Reklamın iyisi kötüsü olmaz”
Abone olBaşbakan Erdoğan, kendisi için Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir senaryo hazırlığı yapıldığını belirterek, “Bana benzer bir artist arıyo...
Başbakan Erdoğan, kendisi için Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde
bir senaryo hazırlığı yapıldığını belirterek, “Bana benzer bir
artist arıyorlarmış, buldukları anda çekime başlayacaklar.
Hedefleri Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bunu piyasaya sunmak.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz” dedi.
Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin önemli
açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin son bir yılda yaşadığı
eylemlerin ve darbe girişimlerinin çıkar lobisinin yeniden ayağa
kalkma hevesinin bir göstergesi olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan,
“Mesele ağaç değil, park değil, çevre değil, yolsuzluk değil.
Mesele 3 Kasım 2002 öncesinde o çarkı, hortum düzenini yeniden
diriltebilmek. Hedef budur. Bugünün aktörlerine bakın, aynı
aktörler olduğunu göreceksiniz. Her dönemde kazanan sermaye
çevreleri yine sahnede. Her dönemde maşa olarak kullanılan o terör
örgütleri yine sokaktalar. Hiçbir zaman milletin oyu ile iktidara
gelemeyen o statüko partileri yine vazife peşindeler” dedi.
"ESKİ TÜRKİYE GERİDE KALDI"
Kendi iktidarları döneminde çeteleri tasfiye ettiklerini anlatan
Başbakan Erdoğan, “Çeteler geri gelmemek üzere bu çarkın dışına
çıkmışlardır. Ama bu sefer hiç ummadığımız bir başka çete ortaya
çıktı. O da çarkın içine girdi. Bunların bilmedikleri bir şey var.
Eski Türkiye artık geride kaldı. Milletin her zaman kaybettiği kriz
ve kaos lobisinin kazandığı bir Türkiye artık yok. 77 milyon
birlikte çalışıyor ve üretiyor. Artık sadece Marmara kazanmıyor, 7
coğrafi bölge hep birlikte kazanıyor. 3 Kasım 2002’de Anadolu
ihtilali ardından inşa edilmiş yeni Türkiye’dir. Bu Türkiye’yi
içeride dışarıda herkes hazmetmek zorundadır” ifadelerini
kullandı.
Konuşmasında gezi olaylarına da değinen Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, “Bundan bir yıl önce ağaç park bahane edilerek sokağa
çıktılar, yaktılar, yıktılar. Ondan sonra evlerine döndüler. Geride
ne kaldı. Geride o kaos ortamında hayatını kaybeden gençler kaldı.
Şimdi onların istismarı var. Yaralanan polislerimiz kaldı.
Türkiye’nin milyarlarca dolar kaynağı artan faize gitti. İhracat
durakladı, büyüme etkilendi. O günlerde sokağa çıkan gençler yeşil
uğruna eylem yaptıklarını zannediyorlardı. O gençlerin o çirkin
görüntülerini tüm dünyada sergilediler. Türkiye’de bir kaos var
gibi gösterdiler. Herkes evine döndü olaylar yatıştı. Ama tarladaki
işçi, sanayici, ihracatçı bunun ağır bedelini ödedi. O günlerde dik
durmasaydı ödenen bedel daha ağır olacaktı. Mısır’ı görüyorsunuz,
Suriye’nin hali ortada. Ukrayna’yı görüyorsunuz. Özgürlük için
sokağa çıkan gençler evlerine döndü ama arkalarında enkaza dönüşmüş
ülke bıraktılar. Bize bu faturayı yükleyemediler. O gün geri adım
atsaydık, zafiyet gösterseydik şu anda eski Türkiye’de yaşıyor
olacaktık” diye konuştu.
Rant çetesinin Halkbank ile olan hesabını da görmeye kalkıştığını
savunan Başbakan Erdoğan, “Biz Halkbank’ı aldığımızda nasıl bir
banka devraldık. Ziraat Bankası ile Halkbank birleştiriliyordu. Biz
geldik ve iki bankayı ayırdık. Kaldı ki bizden önce bu iki banka
sürekli görev zararı ediyordu. Şimdi batıda artık yükselen güçlü
bir Ziraat Bankası var, Halkbank var. Vakıfbank’ın o zamanki ederi
200 milyon dolar idi şimdi ise 6 milyar dolar. Bunu nasıl
görmemezlikten gelirsiniz. Bu toplantı ardından temelini atacağımız
3. Havalimanı ile hesapları vardı. Onu görmeye kalkıştılar Önümüzü
kesebilirlerse gücü yeterlerse kessinler, saat 16.00’da gidip temel
atacağım. Türkiye artık ne Sabiha Gökçen’e ne Atatürk Havalimanı’na
sığmıyor. Gelen bütün uçakların havada tur attığı bir İstanbul var.
Bu bizi böyle bir adıma sevk etti. Biz dünyanın ilk üçü içinde yer
alacak bir havalimanı yapımının temelini atıyoruz. Hızlı treni de
provoke etmeye kalktılar. 250 noktada kablolar kesildi. Bu bunu
durduracak mı hayır. Bu ülkede nasıl vatan hainlerinin olduğunu
görmeniz bakımından bunu söylüyorum” şeklinde konuştu.
"HEPSİ SATIYOR AMA TÜRKİYE OLUNCA..."
Türkiye’nin İran ve Irak ile yaptığı ticaretin de bu çarkın
hedefinde olduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“İran’da yaptırım uygulanıyor değil mi. İran’a uygulanan
yaptırımlarda başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin hepsi İran’a
ürünleri satıyorlar. Ama Türkiye’ye gelince her türlü engeli
koymaya kalkıyorlar. Bununla ilgili adımları da atıyoruz. Batının
ürünleri İran’a girerken bizimkiler niye girmesin. Aynı şey Irak
için de geçerli. Bu ülkenin en büyük bankalarından biri Halkbank
neden hedef yapıldı çünkü büyüyordu. Halkbank büyüyen Türkiye’nin
yükselen gücü olarak kendisini dünyada hissettiriyordu. Acaba
Adana’da çevrilen TIR’ları bu ülke henüz sorgulamadı. Bir ülkenin
istihbarat teşkilatının Suriye’ye yardım taşıyan TIR’ları nede
durdurulur. Oradaki Türkmen kardeşlerimize yardım getiren bu
TIR’lar neden durdurulur ve dünya ile paylaşılır. Türkiye’nin bu
yardım operasyonundan Türkiye düşmanları dışında kim rahatsız olur.
Adana’da TIR’lar değil yükselen Türkiye durdurulmak istendi. 17 ve
25 Aralık operasyonlarına darbe girişimi dediğinizde birileri bunu
kapatmaya çalışıyordu. Hazırladıkları iddianamede bu ülkeni
başbakanı ‘örgüt lideri’ dönemin başbakanı gibi ifadelerle yer
alıyor. Bütün Bakanlar Kurulu iddianamede zanlı olarak
gösteriliyor. Bu belgelere ulaşıldı. Bu belgeler görevden alınan o
polislerin bilgisayarlarından tek tek çıkarıldı.”
"MALUM GAZETENİN ABONESİ DEĞİLSE FEZLEKEDE"
Başbakan Erdoğan 25 Aralık operasyonu için hazırlanan fezlekede bir
gazete aboneliğinin kriter olarak kullanıldığını açıklayarak, “Eğer
üzerinde durdukları şahıs o malum gazetenin abonesi ise fezlekeye
almıyorlar, abonesi değilse zanlı olarak fezlekeye alıyorlar.
Hiçbir suç unsuruna bulamadıkları halde kin duyduklarını dava
dosyasına alıyorlar. Bunlar afaki sözler değil. Hepsinin belgeleri
elimizde. Zaten o malum gazete suçunu bildiği içini tutuştu. Sahte
ihbar mektupları üzerinden senaryolar yazıyor. Bir senaryo da benim
için hazırlamışlar. Avrupa ülkelerinden bir tanesi de hazır
vasiyete. Bana benzer bir artist arıyorlarmış, buldukları anda
çekime başlayacaklar. Hedefleri Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde
bunu piyasaya sunmak. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bu da bunun
içine girer. Ne yaptıklarını bildikleri için başlarına geleceklerin
neler olacağını da biliyorlar. İnlerine girdik daha da gireceğiz.
Kaçıp saklandıkları inlerde de her birini bulup adalete teslim
edeceğiz. Bu darbe girişimin içinde kim yer aldıysa her birini
ortaya çıkaracağız. Bundan sonra Türkiye’ye, Türkiye ekonomisine el
uzatmaya kalkışanlar karşılarında nasıl bir güç olduğunu
görecekler. Burası muz cumhuriyeti değil. Geleceksin bu ülkenin
milli bankasına tuzak kuracaksın, meşru hükümeti yıkmaya
kalkacaksın, milli yatırımlarımıza el uzatacaksın, Yok öyle yağma.
Herkes şunu anladı bu kaos lobisinin karşısında boynunu bükecek bir
hükümet yok” ifadelerini kullandı.
"BU PARA SİLAH TÜCCARLARINA GİDİYORDU"
Terörün Türkiye’ye can maliyetinin yaklaşık 40 bin kişi, maddi
maliyetinin ise 1 trilyon dolar olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan,
“Bu para silah tüccarlarına gidiyordu. Çözüm süreci başlayınca işte
bu çevreler rantlarından oldu. 1.5 senedir terörün yeniden
başlaması için bu çevreler ellerinden geleni yaptılar. Terör devam
ederse kaos lobisi kan ve faiz lobisi kazanacak. Terör biterse
millet kazanacak. Doğudaki yoksul anne babanın çocukları şehit
edilecek. Kan akacak. Bu beyefendiler bu kanla gemilerini
yürütecekler. Biz buna izin veremeyiz. 3-5 faiz baronu rant
sağlayacak diye bu ülkeni genç evlatlarının öldürülmesine karşı
çıkacağız” dedi.
“Zorlu bir süreçten geçiyoruz ama şer gördüklerimizin hayır
getirdiğini de görüyoruz” diyen Başbakan Erdoğan, “Bu süreçte
maskeler düştü. Birileri cemaat görüntüsü altındaki örgütlerin
gerçek yüzünü görüyor. CHP MHP gerçek yüzün millet bir kez daha
gördü. Şu anda Diyarbakır’da eylem sayesinde parlamentoda bir
siyasi partinin maskesi düşüyor. Özgürlük barış gibi kavramları ne
kadar yabancısı oldukları ortaya çıkıyor. Çocukları ağa kaçırılmış
anneler ağlarken onalar köpük sıkanlar onları kovalayanlar
konuşulmuyor. Polis terör eylemine su sıktığında bunu o medya
tahrik edercesine kullanıyor. Bunlar daha önce 7-8 yaşındaki
çocukların eline taş verip polisleri önüne gönderiyorlar. Şimdi
13-18 yaş arası çocukları dağlara kaçırmak gibi bir eylemin
failleri haline geldiler. Özgürlük bağımlılık yapar.
Diyarbakır’daki o anneler 1.5 yıldır başarının tadına vardılar.
İnanıyorum ki o aileler yarın da gelecekte de sessiz kalmayacaklar
bu terör baronlarına artık evlatlarını kaptırmayacaklar”
açıklamalarında bulundu.
(İHA)