Rektörler'den Van açıklaması!

Abone ol

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Akıncı, Van'a 'VOLTRAN' oluşturarak gitmediklerini, amaçlarının devletin devamlılığını sağlamak olduğunu söyledi.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanması ve sonrasında gelişen olaylarla ilgili açıklama yapan Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Akıncı, Van'a 'VOLTRAN' oluşturarak gitmediklerini, amaçlarının devletin devamlılığını sağlamak olduğunu söyledi. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekinci, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Aşkın'ın tutuklanmasında soruşturma ve yargılama usullerinin çarpıtıldığını öne sürdü. Prof. Dr. Ekinci, "Prof. Dr. Aşkın'ın tutuklanmasında, ders alınması ve bilgilendirilmesi gereken yönler çok. 'Rektör kimdir, nasıl rektör olunur' onun çok iyi bilinmesi gerekir. Rektör profesörlerden oluşuyor. Üniversitede seçimlere girip belli bir miktarda oy alıp, ilk 6'ya girenlerden seçilir. YÖK tarafından bu 6 aday, 3 adaya indiriliyor. Cumhurbaşkanımız tarafından bu 3 aday arasından rektör atanıyor. Herhangi bir eksiği olan rektör olabilir mi? Eksiği, şaibesi ve hırsızlığı varsa oy alabilir mi? Bu 6 kişide suç görmek çok farklı bir kavram. Rektörün yüzde 100 defosuz olması gerekiyor" dedi. Rektör Aşkın'ın tutuklanmasına yol açan olayın benzerlerini her gün kendisinin de yaptığını iddia eden Ekinci, "Eğer onlar suç ise ben onları her gün yapıyorum. 'Benden önceki dönemde alınan kararları ben imzalamıyorum' diyemezsiniz. Van'da yapılan budur. Rektör olmadan önceki olayın devamıdır. Çete deniliyor. Ben rektörüm, rektör yardımcısı ve bütçe daire başkanı bir araya geliyor. Her gün biraraya geliyoruz. O zaman biz de çete oluşturuyoruz" diye konuştu. Erhan Ekinci, rektörlüğün korunması gereken bir makam olduğuna işaret ederek, bir devlet memurunun yargılanması için bazı usullere uyulması gerektiğini kaydetti. Ekinci, "Devlet memurlarının yargılanabilmesi için, kanunun saydığı yasak dışında suçlar hariç 'cana kasıt ve devlete yönelik suçlar' varsa, devlet memurlarının yargılanabilmesi için memurun yargılama kanununa göre yaparsınız. İlgili amirinden izin alırsınız. Yani YÖK Başkanı'ndan izin alırsınız. 25 milyon dolarlık Tıp Fakültesi'ne alınacak makine teçhizatla ilgili bir olaydan tutuklanan Aşkın hakkında aynı olaydan dolayı 2 kez yolsuzluk soruşturması yapılmış ve ikisinde de takipsizlik kararı verilmiş. YÖK Başkanı 2 kez konuyla ilgili olarak, Başsavcılık'a ve Adalet Bakanlığı'na işlem ve usullerin yerinde olmadığını belirtilmesine rağmen yurtdışındayken evinde arama yapılıyor. Önce tarihi eser kaçakçılığından suçlanıyor. Bunda bir şey olmayınca, 'ihaleye fesat karıştı' suçu ortaya atılıyor" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Ekinci, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Aşkın'ın saatlerce savcının kapısının önünde beklediğini öne sürerek, "En kısa sürede sorgulanması gereken rektör, 9 saat savcının kapısının önünde bekletiliyor. Ama bu rektör hiç ağzını açmadan kapıda bekliyor. İçeriye giriyor 2.5-3 saat savcının önünde ayakta duruyor. Bana birisi sorsa 3 sene önceki bir evrakı siz mi imzaladınız deseler, bilmem mümkün olabilir mi? 6 yıl önce bir şey imzalamışsa, bunu nasıl bilebilir. Ben onun yerinde olsam, 'kardeşim senin amacın ne?' diye sorardım. Ve bu kişiyi elinizdeki delil ve belgeleri değiştirme ihtimali var diye tutukluyorsunuz. Yazılı davetine gelen bir adamın kaçma ihtimali olabilir mi? Tutukluyorsunuz peki, niye kelepçelensin diyorsunuz? 6 sene önce yapılmış bir belgeyi kim değiştirebilir? Hangi delili yok edebilirim? Ben nasıl çete kurabilirim?" dedi. Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü: "Savcı, niye bir memurun yargılanması usul ve kurallarına uymadı diye Adalet Bakanlığı'na gittik. Bakan, 'Rektörler baskın yaptı' dedi. Randevulu baskın yapılır mı? Usulde bir hata yapılmışsa, bunu Adalet Bakanlığı'na söylemeyeceksek kime söyleyeceğiz. Her rektör de her vatandaş gibi suç işleyebilir. Mesut Yılmaz'ın yargılanması için hangi usul uygulanıyorsa, aynısının yapılmasını istedik." Rektör Ekinci, 77 rektörün Van'a "VOLTRAN" oluşturarak gitmediğini vurgulayarak, "Van'da çökmüş bir yönetim var. Öğretim görevlileri, 'suçsuz bir rektör tutuklanırsa biz ne oluruz' diye korkuyor. Hiçbir memur imza atamıyor. O panik ve korku içinde olan kişilere korkmaması gerektiğini, devlet işlerinin yürütülmesi gerektiğini söylemek için Rektörler Komitesi'nin orada toplanmasına karar verdik. Rektörler VOLTRAN gibi hepimiz birimiz, birimiz hepimiz demek için Van'a gitmedik" diye konuştu. Cezaevine girişte YÖK Başkanı Teziç'in üstünün aranmasının hoş bir davranış olmadığını da öne süren Ekinci, "YÖK Başkanı usulen aranması gerekiyorsa aranır. Aranır da niçin aranır? Bir belge, tabanca veya kesici alet verebilir mi? Verebilir. Peki YÖK Başkanı böyle bir şey yapabilir mi? Yargılama usullerinin çarpıtılmasına itirazımız var. Usulü ne ise ona göre yargılansın" dedi. Rektör Ekinci, Cumhurbaşkanı Sezer'in 29 Ekim resepsiyonuna rektörleri de davet etmesinden mutluluk duyduğunu ifade ederek, "Mutlu oldum. Hiç gitmemiştik. Van ziyaretimiz esnasında, Cumhurbaşkanı'nın çağırma ihtimalinin olabileceği ima edildi. Cumhurbaşkanı bu olaydan dolayı bizi çağırmış olabilir. Cumhurbaşkanı bazı hassasiyetleri korumak istemiştir. Üniversitelerin çok ayrı bir yeri var. Üniversiteler sadece bugününü değil, geleceği de etkileyen kültür varlıklarıdır. Korunması gereken kurumlar. Rektörler kanalıyla üniversiteler örselenmesin diye davet etmiş olabilir" şeklinde konuştu.

Günün Önemli Haberleri