Rontgenciyle teşhirci evlenirse
Abone olİletişim profesörü ve köşe yazarı Haluk Şahin'den hem güldüren hem de düşündüren bir yazı: Rontgenci ile teşhirci evlenirse ne olur?
Ülkemizin önde gelen iletişim profesörlerinden Haluk Şahin'den
hem gülümseten hem de düşündüren bir yazı. Haluk Hoca, yazısında
reality şovlara uygulanacak olan sansürün başarı derecesini test
etti:
- Benden size bir bilmece: Teşhirci ile röntgenci evlenmişler, bir
çocukları olmuş. Adını ne koymuşlar?
Cevap: 'Reality show.'
Hani şu gerçek insanların günler, haftalar, aylar boyu
birbirleriyle yarıştıkları kaynana-gelin türü televizyon
programı.
Bunu söylerken 'teşhirci' ile 'röntgenci'yi mutlaka hakaret
anlamında kullanmıyorum. Değişik dozlarda da olsa, hepimizin içinde
var teşhircilik de, röntgencilik de. Hepimiz, yerine ve durumuna
göre, görünmekten ve görmekten zevk alıyoruz.
'Reality show'lar işte bu insani zaafı istismar ediyor ve onlar
sayesinde reyting listelerinin tepelerinde geziyor. Tıpkı bir
zamanlar Amerikan sirklerinin aynı zaafı istismar ederek
gösterilerini uzattıkları ve renklendirdikleri gibi.
Amerikan sirkleri turneleri sırasında uğradıkları kasabalarda,
gösterinin bir yerinde, yerel kabiliyetlere fırsat tanır, onların
kendi marifetlerini sahnelemesine izin verirlermiş.
Ve bunun üzerine o kasabadan bir sürü insan, ne bileyim, yağlı
direğe tırmanmaya çalışarak, köpek gibi havlayarak ya da canlı
tavuğun kafasını bir ısırışta kopararak kendilerini rezil ederek
alkış toplarmış...
Galiba insanın kendisini rezil etme dürtüsü temel güdülerden
birisi!
Biliyorsunuz, çağımızın sirki televizyon. Artık insanlar
kendilerini en iyi orada rezil ediyorlar.
Rezil etmek için kuyruğa giriyorlar.
Hele işin içine büyük paralar ve ödüller de karışınca, bu türden
post-modern rezalette sınır olmadığını görüyoruz. Sadece bizde
değil, başta ABD olmak üzere dünyanın hemen her yerinde böyle.
Öyleyse ne yapmalı?
RTÜK'ün Fatih Karaca'nın tehdit ettiği gibi yasaklama kararı
almasının doğru olacağına inanmıyorum. 'Reality show' dediğimiz
olgu tam anlamıyla küresel bir olgu, sınır tanımıyor. Demokratik
ülkelerde, RTÜK türünden düzenleyici kurullar var ama onlar, tüm
şikâyetlere rağmen, bu konuda fazla bir şey yapamıyorlar.
Yasalar ya da kültür izin vermiyor.
Ayrıca, alınacak bir yasaklama kararı dönemin ruhuna ters düşmez
mi? Başta AB ülkeleri olmak üzere birçok yerde olumsuz yankılar
uyandırmaz mı?
Bence, yapılabilecek olan şey, bu programları dikkatle izleyip
arada bir zılgıt çekmenin ötesine geçemez. 'Biri bizi
gözetliyor'culara, 'biri de sizi gözetliyor' diye gözdağı vermenin
ötesine...
Televizyon yöneticileri kendi aralarında konuşup bazı asgari
müşterekler saptayabilirler.
Reality show kanseri yüzünden dizileri, projeleri tehlikeye düşen
oyuncular, programları iptal edilen ya da gece yarısı sonrasına
sürgün edilen haberciler seslerini yükseltebilirler.
Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yurttaşlar çeşitli
etkinliklerle toplumu bilinçlendirmeye çalışabilirler...
Sonra?
Sonra gün gelir, bu tür programların da modası geçiverir!
Yazı: Haluk Şahin
Kaynak: