Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Partilerin genel başkanları kavgayı sürdürüyor, toplumu germekte
mahzur görmüyorlar.
Bu arada, referandum konusu maddelerin detayına pek girilmiyor.
Sadece, (sanki bağımsızmış, CHP’nin yandaşı değilmiş, politikaya
hiç bulaşmamış, kendisini icranın yerine koymamış, tüm darbelerde
darbecilerin yanında yer almamış, 27 Mayıs,12 Eylül, 28 Şubat vb.
tüm yüz kızartıcı olaylarda hukuk ve adalet kavramlarına ihanet
etmemiş gibi) Yargı’nın bağımlı hale geleceği dile getiriliyor.
Ve ne yazık ki, muhalefet, ‘Yüce Divan’ tehditleri ile, TBMM’nin
etkisine ve saygınlığına darbe vurmaktadır. Zaten, halkın
seçtiklerine saygı duymayanlara, daha da bir güç
vermektedirler.
Kaldı ki, pakette sadece Yargı ile ilgili değişiklikler yoktur;
1- Darbecilerin zırhı kaldırılmakta, Yargı yolu açılmaktadır.
2- YAŞ’ta mağdur edilen, Silahlı Kuvvetler ile ilişiği kesilen,
zulme uğrayanlara, Yargı yolu açılmaktadır.
3- Fişlemenin önü kesilmekte, şahsi bilgiler koruma altına
alınmaktadır.
4- Vergi borcu sebebiyle, yurtdışı yasağı uygulaması
kalkmaktadır.
5- Memurlara toplu sözleşme hakkı gelmektedir.
6- Ekonomik ve Sosyal Konsey, Anayasa’ya dahil edilmektedir.
7- Anayasa Mahkemesi’ne, ferdi olarak başvurma hakkı
getirilmektedir.
8- Şehitlere, gazilere ve yakınlarına; özürlülere ve kadınlara,
ayrıcalıklar sağlanmaktadır.
9- Parti kapatılması önlenmektedir.
10- Haksız yere meslekten atılan hakim ve savcılara yargı yolu
açılmaktadır.
11- Ve şüphesiz, kendisini halkın ve TBMM’nin üzerinde gören
Anayasa Mahkemesi’ne, demokratik bir yapı getirilmektedir. Yargı
üzerindeki HSYK baskısı sona erdirilmektedir. HSYK-Yüksek Yargı
paslaşması sona erdirilmektedir.
12- Ombudsmanlık uygulaması başlatılmaktadır.
Velhasıl, referandumu, sadece Yargı olayına bağlamak, çok
yanlıştır.
Bu arada, ‘referandum, iş ve aş mı getirecektir?’ sözü de çok
hatalıdır. Ekonomiden anlamamayı ifade eder. Yargı’nın, bugüne
kadar, ekonomiye verdiği zararları görmemek anlamına gelir.
1- Merhum Özal döneminde; PTT’nin ‘T’sinin satışı, (Mümtaz
Soysal’ın etkisi ile) Anayasa Mahkemesi tarafından engellenmese
idi; elde edilecek rakam ile, tüm dış borçlar ödenecek ve
yatırımlar için ciddi bir tutar da geriye kalacaktı. Her şey bir
tarafa, bu hatalı karar bile, Yüksek Yargı’nın ekonomiye verdiği
zararın büyüklüğünü göstermeye kafi gelir.
Kaldı ki, aynı dönemde, ‘yabancılara mülk satışı uygulamasının’
iptali de ayrı bir darbe olmuştur.
2- Parti kapatma davalarının, (ki sonuçta hiçbir anlamı yoktur.
Yeni parti hemen kurulmaktadır) ekonomiye vurduğu darbeler, inkar
edilebilir mi?
3- Ne yazık ki Yargı, kendisine muhalefet rolü biçmiştir. Her türlü
icraata müdahale hakkını kendinde görmektedir. Yetki tecavüzlerini
hak saymaktadır. Her türlü yatırıma karşı çıkan, (önemli bir bölümü
BDP mensubu) istemezükçülerin yanında yer almaktadır. Mesela;
a) İzmir limanının özelleştirilmesine engel olunmuş, şehre büyük
zarar verilmiştir.
b) Alsancak-Turan kavşağı arasında planlanan; liman şehri İzmir
idealine hizmet verecek, ‘Manhattan Projesi’ Yargı tarafından
engellenmektedir.
c) Basmane Çukuru, Kordon Yolu, Ege Palas, Ahmet Sevil’in yeri,
Konak Pier, İnciraltı Bölgesi, Yortanlı Barajı, Fuar yeraltı
otoparkı, Viyadükler, Bergama altın madeni vb engellemeler; İzmir’i
yarım kalmış yatırımlar şehri ve yatırımlara yasak bölge haline
getirmemiş midir? İzmir’in geriye gitmesine sebep olmamış
mıdır?
Metro ve Büyük Kanal çalışmalarımızda, devamlı olarak engellendik.
(Suçumuz sol tandanslı olmamaktı.) İnanılmaz zaman ve maliyet
kayıpları yaşadık. (Ms. Varyant Viyadüğü, 15 yılda bitirilebildi.
Maliyeti kat kat arttı.)
Ama aynı Yargı, Sn. Piriştina döneminde yapılan; hukuka, tekniğe ve
estetiğe aykırı, Konak altgeçidine hiç ses çıkarmadı?
Örnekler saymakla bitmez. Sırf muhalefet olsun diye engellenen
yatırım ve icraatlara sahifeler yetmez. (Öğrenci bursları bile, CHP
başvurusu ile iptal edilmiştir.)
Türkiye’de de ‘Kuvvetler Ayrılığı’ uygulaması hep lafta kalmıştır.
Darbe Anayasaları ile faşist, baskıcı, anti-demokratik düzen daha
da güçlü hale getirilmiştir. Sandık, oy, seçim kavramları değersiz
kılınmıştır. Tayinle gelenlerin, seçimle gelenleri yönettiği, hukuk
dışı bir düzen, devam ettirilmiştir. Darbelerin, muhtıraların sonu
gelmemiştir.
Bu referandum; halkın etkili ve yetkili olduğu, gerçek demokrasinin
hakim kılındığı bir düzene, geçiş kapısı olacaktır. Bundan sonraki,
kapsamlı reformların, ateşleyicisi görevini ifa edecektir.
Evet oyu, filan partiye destek anlamına gelmez. Gerçek demokrasinin
istendiğini gösterir.
Önemli not: Sn. Başbakan, Sn. Kılıçtaroğlu’nun, SSK Genel Müdürlüğü
dönemini tenkid etmektedir.
O dönemde, devamlı zarar edildiği doğrudur. Ancak, zararın sebebi
yönetim değildir. Merhum Özal’ın (bizim de, Başbakanlık müşaviri
olarak, katkı koyduğumuz) yaptığı Sosyal Güvenlik Reformları’nın,
iktidara gelen Sn. Demirel tarafından iptal edilmiş olmasıdır.
Tekrar başı-bozuk, yağma düzenine dönülmüştür. İlaveten, bir de
‘Yeşil Kart’ afeti devreye sokulmuştur.
Nitekim, 2002-2010 dönemi, AKP dönemidir. Sosyal Güvenlik
Kurumları’nda, çok kaliteli insanlar görev yapmıştır ve
yapmaktadır. Ama zarar geometrik dizi ile artmakta, tam bir kara
delik olarak, bütçeyi sömürmektedir. Şimdi, bu mevcut ekibi de
başarısız sayabilir miyiz?