Refik Baydur'dan şok açıklamalar
Abone olBaydur; 'Namuslu yaşamak zorlaştırılınca insan ister istemez namus çerçevesinin dışına kayıyor' dedi.
Türkiye İşveren Sendikaları’nın 15 yıllık başkanı Refik Baydur,
Türkiye’de namuslu yaşamayı zorlayan faktörler olduğunu söylüyor.
Baydur’a göre vergi ve SSK primlerinin yüksekliği, bürokratik
engeller işadamlarını ister istemez namus çerçevesinin dışına
çıkarıyor. AKP Hükümeti’nin, önceki hükümetten kalan ekonomik
programa devam etmekle akıllıca davrandığını, vatandaşın
ekonomideki iyileşmeyi 2005’ten itibaren hisseceğini söyleyen
Baydur, işsizlik sorunun mutlak çözümü için yatırımların
kolaylaştırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Her yıl istihdama
katılan genç sayısının 900 bine ulaştığı Türkiye’de ‘doğum
kontrolünün” şart olduğunu vurguluyor. Herkesin ‘sanayi’ dediği bir
dünyada Türkiye’nin kurtuluşunun tarımda olduğunu söyleyen Baydur,
“Ya tarıma önem vereceğiz, ya da aç kalacağız” diyor.
Başbakan ile asgari ücret nedeniyle sert tartışmalara giren ve
asgari ücretin sadece simit parasıyla hesaplanamayacağını
vurgulayan Baydur, Türkiye’nin ara eleman ihtiyacına dikkat
çekiyor. “Bizim mühendise değil, teknikere ihtiyacımız var. Herkesi
üniversite mezunu yapacağımıza teknik eğitim verelim” diyen Baydur
Halka ve Olaylara Tercüman'a ekonominin sorunlarını ve çözüm
önerilerini konuştu...
Ekonomide gelinen mesafeyi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
AKP Hükümeti çok akıllı bir davranışla 3 yıldır devam eden programı
aynen sürdürdü ve programın şansını da yakalamış oldu. Enflasyonun,
kredi faizlerinin inmesi, beraberinde kapasitede artış yarattı.
2005’in başından itibaren ise bu gelişmeler vatandaşın avucuna bir
şeyler koyacak. Yani fertler olarak iyileşmeyi 2005’ten itibaren
hissedeceğiz.
Ekonomide tehlike yaratabilecek sinyaller alıyor
musunuz?
Ben iki tür sinyal alıyorum. Birincisi, yabancı yatırımlara yönelik
yasalar ıslah edilmesine rağmen uygulamada bir ferahlık
kazandırmadı. Yatırıma yönelmiş işverenden bile, Bulgaristan’dan
gelen işçi gibi izin alması isteniyor. Yani bürokrasi hem yerli,
hem yabancı yatırımcı için devam ediyor. Örneğin makine, metalci ve
kimyacılar olarak Gebze’de büyük bir arazide 3 tane organize sanayi
bölgesi kurmak istedik. Ama bunun için 21 bakanlıktan izin aldık ve
işlemler 3 yıl sürdü. İkincisi istihdamın önünü açamadık. Bu
Türkiye’nin geleceği için tehlikeli.
İşsizlik sorununun çözümü için sihirli bir formülünüz var
mı?
Bunun iki yolu var; yatırımı artırmak ve uzun vadeli de olsa doğum
kontrolünü ciddi olarak ele almak. Yılda 900-950 bin kişi iş
hayatına giriyor ama biz en iyi yatırım yaptığımız yıllarda bile
bunun ancak 400-450 binine istihdam sağlamışız. Yani her yıl bir bu
kadar insan işsiz kalıyor.
Kurtuluş tarımda
Hata nerede yapıldı?
Bizçok kalkınmış milletler gibi kendimizi birden bire sanayiye
yönelttik. Halbuki hizmetler sektörüne, turizme ve özellikle
tarımın gelişen şekline doğru kayma ihtiyacı var. Bu gidişle
dünyada tarım en kıymetli sektör haline gelecek. Ama biz tarım ve
hayvancılığı ihmal ettik. Tarımda verimliliği artırmak ve ihracat
kapılarını açmak şart. Artık tarımı ihmal edemeyiz. Türkiye’nin
kurtuluş reçetesidir tarım. Çünkü ferdi kendi konumu içinde
muhafaza eder ve şehirlere işsiz olarak hücumu önler.
Buna ilişkin bir öneriniz var mı?
Devlet arazileri, 6 aylık eğitime tabi tutulacak gençlere kirasız
ve karşılıksız, emaneten verilmeli. Verimliliği artırıp, ihracata
yönelen gençlere de 5 ile 10 yılın sonunda parasız olarak tapusu
sunulmalı.
Bu düşüncelerinizi hükümete ilettiniz mi?
Köy Enstitüleri ile ilgili kanaatlerimi Sayın Erdoğan’a bir yemekte
ilettim. O da bir televizyon programında buraları yeniden ihya
edeklerini söyledi ama şu ana kadar bir şey olmadı. Konuyu Tarım
Bakanı’na da ilettim. Köy ve beldelerde ziraat mühendisi istihdam
ederek tarıma yardım etmeye yönelik bir proje üzerinde
çalışıyor.
Akl-ı selim gerekiyor
Asgari ücret konusunda Başbakan ve diğer iş çevreleriyle
ayrı düştünüz..
Asgari ücretteki artış, diğer ücretleri yukarıya itiyor. Adam,
Başbakan yüzde 34 artırırken, senin yüzde 5’lik artışını kabul
etmiyor. Ayrıca iş değerlemesiyle çalışan yerlerde skalayı bozdu.
Ciddi işletmelerde bile asgari ücrette kaçaklar başladı.
Otomatikman toplu sözleşmelere de intikal ederek grev tehditleri
doğurdu. Özetle asgari ücreti sadece simit parasıyla hesap etmek
yanlıştır. Asgari ücretin muhatabı benim; ne TOBB ne TÜSİAD. Bunlar
bizimle konuşulsaydı daha değişik olurdu. Başka kuruluşlarla
konuşuldu.
Bu sözlerinizde bir sitem de mi var?
Sitem de sayabilirsiniz. Ama çalışma hayatıyla ilgili her konuyu,
ister bakan ister Başbakan bizlerle müzakere etmek zorundadır. Ünlü
düşünür Voltaire, “Akıl başka şeydir, akl-ı selim başka şeydir.
Akıl, akl-ı selim değildir” demiş. Ben de hem iktidarlara hem
işveren ve işçilere akl-ı selim diliyorum.
Aranızı düzeltmek için Başbakan’dan randevu istediniz
mi?
Hayır, ihtiyaç görmedim. Ben ve arkadaşlarım hangi bakandan randevu
istediysek en geç bir gün sonra verdiler. Hiçbir bakandan şikâyetim
yok. Başbakan’dan şikâyet etmek için insafsız olmak lazım.
İşadamları yatırım yapma konusunda niye
çekingen?
Bürokratik engeller yatırımı zorlaştırıyor. Yatırım maliyetleri çok
yüksek. Almanya bile bedava arsa verir, elektrik ve suyu indirimli
kullandırır. Biz ise sanayiye pahalı, konuta ucuz elektrik
veririz.
Müfettişlere koruma verilmeli
Türkiye’de kayıt dışı neden yüksek ?
Öncelikle vergi ve sosyal güvenlik primlerinin yüksekliği buna
neden oluyor. Namuslu yaşamayı zorlayan faktörler varsa, insan
ister istemez namus çerçevesinin dışına kayıyor. Belediyeden
Emniyet’e kadar yüklenen formaliteler, sendikaların zorlamaları tüm
bunlar adamı kayıt dışına yöneltiyor. Kendini mükellef kabul eden,
sigortaya kaydettiren adama müfettiş gitmemeli. Önünde sonunda ufak
tefek kaçırsa bile o zinciri boynuna takmış. Asıl kaydı olmayan
işyerlerine gitmeliler. Ama oraya gitmeye de cesaret edemiyorlar,
çünkü tehdit ediliyorlar. Bizde yararı olmayan kişilere koruma
veriliyor. Oysa müfettişlere koruma verilmeli. Ama müfettişlere
sahip çıkan yok.