginliği buradadır. Her partinin
kontenjanından seçilecek, güzel insanlarla RTÜK ancak zenginlik
kazanabilir. Yoksa orası Meclis Genel Kurulu’na dönerse şuanda
Meclis Genel Kurulu’nun ne hale geldiğini hepimiz görüyoruz.
RTÜK’ün mazisi şanlıdır. RTÜK’ün mazisi tertemizdir, bembeyazdır”
dedi.
“RTÜK NE KADAR BAŞARILI OLURSA ONA BENZER TALEPLERİN DE BENCE ÖNÜ
KESİLMİŞ OLACAKTIR”
HSYK veya bir başka kurumun gündeme geldiğinde akla ilk gelen
formülün RTÜK gibi üyelerini Meclis’te seçmek olduğunu bildiren
Arınç, şunları söyledi:
“Bugün partilerin kontenjanlarından seçilenlere yanlışlıkla o
partinin üyeleri gibi bakılabiliyor. Genel başkanlar bile bunu
telaffuz edebiliyor. Üzerimizden bunu atmamız lazım. Biz buna
müstahak değiliz. Bugün diyelim ki yazılı basından şikayet
ediliyor. Bir taraf bize geliyor. ’RTÜK benzeri bir kurulu da
yazılı basın için yapsak iyi olmaz mı?’, Bir başkası geliyor. ’Bu
internette çok oldu canım. Şu internet medyası içinde RTÜK benzeri
bir üst kurul kursak iyi olmaz mı?’ Şahsen ben kötü olur diye cevap
veriyorum. Yani düzenleyici bir kurul, yazılı basın içinde internet
medyası içinde getirilmesini üst kurullara yeni üst kurullar
eklemek olarak da değil, kısıtlayıcı, sansüre gidici ve özgürlük
alanlarını daraltıcı bir unsur olarak görüyorum ama bu benim şahsi
düşüncem. Kötüye kullanmalar arttıkça onları denetleyecek,
suiistimallerin yolunu kapatabilecek çare aramakta basit
yurttaşların görevidir. Bunu bilmemiz lazım. RTÜK ne kadar başarılı
olursa, ona benzer taleplerin de bence önü kesilmiş olacaktır. Biz
sadece yayıncılık ve televizyon ile radyolar konusunda bunu
getirmiş bulunuyoruz.”
RTÜK yasasının uzun süredir güncelliğini yitirdiğini, bunun üzerine
AB normlarına uygun yeni bir yasa çıkarmayı hedeflediklerini, ancak
birçok kişinin bunun çıkarılmasının çok zor olduğunu söylediklerini
hatırlatan Arınç, şunları söyledi: “Biz bu kanunu çıkardık. 2011
Mart ayında çıkardık. Çok da güzel çalışıyor. Kanun tıkır tıkır
işlemeye başladı. İkinci bir görevimiz daha vardı. Yine 20 yıldır
yapılamayan frekans tahsislerini yapmalıydık. Çünkü tahsisler
yapılmamıştı. Yine herkes bize bunu da yapamazsınız dedi. Uzun
uğraşlar sonucunda alt yapısını fevkalade teknik anlamda
hazırladıktan sonra biz bunu da yaptık. Frekansların ihalelerini
yaptık. 20 senedir yapılamayan işi başardık ama bir de baktık ki en
yakın dostlarımızdan, kanun çıkmasında yardımcı olalım diyenlerden
idare mahkemesine gidenler oldu. Türkiye o hale geldi ki, bunu
üzülerek ifade ediyorum. Davacısı kimdir ve hangi idare mahkemesine
gitmiştir, o mahkemeden nasıl karar çıkacaktır. Hiçbir gerekçe
olmadan dava yoluyla müracaatta aranan şartların hiçbirisi yerine
gelmeden dosya almamış, ihaleye girmemiş, uyduruk bir isimle
yapılan müracaatlar karşımıza yürütmeyi durdurma olarak çıktı.
Şimdi Danıştay’dan çıkacak kararı bekliyoruz. O karar iptal yönünde
kesinleşirse, elbette yeni yasa gerekiyorsa anında çıkarmak
suretiyle, yeni yönetmelikler yapılacaksa onu da yapmak suretiyle
20 yıllık iddiamızı da gerçekleştireceğiz. Herkes parasını verdiği
frekansını rahatlıkla kullanabilsin. Korsanlıkla yoluna devam
etmesin. Bu Türkiye’nin çok doğru bir yapılanma, bunun peşini
bırakmayacağız. Bakan olduğum sürece zannediyorum son günlerini
yaşıyoruz. Yani mahkemeden kararlar şu veya bu şekilde çıkmış
olacaktır. Haziran ayına kadar derhal yeni bir yasal düzenlemeyle
süratle eğer iptal edilecekse bu ihaleleri yapmak için bütün
gücümüzle çalışacağız. RTÜK kararları şu veya bu şekilde
eleştiriliyor. Unutmayalım ki hem adli yargı hem de idari yargı bu
kararları denetleyen mekanizmalardır. Bizim her kararlarımız yargı
denetimine tabidir”
Günlük olayların ve çekişmelerin içerisine RTÜK’ü koymanın doğru
olmadığını belirten Arınç, “Özellikle seçim dönemlerinde, YSK’nın
hem seçim takvimini hazırlamak hem seçim döneminde televizyonların
ve diğer yayın kuruluşlarının hangi ilkelere uygun yayın yapacağını
tespit etmek yetkisi var. YSK’nın verdiği kararları RTÜK’ün üzerine
yıkmak doğru değil. RTÜK ilk kurulduğu gün gibi, bugüne kadar
geldiği 20 yıllık zaman sürecinde olduğu gibi tertemiz, şeffaf,
görevini en iyi şekilde yapan, birbirleriyle uyum içerisinde
çalışan ve kanunu uygulama noktasında herkesin çaba gösterdiği bir
kurum olarak yoluna devam etmelidir. Devam edeceğine de yürekten
inanıyorum” dedi.
(İHA)