Ramazan ayında sık tüketilen maden suyu hakkında uyarı
Abone olRamazan ayında böbrek sağlığını korumak için dikkat edilmesi gereken önemli noktaları anlatan Prof. Dr. Tansu Sav, iftardan sonra sıkça tüketilen maden suyu tüketimine değindi.
Kronik böbrek hastalığı nedeniyle takip edilen tüm hastaların
Nefroloji uzmanına danışmadan oruç tutmaması gerektiğinin altını
çizen Prof. Dr. Sav, “Bu hastalık gittikçe ilerleyici ve kalıcı
böbrek hasarına yol açtığından, kaybedilen böbrek fonksiyonlarının
geri dönüşümü çoğu zaman mümkün değildir." diyerek uyarılarda
bulundu.
Vücudun özellikle susuz kalmasının geri dönüşü mümkün olmayan
hasarlara yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Tansu Sav, "Tüm
hastalar için önemli riskler olmakla birlikte özellikle kan şekeri
ve tansiyonu düzenli olmayan, insülin başta olmak üzere çok ilaç
kullanan, gün içerisinde belli aralıklarla ilaç kullanmak zorunda
olan hastaların oruç tutması uygun değildir” diye konuştu.
Böbrek taşı oruç tutturur mu?
Böbreğe henüz hasar vermemiş olan böbrek taşı durumunda iftar ve
sahur arasında 1,5-2 litre su tüketebilecek olan hastaların
kontrollü bir şekilde oruç tutabileceğini ifade eden Sav, “Eğer
böbrek taşına bağlı hasar olduğu hekimi tarafından belirlenmiş
hastaların oruç tutmaması gerekir. Tek böbrekli ve böbrek vericisi
olması nedeniyle tek böbrekle yaşayan kişilerin de diğer böbreğin
fonksiyonlarının normal olduğu belirtilmişse oruç tutmaları
mümkündür” dedi.
Fazla su tüketimine dikkat
Böbrek sağlığını korumak için yeterli ve dengeli beslenmenin
yanında günlük en az 1,5-2 litre su tüketilmesinin şart olduğunu
vurgulayan Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, özellikle yaz
aylarında bu sıvı miktarının daha da artırılabileceğinin altını
çizdi. Günlük belirlenen miktarların üzerine çıkmanın ve susamadan
aşırı su tüketmenin de böbrek için bir risk olduğunu ifade eden
Prof. Dr. Sav, “Böbreğin aşırı çalışması ile erken yorulması
arasında ciddi bir ilişki olduğundan, vücudun ihtiyacından fazla su
tüketmek böbrek hastalıklarına zemin hazırlayabilir”
dedi.
Tuza dikkat
Tuz tüketimine de dikkat çeken Prof. Dr. Tansu Sav, tuz tüketiminin
direkt olarak böbreğe hasar vermenin yanında vücutta aşırı su
birikimi oluşturmak ve kan basıncı yükseltmek gibi sorunlarla
böbrek hastalıklarına zemin hazırladığını da bildirdi. Öte yanda
hangi tip tuzun daha zararlı olduğu konusunun net olmadığını
kaydeden Sav, yapılmış çalışmalarda ufak tefek farklar olsa da
temel olarak tüm tuz tiplerinin vücuda zararlı olduğu sonucunun
çıktığını da sözlerine ekledi.
Sıkça maden suyu tüketenlere kötü haber
Maden suyunun mineral
açısından zengin olmakla birlikte içerdiği tuz oranının yüksekliği
nedeniyle böbrek hastaları ve yüksek tansiyon hastaları için
önerilmediğini belirten Prof. Dr. Sav, günde birden fazla maden
suyu tüketilmesinin sakıncalı olduğunu ve suyun yerini hiçbir zaman
tutmayacağını ifade etti.
Ayran, meyve suyu gibi içeceklerin doğal olması koşuluyla tüketilebileceğini söyleyen Sav, “Ancak bu içecekler su ihtiyacı açısından hiçbir zaman içme suyunun yerini tutmaz. Çay tüketimi de yeterli sıvı almak için bir yol olmakla birlikte, çayın idrar söktürücü özelliği olması nedeniyle fazla içildiğinde fazla sıvı kaybına neden olacağından yine içme suyunun yerini tutmayacaktır” ifadelerini kullandı.
“Sıvı almayı iftar-sahur arasına
yayalım”
Böbrek hastalığı olanların Ramazan ayı öncesi mutlaka böbrekle
ilgili tahlillerini yaptırması ve bir nefroloji uzmanına danışması
gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Sav “Gerek iftar gerekse de
sahurda tuzlu gıdalardan kaçınmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme
her zaman esas olmakla birlikte bu durum yaklaşık 16-17 saat aç ve
susuz kalınacağından Ramazan ayında daha da önem kazanmaktadır.
İftar ve sahurdaki öğünlerde aşırı yeme içmeye yüklenmektense,
beslenme ve sıvı almayı iftar–sahur arasında yayarak
gerçekleştirmek çok daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır” diye
konuştu.
“Uzman onayı olmadan oruç tutmamalı”
Nefroloji uzmanının onayı olmadan özellikle böbrek hastalarının
oruç tutmaması gerektiğini yineleyen Prof. Dr. Tansu Sav
açıklamasını, “Oruç tutması uygun görülen hastalar da ilaçlarını
aksatmayacak şekilde hekimle birlikte ilaç düzeninin ayarlanması
mutlaka gereklidir. Bu hastaların herhangi bir rahatsızlık
hissettiklerinde zaman kaybetmeden hastaneye başvurmaları, gerekli
tahlilleri yaptırmaları oluşabilecek problemlerin erkenden
önlenebilmesi için şarttır” şeklinde tamamladı.