Rahmi Turan’ın unutma hakkı var mı?

Yaygın bir kullanım biçimidir gazetecilikte, haber kaynağını gizlemek için “güvenilir bir kaynağa dayanarak” cümlesi ile iddialarda bulunmak. Gazetecinin kaynağını görünür görünmez tehlikelerden korumak için böyle bir tedbir alması da etik bir zorunluluktur. Doğaldır.

Prof. Dr. Zakir Avşar zakiravsar@internethaber.com

Ancak, kaynağa ilişkin adı açıkça verildiği takdirde herhangi bir tehlike veya tehdit yok ise kaynağı gizli tutmak, açıklamamak veya gizem uyandırmak maksatlı böyle bir yolu tercih etmek de ayrı bir etik sorundur.

Madem ki kaynağa güveniyorsunuz, güvendiğiniz kaynaktan gelen bilginin de doğru olduğundan yüzde yüz eminsiniz 5 N 1 K unsurlarını okuyucunuza tam olarak verebilmek için kaynağı da belirtmeniz gerekir.

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir CHP’li ile gizli kapaklı bir görüşme yaptığını, ona CHP liderliğini önerdiğini, böyle bir yola çıkarsa her türlü desteği vaad ettiğini yazdı” çok deneyimli bir gazeteci olan Rahmi Turan. Kim bu isim açıkla baskıları karşısında “Kaynağından emin olduğunu, görüşmeyi yapan ismi asla vermeyeceğini, unutacağını da” belirtti.

Tartışmalar başladı, olası isimler arasında sayılan Muharrem İnce ve Haluk Pekşen Cumhurbaşkanı ile konuşan kişinin kendileri olmadığını ama Rahmi Turan’ın bildiğini açıklaması gerektiğini çok haklı olarak söylediler. Metin Feyzioğlu, “CHP üyesi bile değilim, niye alınayım” diyor. Mustafa Sarıgül ve İlhan Kesici isimleri ortaya atılıyor ve bu isimler de kendileri ile konunun ilgisi olmadığını söylüyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Rahmi Turan’ın yazdığı yazıya inandığını, olabileceğini, Recep Tayyip Erdoğan’ın da bunu yalanlamadığını söyledi…

Buraya kadar amenna, siyasetçilerin okların kendilerine çevrildiği bir anda açıklama yapmaları ve kendileri ile ilgili durumu netleştirmeleri, üzerlerindeki şüpheyi dağıtmaları normal de, Genel Başkan olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nun olaya yaklaşımı da en az Rahmi Turan kadar sorunlu.

Şunun için, tüm partidaşlarını hedefe oturtuyor. Şüphe altında bırakıyor. Partililerinin Cumhurbaşkanı ile böyle bir görüşme yapabilecek, tesir altında kalacak kadar parti bağı zayıf, ihtirasları yüksek insanlar olabileceklerini ima ediyor. Tüm CHP’liler açısından, özellikle parti kademelerinde görev alanlar bakımından bu yaklaşımın bir şekilde irkiltici olması lazım.

Rahmi Turan’a gelince, “açıklamam, unutacağım” diyor. CHP’nin tam da göbeğine attı bir fitili yanmış bomba. Söndüren de yok. Herkes kendisinin olmadığını söylüyor, kendisini şaibeden arındırmaya uğraşıyor.

Topu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a atıyorlar. Konuşup konuşmadığını açıklasın, diyorlar. İddia sahibi iddiasını açıklamakla mükelleftir. Hakkında iddiada bulunulanın yapacağı açıklamaya işi havale etmenin etik bir tarafı olabilir mi? Cumhurbaşkanlığı hiç de böyle bir açıklama zorunluluğu yokken, makamın yıpratılmaması için “kesinlikle böyle bir görüşmenin olmadığını” açıklıyor.

“Karnından konuşmak, işkembeden atmak” tam da bu durumlar için geçerli bir nitelendirmedir. Madem bu kadar doğru, bu kadar eminsiniz, neden çıkıp o ismi açıklamıyorsunuz? Herkesi zan altında bırakıyor ve konuyu aydınlatması için topu hakkında iddialarda bulunduğunuz Cumhurbaşkanı’na bırakıyorsunuz?

Benzer iddialar zaman zaman çok daha seviye düşürülerek diğer parti liderleri ve partilerin kurumsal kimlikleri için de yapılıyor. Ankara’dan sağlam kaynaklara dayanılarak, kulislerde konuşulan vs diye, ağza alınmayacak, akla hayale sığmayacak iftira ve isnatlar, yalanlar servis edilebiliyor.

Kuşkusuz ki bu türden iftiralara en sıklıkla uğrayan liderlerin başında Devlet Bahçeli geliyor. Grip olduğunda yakıştırılan çok seviyesiz haberlere ilişkin olarak önceki gün gazetecilerle konuşurken fevkalade ironik bir cümle kurdu: “Sağlığımız için dua edenler ölmemizi isteyenlerden fazla olduğu için şükürler olsun” dedi.

İnsanların sağlığı ile ilgili olarak dahi son derece seviyesiz, merhametsiz olabilenlerin bulunduğu, gazeteciliğin piri olan isimlerin de böylesine etik ilkelerle bağdaşmayan bir anlayışa kapıldığı bir iklimde iletişim eğitiminin temeline etiği koyabilmek gittikçe güçleşiyor…