Rahibin gerçek katili kim?
Abone olKılıç:"Hapisteki 16 yaşındaki çocuk gerçek katil değil. Olayın ardında daha büyük güçler var." dedi ve anlattı.
Trabzon'daki rahip cinayetinin tek tanığı Gülhan Kılıç konuştu:
"Hapisteki 16 yaşındaki çocuk gerçek katil değil. Olayın ardında
daha büyük güçler var." dedi ve anlattı.
Trabzon'daki rahip cinayetinin saklanan görgü tanığı Gülhan Kılıç
konuştu: Gördüğüm kol ve 'Allahuekber' diye bağıran ses 16
yaşındaki bir çocuğa ait değildi.
* Saldırıdan Önce 3 Kişilik Bir Grup Defalarca Kiliseye Geldi
Fotoğraf Çekti. Sanki Keşif Yapıyorlardı
* Bu Kişiler Daha Sonra Şüpheli Tanık Olarak İfade Verdi. Robot
Resim De Onların İfadesine Göre Çizildi
* O Cinayeti 16 Yaşındaki Bir Çocuğun Tek Başına İşlemesi Mümkün
Değil. Rahibin Öldürülmesi Organize
Santa Maria İtalyan Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro
cinayetinin tek görgü tanığı olan ve olaydan sonra dövülüp tehdit
edildiği gerekçesiyle öldürülme korkusuyla Trabzon'u terk ederek
saklanan Gülhan Kılıç, aylar süren suskunluğunu bozarak Sabah
Gazetesi'ne konuştu. Hıristiyan olduktan sonra 8 yıldır kilisede
görev yapanKılıç cinayeti şöyle anlattı: "Peder Andrea 4 gün önce
İtalya'dan dönmüştü. Saat 11.00'da Hıristiyanlara yönelik ayinde
8-9 cemaat vardı. Bir saat süren ayinden sonra cemaatle birlikte
yemek yedik. Daha sonra kilisenin ziyaret saati geldi ve kiliseyi
ziyarete açtık. Ben Peder'in isteği üzerine dua ediyordum. Bu daha
önce kilisede hiç görmediğim 3 kişi geldi ve alaylı bir tavırla
aralarında konuşup kilisede cep telefonlarıyla fotoğraf çekmeye
başladılar. Bu arada benim de fotoğraflarımı çektiler. Bunun
üzerine peder Andrea onları kişilerin fotoğraflarını çekmemeleri
yönünde uyardı. Grup alaylı bir şekilde 'tamam' diyerek
dışarıçıktı. Ancak birkaç defa daha içeriye girip çıktılar ve
fotoğraf çektiler. Hareketleri şüpheliydi ve pederi de beni de
tedirgin etmişlerdi."
GÜR BİR SES "ALLAHUEKBER" DİYE BAĞIRDI VE ATEŞ ETTİ
Rahip Santoro'nun bir süreliğine içeriye geçmesinden sonra 3
kişilik grubu takibe aldığını belirten Gülhan Kılıç tanık olduğu
cinayeti de şöyle anlattı: "Bir yandan duaya devam ederken bir
yandan da içeri girip çıkan bu 3 kişilik grubu takibe aldım. Bir
süre sonra Peder döndü ve dizlerinin üzerinde duaya başladı. Kısa
bir süre sonra da bana İtalyanca 'Gülhan yere yat' diyebağırdı.
Hemen kendimi yere atıp kapıya doğru baktığımda bir kol ve kocaman
bir silah gördüm. O anda kalın ve gür bir ses 'Allahuekber' diye
bağırdı ve iki el ateş etti. Birkaç saniye dizlerinin üzerinde
direnen Peder Andrea daha sonra yere düştü. Saldırgan ise yine
'Allahu Ekber' diyerek avluda da bir el ateş ederek kaçtı. Önce
kilise kapılarını kilitledim. Ardından dışarıya çıkıp yardım
istedim ve geri döndüm. Peder Andrea'nın ağzından kan gelince
öldüğünü anladım. Silah o kadar güçlüydü ki kurşun Peder'in
sırtından girip göğsünden çıkmış ve kucağındaki kitabı
delmişti."
RAHİBE ATILAN KURŞUN SIRTTAN GEÇİP KİTABI DELDİ
Olaydan sonra emniyette ifade verdiğini ve saldırıdan önce kiliseye
defalarca girip çıkan 3 kişinin de tanık olarak ifadesinin
alındığını söyleyen Kılıç, "O gün gördüğüm kol ve 'Allahuekber'
diye bağıran ses asla 16 yaşındaki bir çocuğa ait değildi. O
cinayeti 16 yaşındaki bir çocuğun tek başına işlemesi mümkün değil.
O çocuk ve ailesi organizasyonun bir parçası. Oysa bu cinayet
arkasındaki büyük güçlerce organize bir şekilde çok iyi planlandı
ve tam kilisenin kapanacağı saate ayarlandı" diye konuştu.
ORGANİZE GÜÇLER YENİ BİR AĞCA YARATMAKİSTİYOR
Tanık Kılıç robot resim konusunda da farklı konuşuyor: Kiliseye
ziyaret için gelen o üç genç, yer tespiti yaparak dışarıya bilgi
verdiler. İfadelerinde de O.A.nın kendilerine 'Rahibi öldüreceğim'
diyerek silahını gösterdiğini söylediler. Robot resim de onların
verdiği eşkale göre çizildi ve O. A. öyle yakalandı. Dışarıda
birisi papazı vuracağım diyor ama onlar bu olağanmış gibi ziyaret
için içeriye girip fotoğraf çekiyor. Bu normal bir durum değil.
Cinayetin arkasında büyük güçler var ve organize bir şekilde
gerçekleştirildi. Cinayetten sonra tatbikatta yapılmadı. Yeni bir
Ağca yaratılmak isteniyor."
"Beni öldüresiye dövdüler"
Cinayetten sonra cenazeyle birlikte İtalya'ya gittiğini ve 2 ay
kaldığını anlatan Gülhan Kılıç, "Orada olayı Roma Emniyet Müdürü'ne
de anlattık. Türkiye aleyhine en küçük bir şey söylemedim.
İtalyanlar da olayın organize bir saldırı olduğunu düşünüyor" dedi.
İşleri nedeniyle Trabzon'a döndüğünü söyleyen Kılıç, "Bir çok kez
sözlü ve fiili saldırılara maruz kaldım. Bir kez öldüresiye
dövdüler. Elime Hıristiyanlara hakaret ve tehditler içeren notlar
tutuşturuyorlardı. Bana omuz atan birisi gayet kendinden emin ve
soğuk kanlı bir şekilde '100 milyar verin size o çocuğun leşini
getirelim' dedi. Bu nedenle Trabzon'u terk etmek zorunda kaldım"
diye konuştu.
Kaynak: Sabah