Reha Muhtara Güneş çarptı
Abone olReha Muhtar'ın "kirli" dediği Güneş öyle bir açtı ki, geçmişe dair ne varsa her şey gözler önüne serildi.
Vehbi Dinçcan üstlendi, Reha Muhtar'a cevap verme görevini.. Ama
öyle bir cevap ki, Reha Muhtar'a "Güneş çarptı" deyişimiz işte bu
yüzden.
İnternethaber bu yazıyı okuduktan sonra, uzun zaman sonra, bir
ilkeyi ezip geçiyor. Biz bildiğiniz gibi yazarların yazısını da
haberleştirip size sunuyoruz. Ama Dinçcan'ın yazısının her satırı
önemli olduğu için bu seferlik, bu uygulamamızdan vazgeçiyoruz.
İşte Vehbi Dinçcan'ın yazısı:
"İnsanlar bir anda eski yaşadıklarını unutuyorlar sanırım.
Ey koca dünya, sen nelere kadirsin... Kimleri
konuşturuyorsun...
Reha Muhtar’ın aşk oyunları her gündemi meşgul eder... Geçtiğimiz
gün de yine bir aşk görüntüsü geldi gündeme... GÜNEŞ Gazetesi
Reha’yı yeni aşkı ile yakaladı ve görüntüledi. Tamamen masumane bir
rastlantı. Ve haber tabii ki verildi. Eee sonra? O resimler
çekilirken, gazeteci olan Reha Muhtar, işini yapan çocuklara ağıza
alınmayacak hakaretler yağdırıyordu. Neden?
Ey Muhtar Efendi, çok uzağa gitme istersen... Senin hafızan
hatırlamayabilir ama ben unutmam. Sen değil miydin bir basın
toplantısı ile Nilüfer’le olan aşkını cümle aleme duyuran... Sen
değil miydin, Erol Köse’den ayrılan Gülşen’e kol kanat gerip,
Avrupa dönüşü, Hawaii gömleğiyle, hava meydanında poz veren? Pardon
şaşırdın mı?
SEN ETİK NEDİR BİLİR MİSİN?
Show TV günlerine bir dön bakalım. O zamanlar senin de patronun
olan Mehmet Emin Bey senin habercilik adına yaptığın
şaklabanlıklara dahi müdahale etmemişti. Ve elin kaymış galiba
“terörist” diyorsun bize...
Ne çabuk unuttun, ekranlardan yaptığın terörizm baskılarını... Ha
unuttun mu?
Gazeteciliğin etiğinden söz ediyorsun...
1; Resminin çekildiği yer evin değil, evinin önü değil... Evinden
birkaç kilometre uzaklıkta bir yer...
2; Bahsettiğin evine girenleri sen iyi biliyorsun... O zaman ne
yaptın?
Etik dersi verecek son kişisin be Reha...
Bak Rehacığım! Yıllardır tanırım seni... Ankara günlerini de
bilirim.
İstanbul seni bir hoş etmiş belli!
Sanatçılarla reklamını yapmak adetin varken, neden bu hiddet ve
kaçış...
Dinle şimdi!
Sen, bir gazeteci olarak bir basın
kuruluşuna hangi hakla ve hukukla “Kirli gazete” yakıştırması yapma
cüretini kendinde buluyorsun? GÜNEŞ Gazetesi’nin üzerinde tek bir
leke bulamazsın... Şimdi açıklamak zorundasın: Her gün 170 bin
tirajıyla 400-500 bin kişi tarafından okunan, dürüst yayıncılık
ilkesinden bir gün dahi taviz vermeyen GÜNEŞ’in neyi kirli?
Eğer açıklayamazsan Türk halkı senin temizliğinden şüphe
edecek...
Diyorsun ki mektubunda! ‘Etik değil, evin önüne pusu kurup fotoğraf
çekiyorlar.’ Yahu sen değil miydin Tarkan’ı rezil eden? Sen değil
miydin bir plajda bir erkekle konu edip yerlere vurmaya çalışan.
Ben mi yanlış hatırlıyorum, ha!
GEÇMİŞE BİR DÖNELİM
Mehmet Emin Karamehmet Bey’e bizi şikayet ediyorsun, sende olmayan
etik sözleri ile baskı kurmaya çalışıyorsun. Öyle mi? Biz de seni
gazetedeki köşende özel hikayelerini, aşklarını yazdığını
anlatalım, şikayet edelim mi? Neyin etiği Reha Efendi...
Bu Deniz Uğur yakalanması seni neden bu kadar gerdi, anlamış
değilim?
Yıllardır sanatçılara neler teklif ettiğini de biliyoruz ama
sustuk.
Bir gazeteciyi böyle vurmak hoş değil dedik.
Bir restoranda önemli bir sanatçıya; “Hayatım tanrılar seninle
benim aşk yaşamamızı emrediyor” dedin mi? Ki o sanatçı büyük acı
yaşamış, eşini kaybetmiş ve işe ihtiyacı olduğundan senin yemek
davetine gelmişti.
Sen her şeyi yapacaksın, sanatçılarla boy boy, istediğin zaman
görüntü vereceksin; eee sonra?
Kendine gel Reha, kendine gel... Bu millet kimin ne olduğunu, neler
yaptığını biliyor.
Biz ne teröristiz, ne kirli gazeteyiz. Kirli habercilik yapıldığını
da kimler öğretti, onu da biliyoruz. Sen rahat ol emi... Bizim
yaptığımız etik değil, senin yaptığın etik öyle mi?
Her haltı yiyeceksin, sonra ahkam keseceksin... Gövde gösterisi
yok. Tesellici baba!"