Rahip Brunson yıllar sonra ortaya çıktı! Türkiye ABD'nin veremeyeceği şeyler istedi
Abone ol15 Temmuz darbe girişiminin ardından 22 ay tutukla kalan ve Türkiye ile ABD arasında krize neden olan Rahip Andrew Brunson, yıllar sonra o dönem için “Türkiye’nin ABD’den uzun bir talep listesi olduğunu" söyledi. Brunson, iki devletin hükümetlerinin başta anlaştığını ancak Türkiye'nin ABD'nin veremeyeceği şeyler istediğini iddia etti
Darbe girişiminin ardından tutuklu kaldığı 22 ay bolunca ABD ile
Türkiye arasında yüksek gerilime neden olan rahip Andrew
Brunson, İsmail Saymaz'a konuştu. Brunson yargılandığı dönem
yaşananlarla ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. Rahip
Brunson'la yapılan röportajdan öne çıkan bazı bölümler şöyle.:
- Kasım 2016'da karakola çağrıldığınızda ne
düşündünüz?
Biz süresiz ikamet için başvurmuştuk. İkamet
vereceklerini düşünerek karakola gittik, bambaşka şeyle
karşılaştık. Sınır dışı kararı vardı. Cuma günü gözaltına aldılar.
Pazartesi zaten gidecektik. Biletimiz vardı, Londra'ya. "Madem
gönderiyorsunuz, bırakın, gidelim" dedik. Bizi Işıkkent Geri
Gönderme Merkezi'ne götürdüler. Eşimle beraber 13 gün kaldık.
Işıkkent'te IŞİD'li yabancı erkekler vardı. 13 gün sonra eşimi
bıraktılar. Beni Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'ne götürdüler. 50
gün kaldım.
"Masum olduğumu biliyorlardı"
- Hükümet masum olduğumu biliyordu. 2016'nın Kasım ayının sonunda
Amerikalı 17 senatör mektup gönderdi Başkan'a. (Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ı kastediyor) Beni bırakmasını istediler. O zamana kadar
idari gözaltındaydım. Mektuptan sonra adli gözaltına aldılar. Savcı
dedi ki, "FETÖ'yü övdün, PKK'yı destekledin. Seni
tutukluyoruz."
- Amerika "Neden bırakmıyorsunuz?" diye
soruyor. "Suriye'ye geldi", "İnsan ticareti
yapıyor" ya da "Gülen'in konferansına
katıldı" deniliyordu. Beni cezaevine göndermek
için "FETÖ" dediler. O zamana kadar bir Fetullahçı ile
tanışmamıştım. Yalan olduğunu biliyorlardı.
- Size göre tutuklanmanızın asıl gerekçesi
neydi?
Birini örnek yapmak istediler. Beni seçtiler.
- Niçin?
Benim gibi misyonerler ve dinini paylaşmak isteyen yabancılar
kendiliğinden gitsin diye. Ve giden oldu. Bazı kardeşler korktu ve
gitti. Bir de Türk kardeşlerimiz... "Amerikalıya bunu
yapabilirsek, size her şeyi yaparız" mesajı vermek istediler.
Başta uzun vadeli tutmayı düşünmüyorlardı. Gittikçe başka şeyler
eklendi. "Bakalım, kullanabilir miyiz?" diye.
- Ne için kullanmak?
Uzun bir talep listesi vardı.
FETÖ'yü istediler. Erdoğan, açıkça söyledi
televizyonda. "Papazımızı verin, biz de
papazınızı..." Birkaç defa anlaşmış hükümetler. Sonra Türkiye
çekiliyor. "Hayır, daha fazla istiyoruz." (diye)
Amerika'nın veremeyeceği bir şey istediler.
"Halk Bankası meselesini çözelim"
- Ne gibi?
Birçok şey. "Halk Bankası meselesini çözelim" gibi.
Suriye'de bazı şeyler. Trump ise "Verebileceğim bir şey
isteyin" dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu, "Bu bir yargı süreci, Amerika'nın bırakılmasını
istemesi hakarettir" diyordu. Bunları söylerken, biliyordum
ki, perde arkasından pazarlığımı yapıyorlar. Hep karşılık olarak
bir şey istediler. "Bırakırız ama şunu verin." (gibi)
Beni öyle kullandılar.
Dört duruşma oldu. Her duruşmayla bir mesaj veriliyordu. Duruşma
tarihleri Hakan Atilla'nın mahkemesine (ABD'deki Halk Bank Davası)
göre alındı. Üçüncü duruşmada anlaşmaya vardı hükümetler.
Bırakmaları gerekiyordu. Bir daha cezaevine gönderdiler. Trump çok
kızdı. Çünkü İsrail'de Türk bir kadın gözaltına alınmıştı. (Haziran
2018'de tutuklanan Ebru Özkan) Trump araya girdi. Ona bıraktılar.
Beni de bırakmaları gerekiyordu. Trump tehdit etmeye başladı. 21 ay
içeride kalmıştım. Son iki ay ev hapsinde kaldım.
Erdoğan, "Burada olduğum sürece o çıkmayacak" dedi. O
zaman kim karar veriyor, yargıç mı, başkan mı?
- Casuslukla suçlandınız...
Biri casus
olacaksa kilise önderi olmamalı. Herkes şüpheyle bakıyor. Casus
olacaksa işadamı olsun. Kimse şüphelenmez. Devlet bizi takip
ediyordu. Bana çok suç atıldı. Gülünç şeyler. Normal bir zamanda
mahkeme kabul etmezdi. Çünkü hiç tanışmadığım ve aynı yerde
olmadığım kişiler suç atıyordu.
- Örgüte yardımdan ceza aldınız? Hangi örgüt?
Belli değil. Bence hem PKK, hem FETÖ... Ben mahkemede tekrar tekrar
söyledim: Polis bizi takip ediyordu. 2011'de biri kiliseye saldırdı
ve bana ateş etti. Devlet koruma verdi. 23 yıl sorun yaşamadık
polisle. Ama mahkemede "Toplantılarında PKK'yı övüyorlardı,
PKK bayrakları vardı, onların şarkılarını
söylüyorlardı" dediler. Toplantılarımız halka açık.
Kilisemizin pencereleri sokağa açık. Tanımadığımız kişiler de
giriyor. Bir fotoğraf yok, mesaj yok, video yok, ses kaydı yok.
Gizli tanıklar vardı, onları destekleyen birşey yoktu.
Muhalefete eleştiri: Tersini yapmaları gerekiyordu
- Fakat ceza aldınız.
Suçlu bulundum. Gitmemi istiyorlardı. Türkiye'nin ekonomisi çok
etkilendi. Özellikle muhalifler hakkında konuşmak istiyorum.
Muhalif partiler "Adalet bağımsız değil, talimat geldi,
bıraktınız" dediler. Gitmeme izin vermelerini eleştiriyorlar.
Tersini yapmaları gerekiyordu. Gerçekten kanıt yoktu. Niye iki yıl
içeride kaldım? Bu utanç verici bir şey. Masum bir adam, iki yıl
içeride kalıyor. Kimse itiraz etmedi muhaliflerden.