Rauf Denktaş'a Arafat muamelesi
Abone olRauf Denktaş şok bir iddada bulundu; "Benden yardım isteyenler iki villa bir Mercedes'e beni sattılar"
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ABD ve İngiliz yönetiminin
kendisini Filistin lideri Yaser Arafat gibi ‘ekarte’ edip
sıfırlamaya çalıştığını belirterek, ‘‘ABD ve İngilizler zorda
kalmadıkça bana gelmezler. Arafat'la benim aramdaki en büyük fark,
ben seçilmiş bir liderim, o kendini seçtirmiş bir liderdir’’ dedi.
Denktaş, yapılacak seçimlerde muhalefetin ancak yüzde 30 oy
alabileceğini belirterek, diğer partilerin satıldığını söyledi.
Denktaş, ‘‘Ben ameliyata giderken benden gazete kağıdı için yardım
isteyenler, döndüğümde altlarına Mercedes almışlar ama bana vurmak
kaydıyla... 2 tane villa, bir Mercedes'e beni sattılar. Sağ
olsunlar beni ucuza satmadılar’’ diye konuştu. Denktaş Hürriyet'e
şunları söyledi: BEN DE İSTİYORUM AB'ye girmek Türkiye'nin önünü
açar, diye haklı bir yaklaşım var. Buna hiç itirazımız yok. Ama ben
AB'ye girme statümü temine çalışıyorum. Türkiye'nin AB'ye girme
konusunda Kıbrıs'ı engel görüp, bir an önce kabul edelim, ‘Annan’ı
da kabul edelim, babanı da kabul edelim. İlle de edelim edelim'
diye bir baskı var burda. Ben diyorum ki bunu gördükçe, siz
Türkiye'ye yardımcı olmuyorsunuz. Bunu gördükçe ne der karşı taraf?
Türkiye'ye yardımcı olmak istiyorsanız, bu yaptığınız yasa dışıdır,
yapamazsınız demeniz lazım. Hukukçuların beyanları var elimizde
onları tepe tepe kullanmamız lazım. AB'ye üye diplomatlar da
yaptıkları hatanın farkında ama bir şey yapamayacaklarını
söylüyorlar. ‘‘Sizin haklarınızı korumaya çalışacağız’’ diyorlar.
Ben de diyorum ki: ‘‘Bizim hakkımız nedir? Siz beni nasıl
görünüyorsunuz?’’ Korumaya çalıştıkları haklara bakıyoruz,
‘yüceltilmiş azınlık’ olarak görüyorlar. ‘Korunmaya alınmış
azınlık’ muamelesi yapıyorlar. Biz bu değiliz, bir cumhuriyetin
kurucu ortağıyız. O cumhuriyet kanatları kesilmiş bir kuştur. Tam
bağımsız değildir, uçamaz. Kendi kendini fesh etme kararı alamaz.
Türkiye tam bağımsız bir ülke olarak bugün isterse, Yunanistan'la
birleşme kararı alabilir. Kıbrıs böyle bir karar alamaz. Bu
garantilerle, Enosis'in yasaklanmasıyla alamaz. Makarios ‘‘Tam
bağımsızlık istiyorum, üç ülkenin kolonisi oldum’’ diye savaşa
gitti. Biz 1960 anlaşmaları ve garantiler derken, bunu okuyan
gençler Makarios'u bağımsızlık havarisi olarak taçlandırdılar. Bize
de acımasız ‘emperyalistlerin uşağı’ diye saldırdılar. Sonra ne
olduğu ortada. BİZ DE GEREKLİYİZ AB ülkeleri, gereken reaksiyonu
görmezlerse rahatlıkla bizi suçlamaya devam edecekler. Ama kamuoyu
‘‘Bu yaptığınız yasa dışıdır, dünyanın neresinde iki taraf arasında
BM'nin 40 yıl bulunduğu bir memlekette bir tarafı üyeliğe
alırsınız?’’ diye feryat ederse, başka türlü hareket edecekler.
Bizim kararlılığımız karşısında, bir ümitleri seçimlerdir. AB, bu
da olmayabilir diye düşünerek bizimle temasa geçti. Şimdi bizim
ekonomimizi nasıl Rumların seviyesine çıkarabilirler, neler
yapabilirler diye geliyorlar. Bu insanların beyanatı var ‘‘Kıbrıs
AB'ye jeopolitik açıdan gereklidir’’ diye. Kıbrıs gerekli ise bizi
de almak onlar için elzemdir. 2 milyar maaşla ihya mı oldum Ben
hükümete, bir de halkımıza bakarım. Siz 40 yıl bir avuç insana
milli dava Türklük davası, Türkiye'nin davası deyip gizli gizli
silah verip teşkilat yaptırın, yeraltına indirin, 50 yılımızı
Türklük davası diye harcayalım. Ondan sonra, ‘‘Yok canım yanlış
yapılmıştır. Hiç buna gerek yoktur’’ diyemezsiniz, hakkınız yoktur.
Bunu diyecekseniz erkekçe söyleyeceksiniz. Çağırırsınız liderleri,
dersiniz ki, arkadaşlar ya Rum-Yunan idaresinde ya da Türk
idaresinde yaşayacaksınız, seçin. Bizim artık Kıbrıs diye bir
meselemiz yok. Biz bütün gençliğimizi heba ettik. Cumhurbaşkanı
olayım diye mi yaptım bunu. Yoksa Cumhurbaşkanı olup da 2 milyar
lira maaş alıyorum diye, ihya mı oldum. Olacak iş mi bu. Anadolu'yu
arkama alır tekrar mücadele ederim Başka kim davet ediyor bizi,
Papadapulos. Hem istemediğini söyleyen, hem çok değiştiğini
söyleyen adam. ‘‘Denktaş tadilattan vazgeçsin kabul edelim’’ diyor.
Biz rehabilite olmaya hazırız ama siz aynı yolda gittikçe bu sorun
bundan önce olduğu gibi 40 yıl daha çözülmez. Tanımayacakmış,
tanıma. Biz de tanınmayan bir devlet olarak Türkiye ile AB üyesi
Güney Kıbrıs'la Şark ile Garp arasında açık pazar bir ülke olarak
yaşarız. Hepsi gelir bizden satın alır ucuz ucuz arabaları. 2 SENEM
VAR Yapılacak seçimlerde muhalefet ancak yüzde 30 oy alabilir.
Ancak iktidar için yeterli oyu alırlarsa, benim müzakerelerden
çekilmemi isteyeceklerdir. Bu durumda her şeyi bırakırım,
Anadolu'yu arkama alıp tekrar mücadeleye başlarım. AB KAYBETTİRDİ
Güney, AB'ye girmekle ekonomisinden, çok şeyden vazgeçecek. 4 bin
küsur off-shore'dan başlamak üzere 10 sene ister yine bu duruma
gelmeleri için. Eğer tek Kıbrıs'ı almak istiyorlarsa, önce bizi
ekonomik ve politik açıdan oralara götürün, ondan sonra alın. Bizi
de kattıklarında Kıbrıs'ın ekonomisi yardıma muhtaçtır. Bunların
neresi AB'ye girmeye hazır? Ben diyorum ki, siz politika olarak
Güney Kıbrıs'ı aldınız, biz de politik olarak bir karar aldık. Bu
şekilde girmiyoruz. Tayyip Bey çok değişti Başbakan Tayyip
Erdoğan'da çok büyük bir değişiklik var. Şimdiye kadar bütün Türk
hükümetlerinin hiç olmazsa son dönemde takip ettikleri, TBMM'nin
onayladığı milli siyaseti aynen söylüyor. Şöyle diyor: ‘‘Gerçekler
üzerine, iki halk, iki demokrasi, iki devlet ve Türkiye'nin
sulandırılmamış garantisi.’’ Kamuoyu Anadolu'da hep arkasında,
İstanbul'da basın başka havada. Türkiye'nin bu nüfusla, bu
ekonomiyle, Anadolu kültürüyle, dahası dini ile AB'ye girme imkánı
yok. AB şimdi Türkiye ile pazarlık yapıyor. Şimdi Kıbrıs'ı ver,
diyorlar. Sen Kıbrıs'ı verdikten sonra Yunanistan'ı gör. Ege
konusunda ve diğer konularda. Arkasından Kürtlere muhtariyeti ver,
gelecek. Türkiye'nin bünyesi buna dur diyecek güçte değil henüz.
BASIN SAHİP ÇIKSIN Hükümetin yanında basının da bu hakkı savunması
lazım. Şimdi basın ne yapıyor? ‘‘Kıbrıs engeldir, aman Kıbrıs'ın
AB'ye alınması lazım’’ diye üstümüzde baskı yapıyorlar. Zaten
hepsinin de istediği bu. Kıbrıs doğduğunda kendi kendini
feshetmesin, enosise gidemesin diye tam bağımsızlık verilmeyerek
kısıtlandı. Garanti anlaşmaları kısıtlandı. Enosis yasaklandı,
taksim yasaklandı. Makarios savaşı başlatma sebebi olarak, ‘‘Tam
bağımsızlık istiyorum, tam bağımsız değilim’’ demedi mi? Bunlar hep
unutuldu. Başbakanlar için İngiliz belgelerinde direktifler vardır.
Makarios, hükümet değildir, Makarios Kıbrıs değildir, Dr. Küçük'le
haraket etmesi gerekir, diye. Bunların hepsi unutuldu ve tam
bağımsız bir ülkeymiş gibi muamele görmeye başladı. Ama
yabancılardan benim şikáyet hakkım yok. Benim memleketimin en ünlü
gazeteleri bu en hayati meseleyi işleyemiyor. Basınımız bunları
sürekli gündeme getirip bir kamuoyu oluşturmalı ve Türkiye'nin ve
Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmalıdır. Hürriyet’e konuştu KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Hürriyet Gazetesi'ni ziyaret ederek,
Başyazar Oktay Ekşi, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök,
Yazıişleri Müdürü Tufan Türenç, Danışman Ertuğ Karakullukçu,
Hürriyet Yazarı Yalçın Bayer ile görüşerek, seçimler ve Türkiye'nin
AB'ye girişi başta olmak çeşitli konularda görüşlerini açıkladı.
Hürriyet ekibi, Cumhurbaşkanı Denktaş'ı kapıda karşılayıp, VIP
salonunda ağırladı.