Rauf Denktaş neyi bekledi?
Abone olDe Soto kararı büyük bir sürpriz olarak değerlendirirken, Türkiye'de ise herkes aynı soruyu soruyor.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs’tan sorumlu yardımcısı
Alvaro De Soto, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sınırdan
geçişleri serbest bırakmasını ‘çok büyük bir sürpriz’ diye
nitelendirdi. Kıbrıs sorunuyla ilgili Zaman’a önemli açıklamalarda
bulunan De Soto, “Denktaş, tüm müzakerelerde iki halkın birlikte
yaşayamayacağını öne sürdü ve bunu ispata çalıştı. Ancak şimdi niye
tam aksine bir karar aldı anlayamadım.” dedi. Kıbrıs’ta son
günlerde yaşanan barış ve hoşgörü ortamının çözüm adına ümit
verdiğini vurgulayan De Soto, Denktaş’ın kararının yerinde ve doğru
bir adım olduğunu söyledi. De Soto, Türk hükümeti ile KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş arasında görüş ayrılığı olduğunu
savundu. “Lahey’de Türkiye’nin BM Planı’nı kabul ettiği, ancak
Denktaş’ın reddettiği bilgileri ne derece doğru?” sorusunu De Soto
şöyle cevapladı: “Türkiye’nin Lahey’de tam bir evet dediğini
söylemem zor. Ancak anlaşılabilir bir anayasal gerekçe ileri
sürerek TBMM’nin onayı olmadan anlaşmaya imza koymalarının mümkün
olmayacağını dile getirdiler. Denktaş ise açıkça planın çözüm için
temel alınmasını kabul etmedi.” De Soto, Rum lider Papadopulos’un
da anlaşma için çok ağır şartlar ileri sürdüğünü ifade etti. De
Soto’ya göre iki taraf da planı reddetti, ancak Denktaş Rumlar gibi
yapmayarak kendini ortada bıraktı. Bu yüzden de raporlarda Denktaş
çözümsüzlüğün tek sorumlusu değil, baş sorumlusu ilan edildi. De
Soto, Türk tarafının Annan Planı’na 60 bin Rum’un kuzeye geçmesini
öngördüğü için karşı çıktığını belirterek, bunun yerine toprak
tavizi konusunu müzakere edebileceklerini dile getirdi. Denktaş,
daha önce Zaman’a bu iki konuda esneklik gösterebileceğini
söylemişti. De Soto bu konudaki soru üzerine, Annan Planı’nın
toprak karşılığında Rumların geri dönüş pazarlığı üzerine
kurulduğunu hatırlatarak, “Denktaş bize toprak taviziyle ilgili
esnek davranmadı.” şeklinde konuştu. Haberin arka planı: Alo, ben
De Soto Telefonun diğer ucundaki yabancı şahıs, damdan düşer gibi
Kıbrıs’la ilgili sorularım olduğunu söyleyince, önce anlamadım.
Sonra iki gün önce BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a, sözcüsü
vasıtasıyla ilettiğim soruları hatırladım. “Genel Sekreter'in
sözcüsüyle mi görüşüyorum?” soruma “Hayır, ben De Soto” cevabını
alınca büsbütün şaşırdım. BM Genel Sekreteri Annan’ın Kıbrıs
sorununa çözüm bulma çabalarını anlattığı raporda ve Güvenlik
Konseyi’nin buna dayanarak aldığı kararda çözümsüzlüğün sorumlusu
olarak Türkiye zikredilmeden, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’a
yüklenilmesi dikkat çekiciydi. Acaba Annan ve onun Kıbrıs
Temsilcisi Alvaro de Soto, bu hükme nasıl varmışlardı? Acaba bazı
kaynakların dile getirdiği gibi Ankara, ‘en son noktada’ BM
Planı’nı çözüm temeli olarak kabul etmeyi kararlaştırmış, ancak
Denktaş’ı ikna mı edememişti? Ayrıca çözümü tıkamakla suçlanan
Denktaş’ın adadaki son hamlesine ne diyorlardı? De Soto, Genel
Sekreter Kofi Annan’ın, Recep Tayyip Erdoğan ile henüz başbakan
olmadan önce Ankara’da ve New York’ta yaptığı görüşmelerde yeni
iktidarın çözüm konusundaki samimiyetine ikna olduğunu belirtti. 10
Mart Lahey randevusunda da Türkiye’nin anayasal zorluklarını
gerekçe göstererek ‘evet’ diyemediğini, ama Denktaş’ın açıkça plana
karşı çıktığını söyledi. De Soto, bu ayrıma dikkat çekmek ve
hükümeti samimiyetinden dolayı teşvik etmek için raporda yalnız
Denktaş’ı sorumlu tutmuştu. Ona göre, aslında Rum lider Tasos
Papadopulos da tam bir evet dememiş, ağır şartlar ileri sürmüştü.
Ancak Denktaş gibi planın çözüme temel oluşturabileceğini açıkça
reddetmeyerek, sorumluluktan kurtulmayı becermişti. Unutmadan, De
Soto aylar süren mekik diplomasisinden fazla bıkmamış, full time
olmasa da hâlâ konuyla ilgileniyor. Kararlılık göstermesi durumunda
yeniden devreye girmek istiyor. İnternet Haber soruyor... -Sayın
Denktaş Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınmasını beklemek ve daha sonra tüm
dünyayı şaşırtacak bir karar aldırmak Kıbrıs Türküne ne
kazandıracak? -Şimdiden sonra savunduklarınızın tam tersini yapmak
acaba KKTC'ye yarar mı yoksa zarar mı getirecek? -Kıbrıs bugüne
kadar Türkiye Cumhuriyetinin sırtında ekonomik bir kamburdu, oysa
bu gün kapıların açılmasıyla çok büyük ekonomik refaha ulaşma
yolunda... bu kapı daha önceden açılarak hem ekonomik girdinin
arttırılması hem de kendi elinin Avrupa birliği ve BM nezdinde daha
güçlü olması mümkün değilmiydi? Kaynak : Zaman