Rezervlerimiz iştah kabartıyor
Abone olEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, "338 ton metal altın, 4762 ton metal gümüş rezervmiz var" dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye'nin 338
ton metal altın ve 4762 ton da metal gümüş rezervi olduğunu
açıkladı. Bakan Güler, Ak Parti Samsun Milletvekili Suat Kılıç'ın,
Türkiye'nin altın ve gümüş rezervi ile ilgili yazılı soru
önergesini yanıtladı. Hilmi Güler, Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü'nün gerek kendi ortaya çıkardığı sahalardan gerekse diğer
arama ve işletmeci kuruluş ya da şirketlerin açıkladığı bilgilerden
yararlanarak Türkiye'nin altın ve gümüş rezervlerinin
belirlendiğini ve Türkiye'nin bugün için bilinen toplam rezervinin
338 ton metal altın ve 4762 ton da metal gümüş olduğunu bildirdi.
Güler, Türkiye'nin bilinen zengin altın ve gümüş rezervlerinin
çoğunlukla Doğu Karadeniz, Batı ve Kuzeybatı Anadolu bölgelerinde
olduğunu, işletilen tek altın yatağı olarak İzmir-Bergama-Ovacık
altın yatağının yaklaşık 2 yıl önce işletmeye geçtiğini kaydetti.
Bakan Güler, bilinen işletilebilir altın rezervinin 4-5 yıl
öncesine kadar 60 ton civarındayken, bugün bu rezervin 5-6 misli
artarak 338 ton metal altının üzerine çıkmış olmasının, 8. Beş
Yıllık Kalkınma Planı dönemi sonunda, Türkiye'nin işletilebilir
altın rezervinin 1000 ton metal altın rezervinin üzerine
çıkacağının bir göstergesi olarak kabul edilebileceğini ifade etti.
Sodyum Klorür Liçi yöntemiyle altın üretimini gelişmiş ülkelerin
terk ettiği ve bunun ağır çevre kirliliğine yol açan bir üretim
yöntemi olup olmadığı sorusunu da Güler şöyle yanıtladı: Gerekli
önlemler alındığında ''Sodyum Siyanür Liçi yöntemiyle altın üretimi
gelişmiş ülkelerin yaygın şekilde kullandığı bir yöntemdir. Halen
yılda 3000 tona yakın altın üretilmektedir. Bu rakamın yüzde
85'inde Sodyum Siyanürle Liç Yöntemi uygulanmaktadır. Sodyum
Siyanür Liçi terk edilmek bir yana, epitermal altın yatakları
nedeniyle giderek artan oranda uygulanan bir yöntemdir. Sodyum
siyanür hemen tüm diğer kimyasal maddeler gibi zehirlidir. Eğer
kullanımı esnasında gerekli önlemler alınmazsa tabii ki, çevre
kirliliği sorunu yaratır. Buna karşılık çevresel anlamda gereken
tedbirler alındığında, çevre kirliliğine yol açması gibi bir durum
sözkonusu değildir.''