RedHack Grubu yine ortalığı karıştırdı
Abone olSosyalist hacker RedHack yine çok tartışılacak bir eyleme imza attı. Grubun hedefinde bu kez Dışişleri vardı.
Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesi, Redhack
tarafından hacklendi. Redhack, Türkiye’de görev
yapan 821 yabancı diplomat ve ailelerini kimlikleriyle deşifre
etti.
Bu sabah saat 08.30 sularında hacklenen sitede Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın Muammer Kaddafi ve Beşar Esad 'a sarıldığı fotoğraflar ve üzerinde "Dışişleri değil, savaş ve kölelik işleri" ifadesi yer aldı. Site yaklaşık 25 dakika hizmet dışı kaldı.
BİLGİ VE BELGELER ORTALIĞA SAÇILDI
Hacker grubu RedHack eylemlerine bir yenisini daha kattı. RedHack grubu Sivas katliamına ve Suriye politikasına dikkat çekmek için Dışişleri Bakanlığı sitesini Hackledi. Ancak bu saldırı çok tartışılaşacak türden. Yabancı diplomatları fotoğrafları ve her türlü bilgileriyle sanal ortamda yayınladılar.
RedHack Dışişleri Bakanlığı'nın sitesine hackledikten sonra,
Başbakan'ın Kaddafi ve Esad ile sarıldığı fotoğrafları koyarken,
"Dün kardeş bugün düşman, emperyalizm için
savaşmayacağız" diye yazdı.
GÜLEN CEMAATİNE MESAJ
Grubun bir diğer hedefinde ise Gülen cemaati vardı: Dışişleri üzerinden Gülen'e de
yüklendiler: "Pensilvanya merkezli ve cemaat güdümlü dışişleri politikasını bırakmadıgınız sürece ensenizde olacagiz."
DAVUTOĞLU'NA AĞIR SÖZLER
Ele geçirilen sitede son dönemin mode söylemiyle "Oğlum bak git"
başlığı altında, yayınladıkları mesajda "Bizim dişisleri
bakanı emperyalizmin kapısında nöbet duracagına, Malatya'da
iktidarın namusunun ortasına dikilen füze rampası ile
uğraşsın" diyerek Davutoğlu'nu sert sözlerle
eleştirdiler.
Hackerler siteye bu fotoğrafı yerleştirdi;
KİMLERİ HACKLEMİŞLERDİ?
-RedHack, cemaate boyu eğip NATO borazanlığı yapmakla suçladıkları TSK'yı protesto için Kuvvetleri Komutanlığı 2. Komando Tugay Komutanlığı'nı hacklemişlerdi. Askeri personele ait belgeler yayınlanmıştı.
-Redhack grubu, daha önce Emniyet Müdürlüğü sitelerini kırarak, polis muhbirlerinin isimlerini deşifre etmişti. Emniyet'in dijital verileri sakladığı veritabanının şifresinin '123456' olmasını dalga geçerek duyurmuşlardı.
-Redhack, "takla at da görelim" diyen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'i protesto için İçişleri Bakanlığı sitesini hacklemişti. Siteye "Bakalım sen mi oynayacaksin halk mı? Göreceğiz" diye mesaj yazmışlardı.
-Süt dağıtım projesinin ardından yüzlerce öğrencinin rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmasını protesto eden RedHack bazı süt firmalarının sitelerini hacklemişti. Hack'lenen sitelerde "Aslında sizi hack'lemedik, 'psikolojik' olarak öyle görüyorsunuz" ibaresi yer almıştı.
REDHACK AJAN MI? KİM BU İNSANLAR NE İŞ YAPIYOR? YAYINLADIKLARI BELGER ÖNEMSİZ Mİ? GRUBUN LİDERİ KONUŞTU... AYRINTILAR SONRAKİ SAFYADA
[PAGE]
Emniyete ait pek çok siteyi çökerten, en son İçişleri
Bakanlığı'nın sitesini hackleyen RedHack'ten (Kızıl Hackerlar
Birliği) hala bir iz yok. Kimler, neredeler, kaç kişiler? İnterpol
tarafından dahi arandığı söylenen Redhack'in lideri
İnternethaber Twit-ul Havadis'ten Hatice Kübra'ya geçtiğimiz
günlerde konuşmuş ve RedHack'in bilinmeyen yönlerini
anlatmıştı.
1997’de kurulan Redhack’in lideri ‘MaNYaK’ nickini
kullanıyor. İddiaların aksine Türkiye’de yaşadıklarını söyleyen
Redhack’in lideri neden yakalanmadıklarını da
açıkladı...
Nerede yaşıyorsunuz, kaç kişisiniz?
Yurtdışında olduğumuz şeklinde çıkan haberler bilinçli
spekülatif ve dezenformasyon haberler. Bizler ülkemizdeyiz. RedHack
üyeleri sanıldığından çok. Türkiye’deki kilit noktalara yerleşmiş
çoğu eski olmak üzere bir çok üyemiz, dostumuz var. Ve artık
RedHack’i grup olmaktan çıkararak, genel bir örgütlenme modeline
gideceğiz. Yazacağımız RedHack Manifesto’sunu kabul eden herkes
kendi hücresini ‘bağımsız’ olarak kurabilecek. RedHack adına
RedHack ilkeleriyle bizlerden bağımsız olarak eylem yapabilecek. Şu
an çekirdek grubumuzdaki üye sayımız 12’ye çıkmıştır.
Kim bu insanlar ne iş yapıyor?
Herbiri kendi dalında uzman ve sosyal olarak okumuş kültürlü
insanlardır. Bu toprakları çok sevdiklerinden, bu coğrafya için
bizimle kesintisiz bir mücadele vermeye çalışıyorlar. Bu fırsatla
onlarında halkımıza ve siz basın mensuplarına selamlarını
iletiriz.
İnterpol sizi arıyor mu?
Güya İnterpol’e bizi bulmaları için başvuru yapılmış, biz de sonucu
bekliyoruz. Fakat diyelim ki buldular, ne diyecekler; ‘MaNYAK sen
misin?’ Bu davaya nereden bakarsanız bakın trajikomik. Peki sonra
ne yapacaklar? Bence bir manyağı akıl hastahanesine yatırmaları
lazım bu durumda. Bir diğer tuhaf konu ise; Almanya’nın,
Fransa’nın, İsviçre’nin, ABD’nin veya dünyanın bir çok yerinde
çeşitli siteleri hackleyen bir çok milliyetçi veya cemaatçi hacker
gruplarına ev sahipliği yapan, onlara kesinlikle ‘tek cezai işlem’
yapmayan hatta dernek bile kurmalarına izin veren Türk polisinin
bizleri bulmak için İnterpol’e başvurmaları da İnterpol tarafından
nasıl karşılanır merak konusu. İnterpol’ün bu talebe karşılık ne
yaptığını bilemeyiz ama çok güleceklerini tahmin ediyoruz.
Tutuklanan 7 kişi Redhack üyesi mi?
Bize dava açıp 7 masum insanı tutuklayan savcı, zaman aşımına
uğrayan Sivas davasının ve bir çok gencin tutuklu yargılandığı Hopa
davasının da özel yetkili savcısıdır. Sırf buna bakarak olayın
doğruluğunu veya yanlışlığını anlayabilirsiniz. Doğrusu gözaltına
alınan ve tutuklananların çoğunu polis ve özel yetkili savcının
‘deneme-yanılma’ yaparak tutukladığını düşünüyoruz. Aldıkları 17
kişiden 7’si tutuklanıyor, 10’u serbest kalıyorsa ve ilk mahkemede
bunların çoğu serbest kalacaksa bu adalet kendini sorgulamalıdır.
Tabii bu adaleti ayakta tutanlar yani bizler de kendimizi
sorgulamalıyız.
Peki kim bu tutuklananlar?
Mahkemelerin, suçluyu bulmak yerine suça göre suçlu yaratma ve bu
suça meyilli olanları veya kendilerine göre tehlikeli gördüklerini
(yine kendilerine göre rehabilite etme amacıyla) cezaevlerine
göndererek, olası bir tehlikeyi ağaç yaşken eğme mantığıyla
‘uslandırma’ telaşında olduğuna inanıyoruz. Tutuklananlar arasında
olan 17 yaşındaki Duygu Kerimoğlu’nun Suriye işgaline karşı
Facebook ve Twitter’da yaptığı yorumların tutuklanmasındaki asıl
sebep olduğunu düşünüyoruz. Yine tutuklananlar arasında olan Devrim
Ali Avcu’nun bilgisayarı bile olmamasına rağmen sırf iktidara
muhalif olduğu için rehabilite amacıyla cezaevine gönderildiğini
düşünüyoruz.
Erbay Değerli ve Uğur Cihan Okutulmuş gibi insanların da RedHack
haberlerini paylaştıkları gerekçe gösterilmiş. Asıl mesele
bunlardan birinin muhalif, bir rapçı diğerinin ise işçi
mücadelesine inanan bir emekçi olması. Hükümetin sanatçılara,
gençlere, müzisyenlere, emekçilere vb. ezilenlere tavrını bilenler
için yaşananlar hemen anlaşılır durumdadır. Gelelim diğer bir
boyuta, korsan yazılım kullanan onlar, emniyet andıçı olayına girip
insanların maillerini izinsiz izleyen onlar, illegal iş yapan
hackerlara ‘aferin’ diyen onlar, siyasetçilere hakaret eden,
jurnalleyen ve ırkçılık yapanlara sessiz kalan onlar, suikast vb
ihbarları ciddiye almayan onlar, cemaatlerin yaverliğini yapan
onlar ve bunları ortaya çıkaran biziz. Sonra suçlu da biziz! Bir
manyak arıyorlarsa bu kim oluyor bu durumda? Bunun cevabını
okuyucuya bırakıyoruz! (Bazen kendimden şüphelenmiyor değilim)
Yayımladığınız belgelerin önemsiz olduğu iddia edildi.
Önemsiz mi?
Eğer bunlar önemsiz ve pek de gizliliği olmayan belgelerse neden
‘devlet güvenliğini sarstınız’ diye bizlerin arkasına özel
savcılar, polisler, MİT, terörle mücadele şimdi de İnterpol
takılıyor. Size bir itirafta bulunalım; biz bu dava ile alakalı her
haber çıktığında sevgili Ahmet Kaya’nın o muhteşem eserini, yani
’başım belada’yı dinliyoruz ve şu nakarata yüksek sesle eşlik
ediyoruz. ‘Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça!’
Sorunuza gelirsek, tüm RedHack üyeleri görevleri başındadır. Bir
hayalet ile savaşmak istediler. Bay burjuvaziye istedikleri savaşı
vereceğiz. Onlar bize ‘silahlı örgüt’ diyor ama bilinmeli ki; tek
silahımız fikirlerimiz, tek örgütümüz halkımız, tek suçumuz
insanlığımız. Bizi yok edebilirsiniz fakat, fikirlerimiz için çok
geç kaldınız!”
Ajan olduğunuz da iddialar arasında?
Evet gizli servis ajanıyım ama sanıldığı gibi emperyalist,
kapitalist bir devletin değil. Eğer iktidar emperyalizmin
piyonuysa, ordu ABD’nin jandarmasıysa, yargı burjuvazinin
oyuncağıysa, yürütme yürümüyorsa, basın ise sadece kendine
basıyorsa, bizler için tek çare devrimdir. Bu devrimin kızıl
ordusunun bir neferi olmaktan, işçilerin, emekçilerin, köylülerin,
öğrencilerin, kadınların ve her türden ezilen dünya halk ve
uluslarının, yani ötekilerin devrimci gizli servis ajanı olmaktan
onur duyarım. İktidardaki para babası kapitalist zalimlerin
arkasında kimler yok ise bizim arkamızda onlar var. Ben ezilen
halka umut taşımayı hedef alan sıradan bir neferim. Her devrimci
gibi elbette ben de proletaryanın ajanıysam bundan onur duyarım.
Onurlu, namuslu, cefakar halkımızın, işcilerimizin, direnen
ögretmenlerimizin yani emekçi insanların ajanı olmak bizim için
şereftir. Biz buysak ya bizi suçlayanlar, onlar kimin ajanı?
Herhangi bir örgütle bağlantınız var mı?
Bizlerin hiç bir örgütle ne direkt, ne dolaylı bağlantısı vardır.
Halkın PKK histerisini kullanarak bizlere kah ‘gizli servis ajanı’
diyorlar, kah ‘bunlar PKKlı’ diyorlar. Amaçları bize olan desteği
kesmek. Çünkü onları asıl korkutan yaptıklarımızdan çok halkın bizi
desteklemesi, binlerce insanın bu tutuklanmalara rağmen bizlere
artarak destek vermesidir. Eğer yüz parçaya bölünmüş sol bir
konuda, yani RedHack konusunda, birleşip destek veriyorsa bu
iktidardakiler için sonun başlangıcıdır. Çünkü onlar bu ülkeyi
cehaleti güçlendirip, bilgiyi yayanları ise birbirine düşürerek,
böldükten sonra içeri atarak yönetiyorlar.
İşte RedHack’in çıkışı bu anlamda onlar için büyük bir kabustur.
Bizlerin arkasında samimi Müslümanlar da vardır. Ayrıca Ataturkçü,
Kürt, Laz, Alevi ve Ateistler de var. Bu bizi onların örgütü veya
partisinden yapmaz. Bugün Cübbeli Hoca’nın taraftarları eğer bizi
destekliyorsa, bu bizi İsmailağacı yapmaz. Bugün Kürt halkının
kendi kaderini tayin etmesini, tüm ulusların tam hak eşitliğine
sahip olmasını savunmamız bizi A veya B örgütünden yapmaz. Biz
örgütlerden çok ‘kim haklı’ ona bakarız, örgütlerin zaten bir ismi
vardır. Biz herhangi bir örgütün adamı olsaydık çekinmeden ismimizi
söylerdik. O kadar şey yaptık, bundan mı sakınacağız. Ama bizim
varlığımızın tek nedeni devrimci dayanışma ve devrimin
propagandasının bu alanda yapılmasıdır. Bütün bunlara rağmen
bazıları bizi A veya B örgütünden görebilir. O örgütlerden
görmeleri de zerre kadar bizi ırgalamaz. O tür ‘geri kitleyi hedef
alan’ propagandalar TRT’de etkiledikleri ‘Anadolu’dan Görünüm’
müptelası robot insanlar için geçerli, bizler için değil. Tarihsel
olarak ‘kimin terörist olacağını’ kazananlar belirleyecek! Ve
halklar hiç yenilmedi..
Bugüne kadar yaptığınız hack eylemleri
nelerdir?
Bizler eylemlerimizle anılmayı seven insanlar değildik. Halen de
değiliz. Ama maalesef süreç bizi buna mecbur bıraktı. Aslında
bugüne kadar hep sessiz sedasız işler yaptık. TİB gibi işler de o
sessiz işlerimizdendir. Ayrıca başka bir çok büyük ‘faili meçhul’
işin arkasında da biz varız. Faili meçhul dedik, yanlış
anlaşılmasın. Halkın yararına faili meçhul birçok internet
olayından bahsetmekteyiz. Ama bugün için bunları açıklamayı uygun
bulmuyoruz. Elbet birgün herkes öğrenir.
Yakalanmamayı nasıl başarıyorsunuz?
Bizler onların parayla, güçle satın alamayacağı bir şeyi
taşıyoruz, onun adı onur’dur. Bu onur bizleri yenilmez kılıyor.
Çünkü demir parmaklılar onuru yok edemez, çünkü onuru yüreğinde
taşıyanlar bunu kolay kolay kaybetmez. Ya cebinde taşıyanlar? Kendi
vatandaşına ‘takla ve göbek at’ diye dalga geçen biri zaten cebinde
taşıdığı onurunu çoktan düşürmüştür.
Hack yapmaya devam edecek misiniz?
Eylemlerimiz artarak, onların emekçilere orantısız şiddetine oranla
‘orantılı’ sürecek. Benden sonra da nice MaNYaK’lar nice gelecek.
Bu mücadele, onlar, yani vatandaşı sömüren seçkin kravatlılar başka
bir ülkeye sığınana kadar devam edecek. Biz halkların hükümetlerden
değil, hükümetlerin halklardan korkması gerektiğini düşünenleriz.
Korkarak, diz çökerek, susarak, ‘başıma birşey gelmesin’ diye
haksızlığa boyun eğerek koskoca bir hayatı acınası bir şekilde
yaşamak mı? Kalsın, biz böyle iyiyiz...
Son olarak RedHack’te birden fazla MaNYaK var. O bir sembol.
Yıllarca değişir durur. Bugün benim, yarın başkası. Belki onlarca
belki de daha fazla var, kim bilebilir? Gerçi artık MaNYaK yerine
Şirin Baba’yı önder seçtik, daha sevimli.