Hayatıma bir reset tuşu istiyorum. Bastığım an dünyanın hiç
bilmediğim bir yerinde birkaç dakika önce uyanmış gibi mahmur
olayım. Sonra etrafıma bakıp şaşkınlıkla keşfetmeye başlayayım.
Ne acılarım gelsin aklıma, ne travmalarım kovalasın peşimi.
Ne televizyonu açtığımda Van depremzedelerinin çilesinin devam
ettiğini göreyim, ne de internetin sansür üstüne sansür yemesi
canımı sıksın artık.
Bir anda sorgulamayan, haksızlığa sesini çıkarmayan, koyun
sürüsüne dahil olan, kabullenmiş bir insana dönüşeyim.
Hafızamdan tüm kötü anılar silinsin. Ali İsmail Korkmaz’ın
yerinde olabileceğim ihtimal dahilinde, başıma gelenlere değil
ardımda bıraktığım annemin acısını düşündükçe başıma ağrılar
girmesin.
İmamın pişkin pişkin kardeşine tecavüz ettiğini ama onun da ses
çıkarmadığı söylediği ve bunu normalleştiren yasaların olduğu
bir ülkede delirmeyeyim.
Kabataş’taki bacımın engin porno ve kurgu bilgisi beni
hayretlere gark etmesin.
Sırf bir şeyleri elde etmek için insanlıktan ödün verenleri
gördükçe ırkımdan nefret etmeyeyim.
Ya öyle bi şansım varsa çocukluğuma döneyim. Tek derdim kalemim
ve kitabım olsun gerçekten.
Ya da bir gün “hüloğğ” diyerek uyanayayım. Koyun yaşam formu.
Mis.
Hayatımın fonunda Yavuz Çetin'den "yaşamak istemem" çalıyor son
günlerde.
Çünkü ikisinin ortasında yaşamak bu ülkede cidden çok zor.