Rektörden küfür gibi sözler
Abone olHilmioğlu, vekillerin namus ve şeref üzerine yemin ettiklerini ve bunu yerine getirmediklerini iddia etti.
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, namusu ve
şerefi üzerine yemin edenlerin bunu yerine getirmedikleri takdirde
bu sıfatlardan yoksun kalacaklarını söyledi. Hükümetin hazırladığı
YÖK Yasa Tasarısı'nı eleştiren Hilmioğlu, ''Yangından mal kaçırır
gibi hazırlanan dayatmacı yasa asla kabul edilemez'' dedi. İnönü
Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2003-2004
akademik yılının açılış törenine Malatya Valisi Osman Derya
Kadıoğlu, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri, 2. Ordu eski
Komutanı emekli Orgeneral Edip Başer, İstanbul Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, CHP Malatya Milletvekili Mevlüt
Aslanoğlu, Belediye Başkan Vekili Rıdvan Karakaplan ve davetliler
katıldı. Törende konuşan İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih
Hilmioğlu, dini, siyasi ve ekonomik çıkarlar için kullanan din
istismarcılarının olduğunu vurgulayarak, ''Cumhuriyet dönemi
boyunca gittikçe artan şiddete dinimizi siyasi ve ekonomik çıkarlar
için kullanan din istismarcıları olmuştur. Bunlar yeterli bir
eğitim düzeyine sahip olmayan, samimi dindar vatandaşlarımızın saf
ve dürüst inançlarını duygularını istismar etmişler, dini inanç ve
düşüncelerin kötüye kullanılmasında zaman zaman başarılı
olmuşlardır. Bin yıldır Müslüman olan Türk halkı sanki son 25-30
yılda Müslümanlığı yeni kabul ediyormuş gibi bir hava
yaratılmıştır. Bu kişiler ve kurumlar Arap gelenek ve
görenekleriyle molla rejimlerinin giyim ve kuşam tarzlarını ve Arap
milliyetçiliği ile İran ümmetçiliğini Müslümanlık adı altında fakat
sadece siyasi ve ekonomik çıkarları için Türk halkına dayatmaya
çalışmışlardır. Ne yazık ki bazı çevrelerce bu konudaki çabalar
halen devam etmektedir'' diye konuştu. ''YEMİN EDENLER GEREĞİNİ
YAPSIN'' Prof. Dr. Hilmioğlu, ''Devletimizin temel ilkelerine
bağlılık yemini etmiş olan yöneticilerimizin bu ilkelerin korunup
kollanmasında ve uygulanmasında herkesten daha çok duyarlı olmaları
gerekirken Türkiye Cumhuriyeti'nin vazgeçilmez temel değerlerine
sahip çıkan üniversite rektörlerinin Cumhuriyetimizin koruma ve
kollama yolunda birer 'Kubilay' olma sözlerini edep dışı bulmaları
çok düşündürücüdür. Ya Cumhuriyetin temel niteliklerini korumak
üzerine yemin edip bunun gereğini yerine getireceksiniz ya da
bunlara inanmıyorsanız yemin etmeyeceksiniz. Bunların dışındaki
söylem ve uygulamalara takiye denir. Namusu ve şerefi üzerine yemin
edenler, bunun gereğini yapmazlarsa bu sıfatlardan da yoksun
kalırlar'' dedi. Konuşmasında hükümetin hazırladığı yeni YÖK Yasa
Tasarısı'yla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Fatih
Hilmioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Siyasal iktidarlar
tarafından oluşturulan fikir ve söylemlere, milli irade adına
kutsallık zırhı giydirerek Cumhurbaşkanlığı makamı ile zıtlaşmak,
yargı organlarının eleştiri ve isteklerini çirkin, üniversite
rektörlerinin cumhuriyeti ve laikliği koruma duyarlılıklarını
edepsizlik olarak değerlendirmek, ne devlet yönetimi, ne devlet
terbiyesi, ne fikir özgürlüğü ve ne de demokrasi gelenekleri ile
bağdaşır. 1933 üniversite reformundan günümüze kadar olan 70 yıllık
bir süreçte oluşan tüm gelenekleri, deneyimleri ve kazanımları yok
sayıp üniversite öğrenim elemanlarının görüşlerini, üniversite
yöneticilerinin bilgi ve birikimlerini dışlayarak yangından mal
kaçırır gibi kimler tarafından hazırlandığı bile belli olmayan
dayatmacı ve aceleci bir yasa önerisi asla kabul edilemez.'' Yasa
tasarısının İmam Hatip Liseleri mezunlarının yüksek öğretim
kurumlarına yerleştirilebilmelerini sağlamak amacı taşıdığını
belirten Hilmioğlu, ''Bu yasa tasarısının amaçlarından birisi de
İmam Hatip Lisesi mezunlarının yüksek öğretim kurumlarının tüm
programlarına yerleşebilmelerini sağlamaktır. Bu okullar bazı
siyasi partiler tarafından hepimizin bildiği gibi kendilerinin arka
bahçeleri olarak nitelendirilmiştir. İşte İmam Hatip Liseleri ile
ilgili olarak yaşanan basit ve yalın gerçek budur. Başbakanlık
genelgesi ile üniversitelerdeki akademik ve idari kadroların
kullanımını durdurulması Cumhuriyet tarihinde ilk kez olmaktadır''
dedi.