Reha Muhtar'a açılan şok dava
Abone olReha Muhtar, herhalde artık kiseye yardım etmez. Çünkü Muhtar'ın başı yardım ettiği bir izleyeniyle belaya girdi. Muhtar, programına katılan bir kadınla mahkemelik.
Reha Muhtar, "Beni dava"
başlıklı yazısında, kendisine açılan ilginç bir davayı
anlattı. Muhtar iyilik yapmak istedi. Ama kötü olan yine kendisi
oldu...
Yazı : Reha Muhtar
Kaynak : http://www.sabah.com.tr
Diyorum ya, leyleği havada gördük... Antalya'dan döndük, bu sefer SABAH'ın Ankara çıkartması var...
Arada, sevgili dostum Erol Kaynar aradı...
Hani bu yıl Laila'nın yerine Sortie'yi açan işletmeci...
"Bu gece" dedi, "Kenan Doğulu'nun Kelis'le konseri var... Gelirsen çok memnun olacağım..."
Haşat vaziyetteyim... "Söz vermeyeyim abi" dedim, "gelebilirsem gelirim"...
Konser saat 23.30' dan sonra...
Yazıyı bitirdim eve geçtim... Saat 18 suları...
Nezleydi, saunaydı, masajdı, dönüş yoluydu derken, biraz kestireyim dedim...
Saat 18'de hafif kestirmeye koyuldum...
İlginç bir kestirmeydi benim için...
Hafif kestirme sonucu gözlerimi açtığımda saat 00.30'u gösteriyordu...
Deliksiz 6 saat hafif istirahat durumunda kalmışım...
Kalktım gecenin bir yarısı...
Dışarı çıksan çıkamazsın, yatsan yatamazsın... 6 saat kestirmişim üzerinize afiyet...
Ertesi gün de SABAH grubunun Ankara çıkartması var...
Yatağın içinde çaresiz jimnastiğe başladım!
Gece jimnastiğim şöyle oluyor efendim...
Önce sağa dönüyorum ve bir süre hareketsiz sağa dönük kalıyorum...
Dalamayacağımı anlayıp, bu sefer sola dönüyorum ve hareketsiz sola dönük kalıyorum...
Bu durumda da mâkus talihimi yenemediğimi anlayınca, yeniden ilk harekete dönüyorum...
Yani, sağa dönük hareketsiz, gözler kapalı pozisyonu...
Sağ sol, sol sağ derken, bir süre sonra ünlü marşımız aklıma geliveriyor...
"Sağdan sola...
Soldan sağa...
Salla bayrağı...
Düşman üstüne..."
Mealen bu şekilde sabahı ettim, sabahın erken saatlerinde nihayet dalmışım...
Ankara'ya öğleden sonra 3 uçağıyla gideceğim... Adliyede 3 davam var ellerinizden öper! ...
Oraya gideceğim ifade vereceğim...
Davalar da bir güzel bir güzel ki, değmeyin keyfime...
Bir tanesinde, boşanmak üzere olan bir karı-koca bağlanmışlar yayına...
Kocası, karısına suçlayıcı laflar etmeye başlamış...
Ben de, "Hop dedik" demişim... "Bunları söyleyemezsin... Burası televizyon yayını... Karşındaki karın da olsa hakaret edemezsin..."
Ve dönüp kadını dinlemişim.
Ben öyle demişim ama, kadın bana dava açmış...
"Reha Muhtar'ın yayınında, kocam bana birşeyler söylemeye kalktı" gibisinden...
Fesupanallah!..
Kardeşim koca senin kocan!..
Benim değil!..
Yayına çıkan sensin...
Gönüllü olarak zorla değil...
Kocan sana laf söylerken, ben yine sana iffetsiz dememesine çalışmışım...
Almışım karşıma bir de senin fikrini sormuşum...
Daha ne yapaydım yani?...
Hani diyorum istersen, kocan yerine de beni boşa!..
Davadaki ifademizi de böylece verdikten sonra, Ankara'ya yola çıktık...
O da Salı'ya...
Yazı : Reha Muhtar
Kaynak : http://www.sabah.com.tr
Diyorum ya, leyleği havada gördük... Antalya'dan döndük, bu sefer SABAH'ın Ankara çıkartması var...
Arada, sevgili dostum Erol Kaynar aradı...
Hani bu yıl Laila'nın yerine Sortie'yi açan işletmeci...
"Bu gece" dedi, "Kenan Doğulu'nun Kelis'le konseri var... Gelirsen çok memnun olacağım..."
Haşat vaziyetteyim... "Söz vermeyeyim abi" dedim, "gelebilirsem gelirim"...
Konser saat 23.30' dan sonra...
Yazıyı bitirdim eve geçtim... Saat 18 suları...
Nezleydi, saunaydı, masajdı, dönüş yoluydu derken, biraz kestireyim dedim...
Saat 18'de hafif kestirmeye koyuldum...
İlginç bir kestirmeydi benim için...
Hafif kestirme sonucu gözlerimi açtığımda saat 00.30'u gösteriyordu...
Deliksiz 6 saat hafif istirahat durumunda kalmışım...
Kalktım gecenin bir yarısı...
Dışarı çıksan çıkamazsın, yatsan yatamazsın... 6 saat kestirmişim üzerinize afiyet...
Ertesi gün de SABAH grubunun Ankara çıkartması var...
Yatağın içinde çaresiz jimnastiğe başladım!
Gece jimnastiğim şöyle oluyor efendim...
Önce sağa dönüyorum ve bir süre hareketsiz sağa dönük kalıyorum...
Dalamayacağımı anlayıp, bu sefer sola dönüyorum ve hareketsiz sola dönük kalıyorum...
Bu durumda da mâkus talihimi yenemediğimi anlayınca, yeniden ilk harekete dönüyorum...
Yani, sağa dönük hareketsiz, gözler kapalı pozisyonu...
Sağ sol, sol sağ derken, bir süre sonra ünlü marşımız aklıma geliveriyor...
"Sağdan sola...
Soldan sağa...
Salla bayrağı...
Düşman üstüne..."
Mealen bu şekilde sabahı ettim, sabahın erken saatlerinde nihayet dalmışım...
Ankara'ya öğleden sonra 3 uçağıyla gideceğim... Adliyede 3 davam var ellerinizden öper! ...
Oraya gideceğim ifade vereceğim...
Davalar da bir güzel bir güzel ki, değmeyin keyfime...
Bir tanesinde, boşanmak üzere olan bir karı-koca bağlanmışlar yayına...
Kocası, karısına suçlayıcı laflar etmeye başlamış...
Ben de, "Hop dedik" demişim... "Bunları söyleyemezsin... Burası televizyon yayını... Karşındaki karın da olsa hakaret edemezsin..."
Ve dönüp kadını dinlemişim.
Ben öyle demişim ama, kadın bana dava açmış...
"Reha Muhtar'ın yayınında, kocam bana birşeyler söylemeye kalktı" gibisinden...
Fesupanallah!..
Kardeşim koca senin kocan!..
Benim değil!..
Yayına çıkan sensin...
Gönüllü olarak zorla değil...
Kocan sana laf söylerken, ben yine sana iffetsiz dememesine çalışmışım...
Almışım karşıma bir de senin fikrini sormuşum...
Daha ne yapaydım yani?...
Hani diyorum istersen, kocan yerine de beni boşa!..
Davadaki ifademizi de böylece verdikten sonra, Ankara'ya yola çıktık...
O da Salı'ya...