Bir gün gelecek bugün şikayetçi olduğumuz korona
virüsünün insanlığa kazandırmış olduğu faydalardan söz
edilecek. Hatta belki de o “bir gün” gelmeden de
koronanın faydalarını görmeye başladık. Ne dersiniz?
İçimde, son zamanlarda adeta bir ekonomik pazara
dönüştürdüğümüz Ramazan ayının bu yıl aslına daha uygun olarak
yaşanacağına dair bir ümit taşımaktayım.
İtiraf etmeliyim ki geçmişte uzun yıllar yayıncılık yapmış
birisi olarak Ramazan ayını adeta bir “nakit”
kapısı olarak görüyorduk.
Sultanahmet’e veya Beyazıt’a kurulacak
çadırlar için aylar öncesinden adeta bir yer kapma yarışına
giriyor, hangi köşenin daha çok müşteri çekeceğini hesaplıyor,
hangi yazarın daha çok satacağını düşünüyor, daha çok para
kazanmanın yollarını arıyorduk.
Mübarek Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim
okumakla meşgul olması gereken gözlerimiz müşteri yolu gözler
olmuştu.
Eşimiz ve çocuklarımızla huşu içerisinde beklememiz gereken
iftar sofrasını adeta ayak üstü, hızlı bir şekilde geçiştirir
olmuştuk. Gecenin geç vakitlerine kadar süren satışlardan sonra
yorgun argın gittiğimiz evimizde ne çocuk görüyordu gözümüz ne de
eş…
Sadece ticaret ile uğraşanlar mı? Hayır, halk da
Ramazan’ı adeta bir “turizm” faaliyetine döndürmüştü.
Türbe türbe gezmekten, türbelere adak adayıp bez bağlamaktan,
falanca evliyanın ruhundan imdat talep etmekten ayaklarımıza kara
sular iniyor, yorgun argın döndüğümüz evimizde yorgunluktan adeta
sızıp kalıyorduk.
Kelli felli hocalarımız televizyonlarda adeta köşe
kapmaca oynuyordu.
Program başına talep edilen ücretler ise dudak uçuklatacak
cinstendi. Milyonlarca insanın bir yıl alın teri dökerek
kazanamadığı parayı bir gecede kazanıyordu hocalarımız.
Ya o meydanlara kurulan canlı yayın çadırlarında adeta saç baş
yoldurtan abuk subuk sorulara ne demeli…
Acaba hangi soru veya cevap bize kendimizi sorgulamaya
itiyordu?
Heyhat, bırak sorgulamayı birçok soru karşısında göbeğimizi tuta
tuta kahkahalar atıyorduk!
Ya israfın adeta “dibine” vurduğumuz o iftar sofralarına
ne demeli?
Beş yıldızlı mekanlarda -ki o mekanların birçoğu sair
zamanlarda ne günahlara sakilik yapıyordu- açılan iftar
sofraları ne gösterişlere ve israflara sahne oluyordu…
Gösterişten başka bir işe yaramayan o sofralarda açlıkla
terbiye ettiğimiz nefsimizi ödüllendiriyor, yediğimiz yemekleri
eritmek için soda şişelerine akın ediyorduk.
En vahimi de 11 ay Müslümanın değerlerine düşman icraatlar
sergileyen siyasilerimizin güya oruç tutmuş gibi, halkın iftar
sofrasına ortak olmasına ve daha ezan okunmadan oruçlarını
açmalarına (!) şahit oluyorduk.
Ramazan sofralarını adeta birer oy devşirme aracına
döndürmüştük.
Velhasıl kelam Ramazan’ın ruhuna aykırı ne kadar icraat
ve eylem varsa utanmadan ve sıkılmadan hayata geçiriyorduk.
“Ramazan’ın canına okuyorduk” desem abartmış
olmayacağım Ramazanlar yaşıyorduk maalesef.
Adına korona dediğimiz ve gözle görülmeyen bir
virüs sayesinde bu yıl bütün bu müptezellikleri
yapamayacağız!
Ne yayıncılar olarak gelecek olan nakit paranın hesabını
yapabileceğiz, ne halk olarak türbe türbe gezip evliyalardan medet
umacağız, ne kelli felli hocalarımız meydanlarda abuk subuk
sorulara cevap verebilecek, ne israfın en alasını yaşadığımız iftar
sofraları kurabileceğiz ne de siyasetçilerimizin ezan okunmadan
oruç açmalarına şahit olacağız.
Elhamdülillah ki bu yıl Ramazan’ı evimizde eşimiz ve
çocuklarımızla ihya etme imkanına sahip olduk.
Elhamdülillah bu yıl dünya ticareti yerine, para sayan
parmaklarımız evimizde Kur’an-ı Kerim sayfalarını çevirme
imkanına sahip oldu.
Elhamdülillah bu yıl beş yıldızlı mekanlarda israf sofraları
açılmayacak.
Elhamdülillah bu yıl oy devşirme peşinde olan siyasetçileri
iftar soframızda ağırlamak zorunda kalmayacağız.
Ve bütün bunları gözle görülmeyen bir virüse
borçluyuz.
Elhamdülillah…
Ey korona, sen nelere kadirmişsin…
Bütün bunları düşününce, senin insanları terbiye etmek için
Allah tarafından gönderilmiş bir askeri olduğuna dair olan inancım
daha da kuvvetlendi.
Allah, koca koca belaların kendine getiremediği insanı,
gözle görülmeyen bir virüsle terbiye ediyor…
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser