Rahşan affına dönmesin
Abone olBaykal, tasarının kendilerinden saklandığını söyleyerek hükümet bu nedenle yanlış yaptı dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in Terörle Mücadele Yasa (TMY) Tasarı'nın 6. maddesinin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı kapsamadığına ilişkin açıklamalarının doğru olmadığını öne sürerek, ''AİHM'nin gözünde Öcalan yargılaması sürüyor. Adalet Bakanı, 'kesin hükümdür uygulanmaz' diyor. Yok öyle bir şey'' dedi.
Baykal, SKY Türk'te katıldığı canlı yayında, TMY Tasarısı'nın 6. maddesiyle ilgili olarak gündeme getirdikleri iddialar ve bu konudaki tartışmalara yönelik açıklamalarda bulundu.
TMY tasarısı içinde bugüne kadar görülmeyen bir düzenlemenin yer aldığını ve pişmanlık yasası uygulamasının dikkati çektiğini kaydeden Baykal, ''Terörle mücadele ve pişmanlık kavramlarının bir araya gelmesinin, terörle mücadele konusunda bir kafa karışıklığının, politika tutarsızlığının yansıması olduğunu'' savundu.
Baykal, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in eleştirilerine dikkat çekilmesi üzerine, ''Siz böyle bir konuyu parlamentodan kaçırırcasına, bize bilgi vermeden getirdiniz. Biz de şimdi görevimizi yapıyoruz'' dedi. Bakan Çiçek'in, söz konusu düzenlemenin Öcalan'ı kapsamadığını açıklarken, ''kesinleşmiş hüküm'' gerekçesini ortaya koyduğunu ifade eden Baykal, bu değerlendirmenin doğru olmadığını savundu.
''İHTİMALLERİ DİKKATİ ALMAK LAZIM''
Baykal, kesinleşmiş bir hüküm olsa da mahkumun, lehine getirilen düzenlemelerden yararlanamayacağını söylemenin doğru olmadığını kaydederek, TMY'de ve TCK'da düzenlemenin geriye doğru işlemeyeceğine yönelik bir hüküm olmadığını ifade etti. Baykal, ''Bu, aynı zamanda ceza hukukunun evrensel ilkesidir'' dedi. Deniz Baykal, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Kaldı ki başka bir şey daha var. AİHM'nin gözünde, Öcalan yargılaması sürüyor. Avukatları Öcalan'la hala görüşüyor. Adli suçlu ya da terörist olsun, mahkemede yargılanmış hüküm giymiş olanların avukatları periyodik görüşme hakkına sahip mi?''
''Şu ya da bu gerekçeyle yargılamanın yeniden yapılması sonucunu doğuracak yeni bir hukuki sürecin işlemeyeceğinin garantisi mi var'' diye soran Baykal, daha sonra şöyle konuştu:
''Adalet Bakanı, 'kesin hükümdür uygulanmaz' diyor. Yok öyle bir şey. Burada AİHM bakımından kesin hüküm noktalanmış değil. Biz AİHM kararları karşısında belirli sorumlulukları üstlenmiş durumdayız. Yeniden yargılama süreci her an bir başka şekilde dayatılabilir. Bütün bu ihtimalleri dikkate almak lazım. Söylediklerimize anlamlı bir itiraz yok. 'Öcalan'ın mahkumiyeti vatana ihanettendir, o nedenle bu düzenleme ona uygulanmaz' demeye çalışıyorlar. AİHM'nin, 'bu vatana ihanettir, bu vatana ihanet olmayan terör suçudur' diye kendi iç hukukumuzda yaptığımız ayrıma bağlı olarak, infaz hukukunu ve tahliye şartlarını farklılaştırmamızı kabul etmesi mümkün değildir.
İlgili hükümlünün avukatları AİHM'ye, 'bize haksız bir ayrımcılık yapılmıştır' diye dilekçe verirler. Derhal bir AİHM kararı çıkar, bu konuda hiç tereddüt yok. AİHM'in politikasını kararlarını bilen herkes bunu görüyor. Bizim ''Öcalan 125. maddeye göre mahkum olmuştur, kapsam içinde değildir' iddiamız da kendi kendimize avunduğumuz bir iddia olur. Bir süre sonra 'Rahşan affını' ya da eve dönüş yasasını çıkarıp sonra 'valla bilmiyordum ben' diyenlerin durumuna düşersiniz.''
''KİM, HANGİ DÜŞÜNCEYLE KOYDU''
TBMM Uyum Komisyonu'na Milli Savunma Bakanlığı temsilcisi hakim albayın, 6. maddeyle ilgili olarak ''Tasarı bizim önümüze geldiğinde bu madde yoktu, daha sonra konuldu'' dediğine dikkati çeken Baykal, ''Bu çok önemli. Kim, hangi düşünceyle, nasıl koydu? Terör örgütünün lideriyle ilgili pişmanlık yasası ihtiyacını kim, niye hissetti'' diye sordu. Bir gazetedeki köşe yazısında, askerlerin bu konuya ilişkin yaklaşımını bildiği için kendisinin söz konusu açıklamayı yaptığı iddiasının yer aldığına dikkati çeken Baykal, bunun üzüntü verici olduğunu söyledi. Baykal, ''Biz tamamen kendi sorumluluk duygumuz içinde yapılması gereken düzenlemenin ne getirip götürdüğünü tespit ettik. Kimse adına bunu yapmadık. Devletin hiçbir kuruluşu zaten biz açıklama yapmadan böyle de anlayış içine girmiş değil. Biz bu açıklamayı, siyaset, şov için değil, sorumluluk duygusuyla yaptık.'' diye konuştu.
Bundan sonraki sürece ilişkin bir soru üzerine de Baykal, şunları kaydetti:
''Adalet Bakanı'nın düşüncesi doğrultusunda, 'hukuki zafiyet yok' değerlendirmesi yapılıyorsa, üçte iki çoğunlukları var, çıkarırlar yasayı uygulamayı görürüz. Alsınlar sorumluluğunu, çıkarsınlar göreyim. Bu yasa çıkarılırsa Türkiye allak bullak olur. Kimse bunun sorumluluğunu üstlenemez. Eğer biz siyaset, şov yapmaya çalışıyorsak, 'hiçbir ciddiyeti yok, gereğini yapacağız' dersiniz yürürsünüz... Hadi yürüyün de görelim bakalım.''
RİCE'IN ZİYARETİ
ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'ın Türkiye'ye yaptığı ziyarete ilişkin soruya da yanıt veren Baykal, ABD'nin Türk kamuoyuyla daha olumlu, sıcak ilişkiler kurma gereğini duyduğunu söyledi. Baykal, ABD'nin Türkiye'yi İran'a yönelik olarak izlediği politika konusunda ''yedekte tutmak istediğini'' ve ''İran'a yönelik mali izolasyon getireceğiz, siz de uluslararası kamuoyuyla birlikte geliştireceğimiz politikaya kendi koşularınız içinde destek vermeye devam edin'' mesajı vermeye çalıştığını savundu.
ARINÇ'IN AÇIKLAMALARI
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan'da yaptığı açıklamanın cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir mesaj olup olmadığına ilişkin bir soruya da yanıt veren Baykal, ''Böyle bir konuşmayı yapan insanın cumhurbaşkanı olma şansı artmış değil, azalmıştır'' dedi.
Arınç'ın konuşmasının AK Parti'nin siyasi kimliğinin netleşmesi bakımından önem taşıdığını ifade eden Baykal, şunları söyledi:
''Arınç'ın konuşmasından sonra herkes Başbakan'ın toparlayıcı bir konuşma yapması umudu içindeydi. Ama baktık ki, 'haklısın ama her şeyin bir zamanı var, acele etme, itidal' diyor. Arınç ve Başbakan'ın itiraflarından sonra artık aklı başında kimse, AKP'yi desteklemiş bütün tatlısu liberallerinin en ilerisi dahi artık bunların ikinci bir gündemi olmadığını, kafalarının arkasında başka bir toplum projesi olmadığını söyleyemez.''
Baykal, cumhurbaşkanlığı seçimini bu parlamentonun yapmaması gerektiği görüşünü yineleyerek, ''Biz ülke yararı, istikrarı bakımından bir telkinde bulunuyoruz. Ama Başbakan, 'o telkini dinlemeyeceğiz, erken seçim yok' diyor. Sen bilirsin... Artık yaparlar mı yapamazlar mı, yaparlarsa iyi olur mu olmaz mı göreceğiz'' dedi.