Şimdilerde Star TV'de ekranlara gelen 'Sana Söz' adlı dizide 'Ömer Komiser' karakterini canlandıran Erkan Petakkaya'nın, Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin'e konuştu. 50 yaşındaki oyuncu çarpıcı açıklamalarda bulundu.Diyarbakırlıymışsınız aslen ama Elazığ’da doğmuşsunuz, İstanbul’da büyümüşsünüz. Nasıl bir hayat hikayeniz var?Babam memurdu. Elazığ’da memurluk yaparken doğmuşum ama kütüğümüz Diyarbakır. Çermikliyiz biz. Beş yaşından sonra da İstanbul Bostancı’da büyüdüm. Sonra konservatuar okumak için Eskişehir’e gittim. Oradan devlet tiyatrosu sınavlarını kazanıp Diyarbakır’a gittim. İstanbul’a diziler için geliyordum. Yavaş yavaş başladım bu işlere çünkü devlet tiyatrosunu hemen bırakamadım.Televizyon bilmediğim bir sektördü. Kameralara alışana kadar zorlandım. Kameranın oyunculuğu bir başkadır. Tiyatroya benzemiyor hiç. Kendimi hazır hissettiğimde başladım. İlk işim kamera şakasıydı. ‘Yakaladık Şakaladık’ diye bir şaka programı yapıyorduk. Ardından diziler başladı, evlendim… 18 yıllık bir evliliğim ve bir de çocuğum var.Mutlu bir insan mısınız?Biraz çabuk parlarım ama çabuk da sönerim. Hemen geçer. Asla kindar değilimdir. Hata yaptıysam özür dilerim. Kimselere yanlış yapmam. Yaptıysam da asla bilerek yapmamışımdır. Hayatı seviyorum, dünyayı gezmeyi seviyorum. Karım ve çocuğumla 30’dan fazla ülke gezdik. Hayalim tekneyle dünyayı gezmek, dilerim bunu yapabilirim.Reyting rekorları kıran, önemli yapımlarda hep başrol oynadınız. Bu başarıyı neye borçlusunuz?Tiyatro mezunu olmamın hayli payı var. Çünkü orada bir senaryoya nasıl yaklaşılır, bir rol nasıl çözülür gibi birçok şey öğreniyoruz.Oyunculuk için ille de eğitim şart mı?Mesleğimizi yaptığımız bu tür alanda konservatuar eğitiminin şart olduğuna inanmıyorum. “Mankenden oyuncu olur mu?” diye bir tartışma vardı. Tabii ki olur! Çaycıdan da doktordan da oyuncu olur, yeter ki yetenek olsun. Tabii ki bir eğitim alınması gerekiyor çünkü bu başarıyı etkiler. Sektör zaten çok ilerledi. Artık birçok oyunculuk okulu var ama tiyatro yapabilmek için eğitim gerekiyor. Çünkü tiyatro başka bir şey. Orada çırılçıplaksınız.‘Sana Söz’ dizisinde canlandırdığınız Ömer, gerçek hayattaki size benziyor mu?Halkın içinden, doğal, dürüst biri. Benzer yönlerimiz elbette var. Ben de adaletsizliğe katlanamayan bir insanım. Biraz sinirli, biraz serseri fakat çok adaletli; cesur, zeki bir komiser. Ona hayat vermek çok güzel. Bu role başlamadan önce polis arkadaşlarımdan fikirler aldım, gözlemler yaptım. Büyük bir keyifle oynuyorum.Nehir Erdoğan’la enerjiniz tuttu mu?Sanki beş yıldır birlikte oynuyoruz gibi hissediyorum. Ekibimiz muhteşem, herkes çok iyi ve sette çok mutluyuz. Bu çok önemlidir. Setteki enerji oyuncunun yüzüne yansır.Kırmızı Oda’da ‘Yollar Seni Gide Gide Usandım’ türküsüyle mest ettiniz. Türkü albümü sürprizi gelir mi?Müziği çok seviyorum. “Keşke müzisyen olsaydım” bile diyorum bazen kendi kendime. Çünkü müzik çok daha saf geliyor bana. Mikrofon görünce dayanamayıp türkü söylemeye başlıyorum. Profesyonel değilim, sadece sevdiğim için söylüyorum.‘Kırmızı Oda’ dizisindeki Sadi karakteriyle izleyenlerin yüreğine dokundunuz. Bu kadar sahici oynamayı nasıl başarıyorsunuz?Sadi karakteri beni de çok etkiledi. Meslek hayatımda çok özel bir yeri oldu. Büyük bir zevk ve keyifle oynadım. Seyirci de çok beğendi ve çok mutlu oldum. Nasıl bu kadar sahici oynuyorum sorusunun yanıtı zor, çünkü bu benim mesleğim. Çok severek yaptığım işim.Hep başarılı işlerde gördük sizi. Tutmayan bir iş sizi üzer?Bir dizinin tutup tutmayacağını anlamak artık zor. Sanki göle maya çalıyoruz. Eskiden senaryoya baktığımızda bir parça anlardık akıbetini. Şu an ne yapımcı, ne oyuncu ne de senarist anlıyor. “Kesin tutacak” denen şey olmuyor. “Bu olmaz” denen şey oluyor. Yıpratıcı şeyler...İnsanlar oyunculuğunuzu beğendiği kadar karizmatik de buluyorlar sizi. Siz oyunculuğunuzu beğeniyor musunuz?Kendimi hiç beğenmem zaten oyunculukta güzellik çirkinlik önemsizdir. Oyunculukta “Ben oldum” dediğin an bitersin. Hayata gözlerimi kapatırken bile “Keşke şunu söyle oynasaydım” diyeceğim herhalde. Çünkü bizim mesleğimiz; ufku açık, ucu bucağı belli olmayan bir meslek ve her zaman daha iyisi muhakkak vardır.Ticaretle de ilgileniyordunuz. Pandemi sizi ne kadar etkiledi?Bir restoranım vardı, iki buçuk yıl evvel sattım ama halen paramı alamadım. Ben saf adamımdır, insanlara inanırım ve resmen dolandırıldım. Bildiğiniz profesyonel dolandırıcılara denk geldim. Sağlık olsun! Bu işin mahkemesi, adaleti var. Bir şekilde hakkımı alırım ama ticaret bana göre değil. Herkes kendi işini yapmalı. Bir de başında durmadığın iş senin işin değilmiş. Onu anladım.Yetenekli oyuncu, karizmatik, iyi baba, mutlu eş, biraz sinirli… Çoğu insan hakkınızda bunları söylüyor. Ne kadarı gerçek?Yetenekli, yakışıklı, karizmatik kısmına bir şey diyemem ama iyi bir baba, iyi bir eş olduğumu biliyorum. Allah’a şükür çok mutlu bir evliliğim var, Karımı çok seviyorum ve karıma çok şey borçluyum. O muhteşem bir insan. Oğlum da öyle... Çekirdek aileye inanıyorum. Çekirdek aile biterse toplum biter, huzurumuz kalmaz, mahvoluruz. Çünkü çekirdek aile bizi bir arada tutuyor. Haksızlık yoksa ben kimseye sinirlenmem. Bir de işini iyi yapmayan insanlara çok sinirlenirim. Yalan söyleyen çamur atan, haksız kazanç sağlamaya çalışan, çalışmadan oturup tembellik ederek para bekleyen insanlara tahammül edemem.Yaşamın sırrını çözdünüz mü?İyi insan olmak, insanlara yardım edebilmek, hayatın tadını çıkarabilmek… Zaten gözünün çok yukarılarda olmaması gerekiyor insanın. Ekstrem durumlar hariç mutluluk ve mutsuzluk dünyaya adil bir şekilde dağıtıldı. Değişen sadece arabanın direksiyonu ile halının kalınlığıdır. Mutluluk, huzur insanın içinde.“Şu kişiyi canlandırmak isterdim” dediğiniz bir rol var mı?2001’de bir suikast sonucu öldürülen emniyet müdürü Gaffar Okkan’ı oynamayı çok isterdim. Hatta bir ara çalıştık üzerinde ama olmadı. Hayalimdir. Ayrıca senaryosu çok iyi yazılmış bir soygun filminde oynamak istiyorum.Sosyal medyadaki kutuplaşma hali hakkında ne düşünüyorsunuzSosyal medya aldı başını gitti. Çok üzülüyorum. Twitter kullanmıyorum. Yapıcı eleştirilere sonsuz saygım vardır ama ölçüler aşılıyor, hakaretler, küfürler havada uçuşuyor. Birisi kuyuya bir taş atıyor, yalan söylüyor; kimse konuyu araştırmadan üzerine yorumlar yapıyor. Hoşgörülü, empati duygusu yüksek, yardımsever mahalle kültüründen gelen bir toplumuz. Değerlerimize, gelenek, örf ve adetlerimize sahip çıkmalıyız.Türkiye’nin genel durumuyla ilgili neler söylersiniz?Ülkemi ve insanlarımızı çok seviyorum. Doğaya daha iyi bakarsak, işimizi daha iyi yaparsak, dürüst, yardımsever olursak, dünyanın en başarılı ve refahı en yüksek ülkelerinden biri olabiliriz. Sadece ülkemiz değil dünyaca zor bir zamandan geçiyoruz. Kadınlara, çocuklara, hayvanlara kimse şiddet uygulayamaz! Çok ülke gördüm ama inanın dünya bir yana biz Türkler bir yana.