Radyasyon kaşıklıyoruz
Abone olIraktan sokulan tonlarca radyoaktif hurdayı eritip piyasaya çatal kaşık olarak sürmüşler.
Vicdansızlığın sınırı yok Irak’tan sokulan tonlarca radyoaktif
hurdayı eritip piyasaya sürmüşler Soframızdaki çatal kaşıkta bile
radyasyon var
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), radyasyonlu hurda
malzemelerinin, eritilerek günlük hayatta kullandığımız metal
aksamlı araç ve gerecin yapımında kullanılmış olabileceğini
açıkladı.
CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın isteği üzerine bir rapor
hazırlayan TAEK, Türkiye’ye hurda malzemelerin girişinin 28 Haziran
2005 tarihinden bu yana yasaklandığını hatırlattı... Bu tarihe
kadar yakalanan radyasyonlu hurda malzemelerinin çok büyük
bölümünün 2004 ve 2005’te yurda sokulduğunu kaydeden TAEK,
radyasyonlu hurda girişi için özellikle Habur sınır kapısının
kullanıldığını belirtti. Tam 49 olayın meydana geldiği Habur’u 9
olayla İstanbul izledi. Sarp kapısı 5, Edirne 2 olayla bunları
izledi.
GÜNLÜK HAYATTA KULLANIYORUZ
TAEK’in raporuna göre, 1993’ten 2003’e kadar toplam 24 radyoaktif
madde içeren olaya rastlandı. Ancak, ABD’nin Irak’a girmesinden
sonra olaylar birdenbire inanılmaz sayılara ulaştı. 2004’te 33,
Kasım 2005’e kadar da 22 tane radyoaktif madde içerin olay tespit
edildi. TAEK ülkemiz için görünen tehlikeye şu sözlerle dikkat
çekti: “Gerek nükleer maddelerin terörist organizasyonların eline
geçmesi potansiyeli, gerekse başıboş radyasyon kaynaklarının hurda
malzemelerinin arasına karışarak eritilmeleri ve günlük hayatta
sıkça kullandığımız birçok metal aksamlı araç ve gerecin yapımında
kullanılabilmeleri potansiyeli, ülkemiz ve komşu ülkeler için büyük
bir tehdit oluşturmaktadır. Sınır kapıları sürekli kontrol altında
tutulmalı.”
RAKAM BELLİ DEĞİL
TAEK, metal endüstrisine hammadde sağlamak amacıyla, gerek yurt içi
ve gerekse yurtdışından temin edilen büyük miktarlarda hurda metal
kullanıldığını açıklarken, 23 tesiste 35 radyasyon ölçüm sistemi
ile bunun denetlendiğini belirtti. Radyasyon ölçümü yapılabilen
tesislerde geçen yıl 15 adet Cs-132, 20 adet Co-60, 25 adet
gösterge paneli, 54 uçak motoru parçası (Th-232), 42 uçaksavar
parçası (Ra-226) dahil, 604 radyoaktif hurda ve 24 ton çeşitli
radyoaktif malzeme tespit edilerek, atık işleme tesislerine
alındığı açıklandı. Raporu inceleyen CHP’li Tacidar Seyhan,
“Türkiye hapı yutmuş” dedi.
Sağlık için büyük risk
TAEK’te Radyasyon Uzmanı olarak görev yapan Nükleer Yüksek Mühendis
Yusuf Ergun Togay’ın, “Radyasyon ve biz” adlı kitabında, hurda
malzemelerin eritilerek yeniden kullanılması durumunda doğabilecek
tehlikeler şöyle sıralanıyor:
Kısırlık tehlikesi: Radyasyonun iki tür etkisi var. Somatik ve
genetik etkiler. Somatik etki, radyasyona maruz kalan insanın kendi
bedeni üzerindeki kısa süreli etkiler. Radyasyon yanıkları,
katarakt, geçici kısırlık, gibi etkiler olabilir. Genetik etkiler
ise bir sonraki nesillere genlerle taşınan etkilerdir. Mesela fare
dudaklılık, yüzde ve vücuttaki eksikli ya da fazlalıklı doğumlar
gibi.
Kanser tehlikesi: Genetik etkiler gibi kanser de uzun süreli
etkilerdir. Piyasaya sürülen radyasyonlu malzemeden yapılma çatal,
bıçak, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi eşyaları kullanan kişilerin
uzun sürede kanser riskleri artıyor. Kesin bir bilimsel rapor
olmamasına rağmen radyasyona maruz kalmanın kanseri tetikleyici
olduğu bir gerçektir.
Sofrada ışınlanıyoruz
Radyasyonlu malzemenin sürekli kullanımı radyasyonun olumsuz
etkilerini artırıcı bir özellik. Radyasyonlu hurda malzemesinin
dönüşümü ile elde edilen çatal bıçaktaki oran düşük olabilir, ama
sürekli kullanılan ve temas edilen bir eşya olduğu için olumsuz
etkileri daha fazla. Bu malzemeleri kullanmak, radyasyon
ışınlanmasına maruz kalmak demek.
Ali OBUZ / ANKARA
TUZLA ZEHİR MEZARLIĞI
İstanbul Tuzla’da Orhanlı beldesindeki zehirli atık dolu varillerin
bulunduğu bölgenin 200 metre uzağında başka variller ve tıbbi
atıklar, 500 metre uzaktaki Aydınlı Konaşlı Mevkii’nde ise toprağa
gömülü variller bulundu. Uzmanlar ‘hemen bertaraf edilsin’ derken
İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğü varillerin önümüzdeki hafta
kaldırılacağını açıkladı.
Vatandaşların ihbarı üzerine Konaşlı Mevkii’nde dere yatağına yakın
bölgede bugün 4 varilin bulunmasının ardından, aynı arazideki
yüksek bir noktada yeni variller ve çuvalların içinde tıbbi atıklar
olduğu görüldü. Bölgede faaliyet gösteren sebze-meyve üretiminin
yapıldığı seralara yaklaşık 200 metre mesafede bulunan varillerden
akan sızıntıların da dereye karıştığı gözlendi.
SERALAR KONTROL ALTINDA
Tuzla Kaymakamı Fahri Keser, ‘’Seraları etkileyecek durumun tespit
edilmesi halinde üretim durdurulacak ve mevcut üretime el
konulacak’’ dedi. İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve
Değerlendirme A.Ş. Genel Müdürü Bilal Şengün ise varillerin
bertarafının yanı sıra atıkların karıştığı toprağın da temizlenmesi
gerektiği bildirildi. Bu arada TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Çevre
Bakanı Orhan Pepe, ellerinde bilgi kesinleştikten sonra sorumlu
firmayı Türkiye’ye teşhir edeceklerini söyledi.
Öte yandan Çevre ve Orman İstanbul İl Müdürlüğü'nce, Tuzla
Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu dilekçesi ile birlikte olayla
ilgili dijital kamera görüntüleri de sunuldu. Öte yandan zehirli
atıkları bıraktığı iddia edilen Ünifar Kimya Sanayi AŞ’den alınan
numuneler TÜBİTAK’a gönderildi.
Sibel ÜNLÜ / İSTANBUL
‘O VARİLLER KANSER ETTİ’
2 bin 800 nüfuslu Mescit Mahallesi, zehirli varillerin 500 metre
ötesinde. Bu mahallede yaşayan Karadağ ailesi ise varillerin
kurbanı olduklarına inanıyorlar.
Güladi Karadağ, 2004 ‘ün Eylül ayında evlerinin çevresindeki trafik
yoğunluğunu fark edip jandarmaya ihbar etmiş. “Önce kepçe geldi.
Birkaç gün sonra kırmızı renkli bir büyük damper buraya variller
bıraktı. 100 kadarını gördük. Şüphelendim ve jandarmaya bildirdim.
Plakayı sordular, verdim. Ama kimse gelip de burada ne olduğuna
bakmadı” diyor. Karadağ’a 1 yıl önce kanser teşhisi konmuş, 22
yaşındaki oğlu 5-6 aydır her yemekten sonra kusuyor, eşi ise astım
hastası. Altı yıl önce Büyükada’dan gelerek Tuzla’da yaptırdıkları
evlerine yerleştiklerini söyleyen Saime Karadağ ise , ”Evimize
taşındığımızda hepimizin sağlığı yerindeydi. Varillerin
gömülmesinin ardından bölgeyi ağır bir koku kapladı. Bunun
faturasını ailece ödüyoruz“ diye konuştu.
ZEHİRİN ÜZERİNDE HIDRELLEZ KUTLAMASI
Mescit Mahallesi Muhtarı Abdullah Aydın, Değirmentepe’de her yıl 10
bin kişinin katılımıyla Hıdrellez Şenlikleri’nin yapıldığını
söyledi. Aydın, ”Bu yıl 7 Mayıs’ta yapmayı planladığımız şenliklere
variller engel olacak” diye konuştu. Muhtar Aydın böglede yayılan
ağır kokunun doğanın kokusu olduğunu savundu. Bölgedeki şahıs
arazilerinin TOKİ tarafından alındığını söyleyen Aydın, “ Hatta
tebligatla şahısların arsaları alındı” diye konuştu.
Mehmet CANITATLI - Engin AKBAŞ / İSTANBUL
ANALİZ SONUÇLARI AÇIKLANSIN
Zehirli varil olayında “Fail kim?” tartışması sürerken Greenpeace
Akdeniz Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, “Fail, bir değil
birçok. Analiz raporu bir an önce açıklanmalı. Bütün sanayi
bölgelerinde aynı durum söz konusu. İzmit Körfezi, özellikle
Dilovası, İzmir Aliağa, İskenderun ve Mersin tehdit altında”
dedi.
Dökmecibaşı, sadece bu tip suçlara iştirak edenlerle ilgili
cezaların artırılacağının ilan edilmesinin yetmeyeceğini, orta ve
uzun vadede Türkiye’nin atık politikasının çerçevesinin artık
çizilmesi gerektiğini belirtt. Banu Dökmecibaşı, “Böyle vak’alar
yaşamamak için politika şarttır. Tehlikeli katı atıkların yakılması
da yanlıştır. Gelişmiş ülkeler temiz üretim kavramına geçerken,
bizler hala 20’nci yüzyıldan kalma klora bağlı, modası geçmiş
kimyasal üretim modelleriyle sanayicilik yapıyoruz” diye
konuştu.
Dökmecibaşı, “AB, REACH adıyla bilinen ve temiz üretimi öngören
yeni bir yönetmeliği yakında yürürlüğe sokacak, Türkiye şayet bir
atık politikası belirlemezse bu konuda çok başımız ağrır” diyerek
de uyarıda bulundu. Dökmecibaşı, Çevre Bakanı Osman Pepe’nin,
zehirli varil analiz raporunu ve bu işin failini bir an önce
açıklaması gerektiğine de dikkat çekti.
Bilindiği gibi, Türkiye’nin AB ile uyum sürecinde 35 fasıldan en
önemlisi olan “Çevre faslı”ndaki müktesebat ve mevzuat uyumu için
30 milyar doları aşkın maliyet hesabı yapılıyor. Bu harcama ile
Türk sanayicilerin fabrikalarını tümüyle yenilenmesi ve AB’nin atık
ve çevre yönetmeliklerine aynen uymaları gerekiyor.
Perihan ÇAKIROĞLU / İSTANBUL
FENOL, İLAÇ SANAYİİNDE KULLANILMAZ
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin Tuzla’da toprağın altından
çıkarılan zehirli varillerle ilgili sözleri, kimya sanayicilerini
kızdırdı. “Bu açgözlü sanayicinin adını yakında açıklayacağız”
diyen Pepe’ye cevap veren Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği
Başkanı Timur Erk, “Bakan, varilde fenol olduğunu söylüyor. Fenolün
aslı likit değil kristaldir. İlaç sanayinde fenol kullanılmaz.
Dolayısıyla da adı açıklanmayan vicdansız bizden olamaz” dedi. Erk,
fenolün bir yan sanayi ürünü olduğunu dolayısıyla varilleri toprağa
gömenin reçine üretimi veya boya sanayi ile uğraşan birisi olduğunu
tahmin ettiğini söyledi.
ÜÇLÜ SORUMLULUK
Erk şöyle konuştu: “Bakan Pepe’nin, analiz sonuçları açıklanmadan
demeç vermesini yanlış buluyoruz. Çünkü, söyledikleri birçok sektör
mensubunu şaibe altında bırakıyor. Bizim derneğin 60 üyesi vardır
ve dernek 1993’ten bu yana Avrupa Kimya Sanayicileri
Konfederasyonu’na üye. Bu üyeliğin anlamı da ‘Üçlü Sorumluluk’ diye
tanımlanan ‘Responsible Care’e imza atılmasıdır. Yani, üretim ve
atık konusundaki çevre kriterlerine
Kaynak : www.bugun.com.tr