Referandumda tercihimiz ne olmalı?
Abone olHaber Ajanda Dergisi editörü Muhteşem Tıraş'tan, referanduma sayılı günler kala kuşatıcı bir analiz geldi...
Ülke gündemiyle ilgili konularda yetkin görüşlere imza atan
Muhteşem Tıraş'tan referanduma sayılı günler kala kuşatıcı bir
analiz daha geldi: Niçin evet vermeliyiz?
Yazısına Mine Kırıkkanat'ın bir tespitiyle başlayan Traş, önce bir
perspektif çizdi:
2007 yılı 22 Temmuz gecesi idi… Kanaltürk ekranında seçim
hezimetini değerlendirirken, itiraf ediyordu Mine Kırıkkanat: “Halk
sandığımız kadar aptal değilmiş!”
Evet, halk, oligarşik yapının kurduğu tezgâhın farkına varıp,
çığırtkanların oyunu bozmuş ve aptal olmadığını ispat etmişti..
Geldik 12 Eylül 2010 Referandumu arefesine… Aynı çevreler “mart
kedisi kurnazlığı” ile yürüttükleri siyasetin işe yaramadığının
farkına vardılar varmasına da, bu sefer de referandumda “hayır” oyu
için inandırıcı gerekçeler bulamıyorlar.
…ve yine halkı aptal yerine koymaktan başka çareleri kalmamış
görünüyor.
HAYIR VERECEKLERİN GEREKÇELERİ
Haber Ajanda editörü yazısının bu bölümünde Hayır verecek olanların
ortaya koyduğu gerekçelere göz attı:
- En ciddi (!) “Hayır” gerekçelerinden biriyle başlayalım:
Efendim bu anayasa değişiklik paketi dışarıdan sipariş edilmiş/miş
de o sebeple “hayır”mış…
Bunu diyen kim? Dışarıdan gelen emirle bir katili ipten alan,
çantasında dışarıdan sipariş yasalarla vatanın yolunu tutan Bay
Derwsih’i alıp bağrına basan bir anlayış…
Durun, daha ciddi(!) “HAYIR” gerekçeleri de sıralanmaya başladı peş
peşe...
Gerekçeler mealen şu minvalde: “Efendim yeni anayasa değişikliği
paketi, kene-süne zararlısını yok eder mi? Süt sağmaya, ot biçmeye
yarar mı? Kısırlığı giderir mi? Hemoroide çözüm olur mu? Ozon
tabakasını tamir eder mi? Yakıt tasarrufu sağlar mı? Depremi önler
mi?”
“Sığlığın, cıvıklığın ve müptezelliğin bu kadarına pes!”
diyemiyorum, zira alıştık…
Bu arada hükümet de “evet” kampanyasının ağırlık merkezini 12 Eylül
Darbesi’ne kaydırarak hata yapmakta... 12 Eylül melaneti seçmene
elbette anlatılmalıdır. Ancak 45-50 yaş altındaki insanların
hatırlamadığı bir süreci “evet” oyu için öncelikli malzeme olarak
kullanmak doğru değil. Ayrıca 12 Eylül Darbecileri’nin “sadece
sembolik anlamda cezalandırılabileceği gerçeği” seçmene ne yazık ki
çok da heyecan verici gelmemektedir.
Aralarında tek tük cop manyağı fırıldak fetişistler olsa da, zaten
aklı başındaki 12 Eylül mağdurlarının duruşları belli. Sırf AK
Parti alerjisinden dolayı, başkalarının makatına enjekte edilmiş
copları pek umursamayanlara doğruyu anlatmaya çalışmak zaten
beyhude...
Değişiklik paketiyle ilgili en önemli vurgunun yüksek yargının
siyasallaşması, hatta CHP’lileşmesi, hatta askerileşmesi olmalıdır.
90’lı yıllarda CHP anlayışının yargıda nasıl bir kadrolaşmaya
gittiği belgesel niteliğinde anlatılmalıdır. Hatta o yıllarda
yazılı sınavlarda başarı gösteren hakim, savcı ve hatta gardiyan
adaylarının mülakatlarda hangi ayak oyunlarıyla, hangi gerekçelerle
elendikleri bizzat kendilerine anlattırılmadır.
Yüksek yargının AK Parti güdümüne gireceği yalanının, “aslında
yüksek yargının CHP’nin ve müstakbel cuntacıların avucundan
kayacağı endişesine matuf olduğu” da vurgulanmalıdır.
Türk seçmenine buradan seslenmek, naçizane çağrıda bulunmak
istiyorum.
NEDEN EVET TERCİHİ YAPMALIYIZ?
Traş yazısının bu bölümünde referandumda neden evet tercihi
kullanmalıyız sorusuna şu yanıtları verdi:
- Benim oyum “evet”… Niçin evet?
Tüm noksanlıklara rağmen…
Mali dengelerin oturtulduğu ve ihracatın arttırılması sağlandığı
için değil… Sağlıkta devrim niteliğinde iyileştirmeler olduğu için
değil…
Duble yollar yapılıp kazalar azaltıldığı için değil… Ülkenin dört
bir yanına açılan havaalanları sayesinde rahat seyahat olanağı
sağlandığı için değil… Hayal bile edemediğimiz hızlı tren için
değil… Sakatlarımıza, hastalarımıza ve yaşlılarımıza birçok sosyal
olanak sağlandığı için değil… Bürokrasinin azaltılıp, hizmetlere
kalite getirildiği için değil… Birçok ülke tarafından Türk
vatandaşlarına uygulanan vizelerin kaldırılması sağlandığı için
değil… Sınır komşularımızla ilişkilerin iyileştirildiği ve sınır
ticaretinin had safhaya ulaştırıldığı için değil… Dış dünyada
devlet adamlarımızın artık adam yerine konulduğu için değil…
İsrail’e verilen one minute dersi için de değil!..
Amma…
“Hakim-Savcı-General Omurgalı Oligarşi”ye hayır demek için evet...
Mevcut sistemi kullanarak memleketin başına çöreklenen kripto
Siyonistlerin ve kripto Haçlıların tahakkümüne hayır demek için
evet... Memleketimin fakir fukara çocukları dağlarda şaibeler
arasında şühedaya karışırken, kendini asil sanan salon züppelerin
diskolarda tepişip, Bağdat Caddesi’nde lastik cayırdatmalarına
hayır demek için evet… Sırf inancından dolayı askerlerimizin
sorgusuz sualsiz ordudan atılmalarına hayır demek için evet... Her
türlü ırkçı, mezhepçi kadrolaşmaya hayır demek için evet… Milletin
geleneklerine, inancına sövülmesine hayır demek için evet… Güçlünün
hukuku için değil, hukukun gücü için evet… Bir daha darbe olmaması
için evet… Bana dokunmayan cop bin yaşasın diyen anlayışa hayır
demek için evet!...
Kısacası, bu değişikliklere ihtiyaç olduğu için evet!
Ey benim Alevi, ey benim Kürt kardeşlerim! Sandıkta neden “hayır”
demeniz, neden sandığa gitmemeniz isteniyor, hiç düşündünüz mü?
Peki kimler istiyor? Siyonistlerin ve Haçlıların güdümündeki
merkezler!
Neden hep sizler üzerinden Türkiye’yi ayrıştırmaya, düzenini
bozmaya çalışmaktalar? Bu sorunun cevabını sordunuz mu hiç?
Demeyin ki müşfik, medeni Batı dünyası bizim özgürlüğümüzden
yana!..
Peki Batı dünyası kucağını sizlere bu kadar açmışken, neden Arap
kökenli yurttaşlarımıza açmıyor, açmadığı gibi sizleri de Arap
düşmanlığı ile beslemeye çalışıyor, neden?
Vaktiyle birbirlerini boğazlamış, insan eti yemekten sabıkalı Haçlı
yamyamlarının torunları bugün de aynı yamyamlık ve barbarlığın
içinde yüzmüyorlar mı? Somali’de Etiyopya’da, Ruanda’da, Bosna’da,
Karabağ’da, Sincan’da, Irak’ta, Afganistan’da aynı barbarlığa imza
atmadılar mı?
Katoliğin Protestana, Prostestanın Ortodoksa bu kadar düşman
olduğu; açık tenli Hıristiyanların bir Meksikalıya, bir İspanyola
bir Portekizliye bile yarı zenci gibi baktığı, küçümsediği bir Batı
dünyası Kürtlerin ve Alevilerin özgürlüğünü düşünecek öyle mi?
Ya da kendi ırkı dışındaki tüm ırkları adeta sinek gibi görüp
kanlarını helal sayan Yahudi dünyası?
TIRAŞ'TAN CAN ALICI SORU
Muhteşem Tıraş yazısında o can alıcı soruyu sordu:
Bir soru daha soralım: PKK’yı kumanda eden güçler, hükümetin 12
Eylül’de “hayır” oylarıyla zayıflatılarak, 2011 seçimlerinde
düşmesini neden istiyorlar, neden cinayetlere, eylemelere hız
verdiler, kimlerin iktidar olmasını istiyorlar? İktidara getirmeyi
planladıkları kişilerden ne bekliyorlar?
Ben söyleyeyim: Geçen yazıda da vurguladığım gibi tekrar ediyorum:
Hedef, CHP/BDP koalisyonudur. Bu başarılamasa bile CHP saflarından
da Meclis’e sokulacak yeni Sırrı Sakıklar, yeni Leyla Zanalar ve
yeni Emine Aynalar’la bölücülük akımının olabildiğince
güçlendirilmesi sağlanacaktır. Allah korusun, eğer bu proje tutarsa
gerisini düşünmek bile istemiyorum.
Ey Alevi, ey Kürt kardeşlerim! Tekrar düşünün: Bu ülkeye düşman
olan güçler neden size dost? Sadece tersten bir okuma yapalım ne
olur! Ayağımızın altındaki halı çekilmeye çalışılıyor anlayalım
bunu artık! Halı çekildiğinde hep birlikte yerle yeksan olacağımız
gerçeğini zihinlerimize kazıyalım.
Deyişlerle Samah dönüp, lorke ile halay çekip, horon ile coşuyoruz.
Bozlaklar ile efkârlanıyoruz. Evlilikler, ortaklıklar, komşuluklar
yapıyoruz. Düğünlerimizi aynı geleneklerle yapıyor, cenazelerimizi
aynı ağıtlarla, aynı dualarla kaldırıyoruz. Bu birliktelik, bu
bütünlük hangi coğrafyada var, söyler misiniz?
Önümüzdeki sandık, fırıldakların oyununu bozmak için son bir
fırsattır. Bu oyunu hep birlikte bozamazsak, bizleri bekleyen
tehlike sadece bölünmek değil, topyekûn infilaktır.
Yapılacak demokratik değişiklikler hepimiz için... Velev ki AK
Parti samimi değil! Lakin AK Parti bugün var, yarın yok! Ancak
oylamadan “hayır” çıkarsa, dün ve bugün var olan belalar, yarın da
olmaya devam edecektir.
Haydi mukaddes toprağımın yürekli insanı! Ülkemizin geleceği için,
gelecek nesillerin selameti için… Sandığa mutlaka gidelim.
Diyelim ki: Evet, evet! Yüzbin kere evet!..