Resmi tarih nasıl yalan söyler?
Abone olResmi tarih nedir, nasıl yazılır? Devletler niçin kendi ideolojilerine uygun bir tarihe gereksinim duyarlar?
Ders kitaplarında öğretilen tarihin ne kadar doğru ne kadar
yanlış olduğu hep tartışılır. Özellikle 2000’li yıllarda resmi
tarih konusu daha da alevlendi ve herkes tarafından ciddi biçimde
tartışılmaya devam ediyor.
Profil Yayıncılık tarafından basılan ve Cem Küçük ile Münir
Üstün’ün editörlüğünde hazırlanan Resmi Tarih
Yalanları bu alanda önemli bir hizmet sunuyor. İlber
Ortaylı, Mete Tunçay, Caroline Finkel, Mustafa Armağan, Avni
Özgürel gibi önemli akademisyen ve gazetecinin katkıda bulunduğu bu
eser meğer bilmediğimiz ya da bildiğini sandığımız birçok konuya
açıklık getiriyor.
Mustafa Armağan’ın Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’nde yaptığı
konuşmanın Nutuk’ta neden makaslandığını anlattığı makale bir hayli
ilginç ve tartışılacağa benziyor. Mustafa Armağan kendisini bu
makaleye yazmaya iten sebebin Şerafettin Turan’ın Türk Devrim
Tarihi kitabı olduğunu belirtiyor.
Erzurum Kongresi kararlarını inceledikçe hayli şaşırdığını söyleyen
Armağan’ın önemli tespitleri şöyle:
“Sırlar şimdi nerede?
… Erzurum Kongresi tutanaklarında yer alan, ancak Nutuk metnine
alınırken özellikle atlanan kısımlarda çok önemli bazı bilgiler yer
aldığını gördük. Bunları maddeler halinde özetleyelim:
İstanbul’da kutsal gayemizi gerçekleştirmek, yani vatanın ve
halifenin esaretten kurtarılışı konusunda yapılmakta olan
çalışmalar son derece değerlidir.
Ancak bu çalışmalar, işgal ordularının denetimi altında yürütüldüğü
için sonuç almalarına yetmemektedir.
İstanbul’dakiler millî bir yönetimin ortaya çıkışını tamamen
Anadolu’dan bekliyorlar. Hatta bir meclis açılması ve irade-i
milliyenin kendisini göstermesi konusu, İstanbul’daki aydınlar ve
yöneticiler arasında neredeyse bir saplantıya dönüşmüş
durumdadır.
Anadolu’ya gönderilmemin İngilizleri rahatsız edeceği konusunu daha
önce gerek Sadrazam Damat Ferit Paşa’yla, gerekse Sultan
Vahdettin’le baş başa görüşmüştük.
Bu konuda aramızdaki sırların açıklanması şimdilik uygun olmamakla
beraber kurtuluş nasip olduktan sonra bunları kitap haline getirip
hepinize millî bir hatıra olarak takdim edeceğiz.
Sırlar… Onlar nelerdi acaba?
Vahdettin’in hain olmadığına dair önemli kanıtları barındırdığını
zannettiğimiz bu sırları bırakın, o sırlardan haber veren belgeler
bile kamuoyundan yıllardır gizlendi. Yoksa Süleyman Demirel’in 2005
Temmuz’unda dediği gibi, Vahdettin’in daha 100 yıl hain olarak
bilinmesi gerektiğinden miydi?”
Bu satırlardan anlaşıldığı gibi resmi tarihimizde karanlık kalan
birçok unsur var. Bunların mutlaka deşifre edilip gün yüzüne
çıkartılması lazım.