Romanya'da kriz gölgesinde seçim

Romanya'da halk, parlamento seçimleri için oy kullanıyor.

Kamuoyu yoklamaları seçimi Başbakan Viktor Ponta liderliğindeki merkez sol koalisyonun kazanacağına işaret ediyor.

Ancak bu sonucun Uluslararası Para Fonu IMF'yle ekonomin geleceği açısından yaşamsal önem taşıyan kredi için müzakere yürüten Romanya'yı istikrarsızlığa sürükleyebileceği belirtiliyor.

Ponta'nın Temmuz'da Cumhurbaşkanı Traian Basesku'yu azletme girişiminden bu yana iki liderin arası gergin.

Gözlemciler, Ponta'nın lideri olduğu Sosyal Liberal Birlik'in (USL) seçimlerden birinci olarak çıkması halinde Cumhurbaşkanı'nın hükümeti kurma görevini Ponta dışında bir siyasetçiye verebileceğini söylüyor.

Romanya'da bulunan BBC muhabiri Nick Thorpe, Cumhurbaşkanı'nın atamayı "ulusal çıkarları gözeterek" yapacağını söylediğini aktarıyor.

Muhabirimiz; iki lider arasındaki husumet dikkate alınınca Ponta'nın bu göreve getirilmesinin çok olası olmadığını söylüyor.

Ancak Cumhurbaşkanı'nın Ponta'yı atamamasının anayasal krize neden olabileceği belirtiliyor.

Uzmanlara göre mecliste çoğunluğu Sosyal Liberal Birlik sağlarsa, Cumhurbaşkanı USL'nin parti değil koalisyon olduğunu söyleyerek bu gruptan bir siyasetçiye hükümeti kurma görevini verebilir.

USL çoğunluğu sağlayamazsa, Basesku'nun sağcı Romanya Sağ İttifakı'ndan (ARD) bir müttefikini hükümeti kurmakla görevlendirebileceği kaydediliyor.

AB kaygılı

Kamuoyu yoklamalarına göre ARD ikinci sırada.

Siyasi krizin uzamasının piyasaları tedirgin edeceği ve IMF'yle kredi anlaşmasını tehlikeye atabileceği belirtiliyor.

Romanya'nın IMF'yle mevcut kredi anlaşmasının süresi 2013 başlarında doluyor.

Hükümet, Basesku'nun azli için yapılan referandumdan sonuç alamamıştı. Oylamada referandumun geçerli olabilmesi için gereken yüzde 50'lik katılım oranına ulaşılamamıştı.

Basesku, halkın referanduma katılmayarak darbeyi reddettiğini savunmuştu.

Karar alma mekanizmasını kilitleyen kriz AB tarafından da endişeyle izleniyor.

Romanya, komşusu Bulgaristan ile birlikte 2007'de AB üyesi olmuştu. Ancak yargının bağımsızlığı, yolsuzluk ve siyasetin devlet kurumlarındaki etkisiyle ilgili kaygılar nedeniyle iki ülke de özel izleme altında.