Rezalete bak! Çok şaşıracaksınız!
Abone olİnanılmaz ama okuyacaklarınızın hepsi gerçek. Bir baba, evladı için çalmadık kapı bırakmıyor. İşte o babanın yaşadıkları;
Alper, Galatasaray´ı UEFA Kupası Şampiyonu yapan takımda
oynadı. O, 'geleceğin yıldızı´ olacaktı. Bir gün bir maça girdi,
bir dakika oynadı, her şey bitti.. Ve şimdi, onun gururla boynuna
taktığı UEFA Kupası madalyası satılık. Neden mi?
Doğrusu yanlışıyla söz Alper'in babası Şinasi Tezcan'da.
İşte Tazcan'ın Fanatik gazetesine anlattıkları;
Alper'in Galatasaray macerası Fatih hoca ile başladı, değil
mi?
Evet... Terim döneminde başladı. Denizli, Kayseri, Yozgat,
Dardanel'den buraya, köye gelip istediler.
Geliyoruz 1999 yılına...
Hiç unutmam, 9 Aralık 1999 günü... Rakip Bologna'ydı. Sahaya
girdi ve ayağı kırıldı. Sonradan öğrendim ki,
kulüp bizden saklıyormuş. Alper'i o zamanlar Berlin istiyormuş.
Yönetim, iyi bir para isteyecekmiş.
Ayağı kırıldı ve...
Biz annesiyle köydeydik. Hemen Acıbadem Hastanesi'ne gittik.
Ameliyat oldu. Doktor Burhan Uslu, "3-4 ay sonra oynar"
dedi.
Alper kimdir? |
Alper, 1988 senesinde Galatasaray altyapısının seçmelerine girdi. İlk hocaları rahmetli Salih Hoca (Bulgurluoğlu) ve Ahmet Keskinkılıç'tı. Bir sene deneme amaçlı oynadı, 89'da da lisans çıkardılar. Sonra ümit takım, yıldız takım, 14-16, genç takım derken PAF'a geçti. Bu arada 38 defa genç milli takımda oynadı. |
İlk ameliyatı Galatasaray mı karşıladı?
Evet, kulüp karşıladı. Bu arada Burhan hoca öyle derken; ameliyatı yapan doktor "En az 2 yıl oynayamaz" dedi bana.
Alper'in deli raporu var |
Aklını oynatmıştı çocuğum. Yemin |
Peki bu süreçte, yani A takım kadrosuna girdiğinde hiç para kazandı mı Alper?
Para mara görmedik biz. Yalan söylemeyeyim, Kanarya Adaları'na gitmişlerdi. Fatih hoca, dönerken 1 milyar para vermiş Alper'e. Hepsi bu...
(...) Futbol değil, insanlar nankör. Bak söylüyorum işte; Emre
(Belözoğlu) hep geldi köye ziyarete. Suat'tan (Kaya) Bülent'e
(Korkmaz) hepsi yardım etti. Hiç unutmam; Suat, Beşiktaş
maçı primlerinden para toplamış, bize getirmişti. Ahmet
Yıldırım, Emrah, Saffet hepsi geldiler. Futbolculardan yana tek
kelime etmem, ama kulüpten çok şikayetçiyiz çook...
Bir serveti bitirdim... |
Rahmetli babamın mal varlığı çoktu. 5-6 trilyonluk servetim
vardı benim. Hepsi bitti. Futbola, Galatasaray aşkına, oğluma
harcadım. Galatasaray sevdası nerede şimdi biliyor musun? Kapının
hemen arkasında. Orada 20 tane icra kağıdı var. Banka borçları,
kredi kartları, vesaire vesaire... Bak işte... Galatasaraylı eski
bir futbolcunun ailesi ahırda yaşıyor şimdi. |
Sonra...
Alperim iyileşmeye başladı. Lucescu dönemiydi ve bize çok teklif geliyordu. Ama hep engel oldu Abdurrahim Albayrak... Galatasaray'da kalmasını istedi. Hem dışarıya göndermediler hem de 5 kuruş para vermediler.
(...) Gözümün önünden gitmez o an: Annem, hastanede ağlıyordu,
Alper'imin kapısının önünde. Şansal Büyüka da oradaydı. Fatih hoca
geldi ve "Anne ağlama. Ne gerekiyorsa yapılacak" dedi. Ne
yapıldı peki? Hiçbir şey.
İlk ameliyat sonrası düzelmedi mi Alper?
Biraz düzeldi, ama sonra tekrar sakatlandı. Yine Florya'da...
Tedavi ettireceğiz, ama para kalmadı ki bizde... 4.5 yıllık
mukavelesi var Galatasaray'da, oynuyor para alamıyor, kaçmak
istiyor göndermiyorlar.
Alper, tedavi için köyden mi gelip gidiyordu
İstanbul'a?
Git-gel olmuyordu. Mecburen İstanbul'a taşındık. 4-5 ay kaldık,
geri döndük. Çünkü kirayı ödeyemedik. Ev sahibi Lüleburgazlı,
hemşehri yani. Param yoktu, ama gittim, Alper'in PAF Takım'da
oynarken maçlarını çektiğim kamerayı verdim kiraya karşılık.
Kulüp yardımcı olmadı mı?
Nerede... Bakın Emre, Fatih, Suat'ın verdiklerini söyledim size...
Rahmetli Ecevit'in verdiklerini söyledim. Allah var üstümde, inkâr
edersem hesabı var. Yalan söylemiyorum ki ben. Kulüpten hiç yardım
görmedik. Emre benim oğlum yerine, gidin sorun karakterimizi...
Galatasaray'la ilişkiniz ne zaman bitti?
Sonra gittik Zeytinburnuspor'a. Mustafa Günaydın şahit. Saadettin
Saran'ın şirketinden Ali isimli bir arkadaş geldi. Görüştüler
orada, 48 milyar liraya mukavele yaptılar. Ev kiraladı, mobilya
aldı. Zeytinburnu, Galatasaray ile görüştü. 2 milyon dolar
bonservis bedeli istediler Alper için. Gittim, Yasin abiye
(Özdenak) yalvardım. "Ne verdiniz, ne
istiyorsunuz" dedim. Musa ve Alper'i yanıma alıp menaceri
Saffet Sancaklı'nın yanına gittim. Abdurrahim bey aradı,
"Saffet yavrum, güzelim, ayağını öpeyim" dedi. Şok
oldum. Sen Galatasaray Futbol Şube Sorumlusu'sun; Saffet
kim ya? Neden yalvarıyorsun? Bu arada terbiyesiz laflar da
konuşuldu. Megafonu açık telefonun, duyuyoruz. Abdurrahim bey
yalvarıyor; "Kurbanın olayım, benden bonservisi isteme,
beni aşıyor bu iş, kiralık almak istersen al, 5 kuruş vermeden
oynasın Yıldırım Bosna'da..." Saffet, "Bu
şekil vermezlerse, Sedat Yeşilkaya ile birlikte Kocaelispor'a
göndeririz" dedi. Nitekim Sedat'ı gönderdi, Alper yine kaldı.
(...) Ziya hocanın (Doğan) ilk dönemiydi (Malatyaspor) .
Rehabilitasyon dönemini iyi geçiremediği için ikinci idmanında
çapraz bağları koptu Alper'in. Alper saklıyordu,
gazeteden okudum. Kahveye gittim, arkadaşlara tembihledim. Annem ve
babam duymasınlar istedim. Seyfi diye bir arkadaşım, babama
gazeteyi gösterdi. Gittim, Seyfi'yi tokatladım. Ancak
babam ağlaya ağlaya eve gitti, çok üzülmüştü. İki
saat sonra hastaneye kaldırdık, oradan da cenazesini aldık babamın.
Kahırdan öldü babam.
Ne düşünüyorsun şimdi?
20 yılımız heba oldu. Kim verecek bu 20 yılın hesabını? Abdürrahim
Albayrak mı, Mustafa Sarıgül mü, Mehmet Cansun mu, Ateş Ünal Erzen
mi, Faruk Süren mi, Fatih Terim mi? Bu dünyada veremezler, ama
öteki dünya da var...
Ne yapacaksınız bundan sonra. Bir planınız var
mı?
Borçlarımızdan kurtulmak için Alper'in madalyalarını satmayı
düşünüyoruz. Türkiye Kupası, Türkiye Ligi, UEFA Kupası madalyaları
var. Süper Kupa madalyasını vereceklerini söylediler, vermediler.
Talibi varsa satacağız bunları. Başka çaremiz yok.
Alper söz vermişti bize. Nerede şimdi?
Utanıyor. Bunlar konuşulacak diye utanıyor. Namussuzluk
yapmıyorsun, neden utanıyorsun oğlum? Size söz verdi, ama kaçtı
işte. Madalyalarını da alıp kaçtı.
Neden utanıyor peki?
Tarlalarımız vardı, sattık. Silivri'de iki dairemiz vardı, sattık.
Dükkanım vardı, sattık. Arabam vardı, sattık. Köyden Silivri'ye
gidip gelen minibüsümüz vardı, sattık. Hepsini Galatasaray'da
oynasın diye sattık. Bak, bu ev benimdi, onu da sattık. Satın alan
adamdan rica ettim. Ev benimken hayvan beslediğim bu yerde oturmak
için rica ettim. Sağolsun verdi. Hayvanları bağlıyordum bir
zamanlar, şimdi ben, eşim, oğlum, gelinim oturuyoruz burada. Bundan
utanıyor oğlum, işte bundan...