Rapordan nasiplerini aldılar

BM Genel Kurulu için hazırladığı bir raporda Özel Raportör Despouy, terör zanlılarını sorgulamak için kurulan ABD askeri komisyonlarının adil yargılama hakkını ihlal ettiğini ve Irak'ta kurulan özel mahkemenin de uluslararası standartları karşılamadığı için yerine BM destekli bir mahkemenin ikame edilmesi gerektiğini kaydetti. Londra ve Şarm el-Şeyh'teki gibi kanlı saldırıların herkes tarafından kınanması ve terörizmin ortadan kaldırılması için uluslararası toplumun işbirliği içinde harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Despouy, bununla birlikte terörle mücadele için birçok ülkenin tartıştığı yeni önlemlerin uluslararası insan hakları standartlarına uymaya zarar vereceğini belirtti ve bu konuda İngiltere'yi örnek gösterdi. Rahatsız edici diğer bir gelişmenin de Guantanamo üssündeki şüphelilerin askeri komisyonlarca yargılanması olduğuna dikkati çeken Despouy, sivil bir yargıca temyiz başvurusunda bulunulmasına ve savunma hakkına izin verilmeyen, diğer problemlerin yanı sıra vatandaş ve vatandaş olmayan ayrımı yapılan bu uygulamanın uluslararası adil yargılama hakkını ihlal ettiğini vurguladı. ABD'nin Guantanamo, Irak, Afganistan ve kontrolündeki diğer tutuklama merkezlerinin BM insan hakları raportörleri tarafından gezilmesine müsaade etmediğini hatırlatan Despouy, raportörlerin buna rağmen bir soruşturma yaptıklarını belirtti. Despouy, Saddam Hüseyin rejimi döneminde işlenen suçları yargılamak üzere Irak'ta kurulan özel mahkemenin meşruiyetinin de haklı olarak eleştirildiğine dikkati çekti. Despouy, mahkemenin idam kararı verme yetkisine sahip olmasına da eleştiriler yönelterek, bu mahkemenin işgal sırasında ABD tarafından finanse dildiğine işaret etti. Iraklı yetkilileri daha önce yargı sistemi çöken Sierra Leone gibi ülkelerin sergilediği örnekleri takip etmeye çağıran Despouy, bu yetkililerin BM'den uluslararası insan hakları standartlarına uyumlu bağımsız bir mahkeme kurmasını isteyebileceklerini kaydetti. Despouy, raporunda pek çok ülkede alınan terörle mücadele önlemlerinin fikir, konuşma, toplantı yapma özgürlükleri ve grev hakkı gibi diğer özgürlükleri de olumsuz etkilediğini belirterek, bu önlemlerin özellikle göçmen işçiler, mülteciler ve iltica arayışındakilere yönelik olumsuz etkilerinin çok daha büyük olduğunu ifade etti.