Rektörler türbanın rövanşı mı?
Abone olRektör atamaları CHP'yi fena kızdırdı. Kameraların karşısına geçen Kılıçdaroğlu'nun hedefinde Gül vardı.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, rektör atamalarıyla
türban olayının rövanşının alınmak istendiğini söyledi.
Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu,
"Cumhurbaşkanı ne rektörlerin bilimsel dosyalarına, ne mesleki
deneyimlerine ne de seçim sonuçlarına bakmıştır. Bir 'öç
psikolojisi' ile hareket edilmiş ve o dönemin etkin rektörlerinin
tasfiyesi amaçlanmıştır" dedi.
Sezer zamanında neden itiraz olmadı?
Kılıçdaroğlu, "10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in
döneminde de rektör atamalarının tartışma yarattığını, 1 oy alan
adayı da rektör olarak atadığını, o süreçte CHP'nin eleştirisi
olmadığını" söyleyen gazeteciye, "O dönemde eleştiri yapmadığımızı
söylemek haksızlık olur. Bazı atamalarına da eleştirdik. AKP
yandaşı medyanın haksız eleştirilerine katkı yapmamak için Sayın
Cumhurbaşkanı'nın bazı eylemlerine eleştiri yöneltmedik o dönemde"
karşılığını verdi.
"Bu doğru bir davranış mı?" sorusuna karşılık "Doğru bir
davranıştır" diyen Klıçdaroğlu, "Cumhuriyet'i korumak adına doğru
bir davranıştır. Eğer, bugün yapılan atamalarda ölçü Cumhuriyet
karşıtlığı ise buna şiddetle karşı çıkarız. Bu da bizim temel
görevimizdir" diye konuştu.
"Türkiye Gül'ün siyasi hırsının tutsağı oldu"
Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı makamına
oturmasının, Türkiye'de önemli bir kırılma sürecini başlatacağını,
bunun Cumhuriyet ile hesaplaşma anlamına geleceğini duyarlı ve
sorumluluk sahibi çevreler ile birlikte kendilerinin de dile
getirdiğini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Ancak, bu siyasi akıma sadakatle bağlı liberal
çevreler, siyasi iktidarla çıkar ilişkisine girmiş AKP sermayesi
ile Cumhuriyet karşıtları, bu uyarılara kulaklarını tıkadı. Türkiye
açıkça Sayın Gül'ün siyasi hırsının tutsağı oldu" diye konuştu.
Bazı çevrelerin, Gül'ün cumhurbaşkanı seçildikten sonra
tarafsızlığını koruyacağını, devlet kurumları arasında uyum
sağlayacağını, Anayasa'ya sadakatle bağlı olacağını dile
getirdiklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bugün geldiğimiz noktada
Sayın Gül'ün bırakınız tarafsızlığını korumak, bir parti yetkilisi
gibi gece yarıları Başbakanla farklı mekanlarda, kamuoyundan gizli
olarak görüşmekte sakınca dahi görmemiştir. Bu da Sayın Gül'ün hala
eski partisinin bir neferi gibi çalıştığını açıkça ortaya
koymaktadır" görüşünü ifade etti.
Kılıçdardoğlu, Gül'ün AKP'yi memnun edecek ilk başarılı sınavını
YÖK Başkanı'nı atamakla yaptığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı, YÖK Başkanını atamış, ayrıca bir de
'Aman Hocam, birşey söylersin İpimizi çekerler' nasihatinde
bulunmayı da ihmal etmemiştir. YÖK Başkanı, Cumhurbaşkanı ve AKP'ye
yaranmak için o kadar hızlı davranmıştır ki Anayasa Mahkemesi'nin
türbanla ilgili kararını beklemeden üniversitelerde türbanı serbest
bırakan genelgeyi çıkarmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin son kararı,
Cumhurbaşkanı ve YÖK Başkanı'nın konumlarını bir kez daha
tartışmalı hale getirmiştir. Cumhuriyeti ve devrimlerini içlerine
sindiremeyenler bulundukları koltuklardan ayrılmak zorundadırlar"
dedi.
"Yüzde 47 mi büyük, yoksa yüzde 15 mi?"
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın "tüm bilimsel ve
demokratik mülahazaları bir yana bırakarak, ön temizliği
yaptığını", Gazi, Uludağ ve Dicle üniversitelerinde büyük
çoğunlukla seçimi kazanan adayları Cumhurbaşkanı Gül'e sunmadığını
ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yani Sayın Abdullah Gül'ün günahını
hafifletti. Esas darbe, bizim demokrat Sayın Cumhurbaşkanından
geldi" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün; Akdeniz, Cumhuriyet, Dokuz Eylül, İstanbul
Teknik, Ondokuz Mayıs ve Yıldız Teknik üniversitesinde en yüksek
oyu alan rektör adaylarını atamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu,
Dicle Üniversitesi Rektörü'nün, genel seçimlerde AK Parti'den,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü'nün ise daha önce Refah
Partisi'nden aday olduğunu kaydetti.
"Sayın Cumhurbaşkanı, yüzde 47 mi büyük, yoksa yüzde 15 mi? 564 mü
büyük, yoksa 181 mi?" diye soran Kılıçdaroğlu, bu rakamların Dokuz
Eylül Üniversitesi rektör seçimlerine ilişkin oy dağılımı olduğunu
hatırlattı.
Gül'ün seçime katılan öğretim görevlilerinin sadece yüzde 15'ini
oyunu almış bir adayı rektör atamaktan çekinmediğini belirten
Kılıçdaroğlu, "Acaba bu adayın ailesinin Milli Görüş geleneğinden
gelmesinin, aile bireylerinin AKP Akhisar İlçe Teşkilatı yöneticisi
olmasının rektör seçilmesinde bir etkisi olmuş mudur?" diye
sordu.
Türbana direnç gösteren rektörler
En önemli hedeflerin türbana direnç gösteren rektörler olduğunu
ileri süren Kılıçdaroğlu, İnönü ve Akdeniz Üniversitesi'nin bu
anlamda önemli hedefler arasında yer aldığını söyledi.
"Akdeniz Üniversitesi'nin Atatürkçü, çağdaş rektörü 1'inci olmasına
karşın YÖK tarafından 3'üncü sıraya getirildi. Demokrat
Cumhurbaşkanımız da Sayın Akaydın'dan türbanın rövanşını aldı"
diyen Kılıçdaroğlu, "İnönü Üniversitesi'nde yapılan tezgahın
tarihinin daha da öncelere gittiğini, 16 Nisan 2008'de Malatya
Valisi, AK Parti milletvekilleri ve bazı sivil toplum kuruluşlarını
kabul eden Gül'ün, Malatyalılarla Rektör Fatih Hilmioğlu'nun
durumunu görüştüğünü" savundu.
Kılıçdaroğlu, "siyasi iktidara danışmanlık yapmış, İnönü
Üniversitesi'nde bir gün bile görev yapmamış bir kişinin rektör
olarak atandığını" ifade etti.
Kılıçdaroğlu, "Yine bir rakam vereceğim; 732 mi büyük, 384 mü?
Nerede ise yarı yarıya fark olan bu seçim sonuçları, Gazi
Üniversitesi'ne ait... Bu üniversitemiz de YÖK'ün hışmına uğramış
ve en yakın rakibinden 2 kat fazla oy alan Kadri Yamaç,
Cumhurbaşkanı'na bildirilmemiştir. Böylece YÖK, AKP'ye olan
sadakatini bir kez daha göstermiştir. Bu nasıl bir üniversite
özerkliği anlayışıdır ki Cumhurbaşkanı'nın atamalarından sonra
üniversitelerde toplu istifalar yaşanmış, protestolar yapılmıştır.
Bunlara kulaklarını tıkayan Cumhurbaşkanı, görevini yapmanın huzuru
içinde tatile çıkmıştır" dedi.
"CHP nereye?"
Bir gazetecinin "CHP; TSK, Hükümet, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa
Mahkemesi ve YÖK ile kavgalı bir görüntü veriyor. Hata siz de mi
yoksa bütün bu kurumlar mı hatalı? CHP'nin bu gidişatı nereye?"
sorusuna karşılık, CHP'nin kimseyle kavga etmediğini, sadece
doğruları söylediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, doğruları dile
getirmenin CHP'nin görevi olduğunu söyledi.
Araç alımı
Araç alımıyla ilgili sorulara "O konulara girmeyeceğim, dünde kaldı
onlar" diyen Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın
konuyla ilgili bir telkini olup olmadığı yolundaki soruya, "Hayır,
herhangi birşey yok" karşılığını verdi.