RATEF'ten RTÜK yasasına isyan
Abone olRATEF üyeleri yaptıkları açıklamalarda RTÜK başkanı Davut Dursun'u istifaya davet etti.
Radyo Televizyon ve İnternet Yayıncıları Federasyonu
RATEF; RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun'u yayınladığı basın
bildirisi ile istifaya davet etti:
Yeni RTÜK yasası taslağı hazırlanırken yayıncı
kuruluşların ve yayıncıların oluşturduğu yayıncı dernek ve
derneklerin oluşturduğu Federasyonun görüşlerine
başvurulmamıştır.
Bu durumda Anadolu da yayın yapan Radyo ve Televizyonlar
yok sayılmıştır. Anadolu yayıncısı tarafından yeni çıkacak
yasada eksiklikler görülmüş ve ortak akılla oluşturulmuş
taleplerimizden bazıları şunlardır,
Yeni yasa taslağı ile yapılacak ihalede, 17 yıldır yayın yapan
Radyo ve Televizyon kuruluşlarınin ön yeterlilik şartı aranmaksızın
gerçekleştirilecek olması, günümüze kadar yapılan ihale sistemi
geleneğinin yok sayılması demektir. Bu durum 17 yıldır yayın yapan
yayıncılık deneyimini ve yatırımını yok sayan ihale sistemi
iletişim bilimine ve Anayasa'nın eşitlik kuralına
aykırıdır.
İhale Kanunu'na göre, ihaleyi veren kurum ihalede ön
yeterlilik şartlarını kendisi belirler. Her ne kadar
serbest rekabet ortamı unsurlarını ortadan kaldırmamalı şartı olmuş
olsa da, Ayni zamanda yetkinlik, ön yeterlilik şartını da
arayacaktır.
Bir belediyenin çöp toplama işini bir firmaya vermeden önce
yapacağı ihalede ihaleye katılacak olan firmalardan ön yeterlilik
olarak yapılacak olan iş hakkında daha önce iş benzeri bir
organisazyon yapıp yapmadıkları; yeterli ekip ve ekipmanlarının
olup olmadığını iş hakkındaki yeteri kadar bilgi ve deneyiminin
olup olmadığını sormaktadır.
Türkiye’de 17 yıllık radyo ve televizyon yayıncılığı yapmış
kurumların yayıncılıkta ön yeterliliği vardır.
Yeni yasa taslağında yayıncılık bilgisi, becerisi
yayıncılıkta en az 3 yıllık yayıncılık yapmış olma koşulu
aranmalıdır.
-Yeni yasa taslağında (madde 3), ulusal yayın tanımında
“Ülke nüfusunun asgarî yüzde 70’ine ve Üst Kurulca
belirlenen yerleşim yerlerine karasal ortamdan ulaştırılan yayın
hizmeti…”, yerel yayın tanımı için ise “En
çok bir İl’e karasal ortamdan ulaştırılan yayın hizmeti…”
ibareleri kullanılmıştır.
Bölgesel Yayın için ise “Bir coğrafi bölge içindeki Üst Kurulca belirlenen yerleşimlere karasal ortamdan ulaştırılan yayın hizmeti…” ibaresi yer almaktadır. Biz Yerel ve bölgesel radyo ve tv yayıncılarına göre yerel ve ulusal yayın tanımları uygundur.
Ancak Bölgesel Yayın tanımında belirsizlik
vardır. Bölgesellik kavramı için bir ölçü belirlenmemiş,
bölgesellik sınırının ne olacağı hususu RTÜK’ün
inisiyatifine bırakılmıştır. Bölgesel Yayın tanımının
“ulusal yayın” tanımı ile de ortak bir konsept
oluşturması bakımından “Bir coğrafi bölge nüfusunun yüzde
70’i ve üst kurulca belirlenen yerleşim yerlerine karasal ortamda
ulaştırılan yayın hizmetini…” şeklinde değiştirilmesi
gerektiği fikrindeyiz.
-Tasarının 27. maddesinde, yayıncı kuruluşlardan hem yıllık kanal
ve frekans kullanma ücreti hem sıralama ihalesinde ihale bedeli hem
de brüt reklam gelirlerinden yüzde 3’lük pay alınacağı
ifade edilmektedir.
Yayıncı kuruluşlardan yıllık kanal ve frekans kullanım ücreti
alınacağından dolayı bir de reklâm gelirlerinden pay almak adil
değildir. Ya da reklâm gelirlerinden yüzde 3’lük pay
alınacaksa bir de yıllık kanal ve frekans kullanım ücreti
alınmamalıdır. (sıralama ihalesi bir mecburiyet olduğundan
yapılmasında bir sakınca yoktur). Eğer yayıncılardan
yıllık kanal ve frekans kullanım ücreti alınacak ise bu oran ulusal
(yaygın-genel) yayıncılardan yüzde 3, bölgesel
yayıncılarda yüzde 2, yerel yayıncılardan ise yüzde 1 olmalıdır.
Hiç olmazsa bir maddede dahi olsa güçlü ulusal yayıncılar
karşısında bölgesel ve yerel yayıncıların yayın hayatını devam
etmesi açısından desteklenmelidir.
-36.maddede yayın kayıtlarının 1 yıl süreyle muhafazası
istenmektedir. Bu sürenin 6 ay olarak değiştirilmesinde fayda
vardır.
-Tasarıdaki 37. maddenin 1. fıkrasında milli frekans
planlamasında bahsedilmekte ve bant ve frekans planlamasında yerel,
bölgesel ve ulusal yayınlara hangi oranda tahsis yapılacağı RTÜK’e
bırakılmaktadır. Bizce bu maddede hangi yayıncılık türüne
ne oranda tahsisat yapılacağı ifade edilmelidir. Teklifimiz, toplam
bant ve frekans sayısından TRT ‘ye ayrılan kapasiteler
çıkarıldıktan sonra bölgesel yayınlara en az yüzde 20, yerel
yayınlara da en az yüzde 20 pay
ayrılmasıdır.
-37. maddenin 9. fıkrasında verici tesis ve işletim
şirketinden bahsetmektedir ve bu şirketin ulusal yayıncılar
tarafından kurulacağı ifade edilmektedir. Ayrıca verici
tesis ve işletim işinin tek şirkete verileceği
belirtilmektedir.
Daha önce bu iş için ANTEN A.Ş isimli bir oluşum
gerçekleştirilmiş ancak başarılı olunamamıştır. Ulusal
yayıncıların kendi aralarındaki sorunlar nedeniyle çıkabilecek
ihtilaflar göz önüne alınmadan hazırlanan bu maddenin yeniden
gözden geçirilmesinde fayda vardır. Ayrıca bu maddeye göre
verici tesis ve işletim şirketine bölgesel ve yerel kanallar ortak
olamamaktadırlar. Bu fırsat eşitsizliği
doğurmaktadır.
-38.maddede “Ulusal karasal yayın lisansı verilen
kuruluşlara, ilave bir lisans bedeli alınmaksızın uydu ve kablo
yayın lisansı da verilir” denilmektedir. Bundan yerel ve
bölgeseller için ilave bedel alınır şeklinde bir yorum çıkmaktadır.
Böylece kanunla ulusal yayıncılar adına pozitif ayrımcılık
yapılmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.
Ulusal kanallarda olduğu gibi, yerel ve bölgesel
kanallardan da ilave olarak uydu ve kablolu yayın lisans bedeli
alınmamalıdır.
Radyo ve televizyonlarımızı kimseye
kararttırmayız...
Radyo ve Televizyon yayıncılarının varlığı ile varolan üst kurul
bugüne kadar yayın yapan radyo ve Televizyon yayıncısıyla bir araya
gelip sorunları çözme yoluna girmemiş, bazı yayın kuruluşları ile
oluşturdukları ve hazırladıkları yeni RTÜK yasa taslağını tüm
tarafların fikri alınmış gibi göstermelerini uygun bulmuyoruz.
Radyo Televizyon Üst Kurulu, Kuruluşundan bugüne kadar
yayıncı kuruluşların hiçbir sorununu çözüme
kavuşturmamıştır. Radyo Televizyon yayıncısının
sorunlarını çözecek projeleri hayata geçirmemiştir. RTÜK
yayıncı kuruluşlardan aldığı üst kurul payları ile yurtdışı
seyahatler düzenlemiş bol bol kendilerine harcırah
çıkartmışlardır.
Ülkemizin ekonomik krizden geçtiği, yayıncıların çok zor şartlar
altında yayın yapmaya çalıştığı göz önüne alındığında RTÜK bugüne
kadar çiftlik gibi kullanılmıştır. Ne yazık ki yöneten
kişiler RTÜK’ü kendi menfaatlerine alet
etmişlerdir.
Cumhurbaşkanının görevlendirdiği Devlet Denetleme Kurulu
tarafından hazırlanan raporlarda RTÜK başkan ve üyelerinin birçok
konuda toplum ve kamu vicdanını rahatsız edecek şaibeli durumlar
belgelenmiştir. RTÜK Başkanı görevini kötüye kullanmıştır.
Mahkeme kararı ile ceza alan RTÜK Başkanı Sayın Prof.Dr.
Davut Dursun ve bazı üyelerinin yayıncı kuruluşlarını temsil etmesi
demokratik ve hukuk devletine yakışmamaktadır.
Ayrıca RTÜK Yasasına göre bu kurumda yöneticilik yapan
birinin başka kurumlarda görev alması mümkün olmadığı halde, Prof.
Dr. Davut Dursun; Sakarya Üniversite’sinde ders vermekte ve bu
maksatla yaptığı geziler için kurum bütçesinden harcırah
almaktadır. Bu bile görevden ayrılmasının hukuki
gerekçesini teşkil etmektedir.
Bu önemli kurumun daha fazla yıpratılmaması için; RTÜK Başkanı Sayın Prof. Dr. Davut Dursun’u en kısa sürede
istifaya davet ediyoruz.