Radikal Peker'i neden görmedi?
Abone olRadikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan bugün köşesinde bu sorunun cevabını verdi... Bakın Peker'le ilgili gelişmeler Radikal'de neden 'haber' olmadı...
Çete haberlerinin özendirici olduğunu savunan Radikal'in tepe
ismi İsmet Berkan, Sedat Peker haberlerine neden yer verilmediğini
bakın nasıl anlattı...
Peker haberleri bizde niye yok?
Okuyucularımızın gözünden kaçmamıştır, Türk basınının geri
kalanında bir haftadır sürmekte olan Sedat Peker haberleri
fırtınası Radikal'de hiç yer almıyor. Bunun nedeni, bizim o
haberleri atlıyor ya da haberlere ulaşamıyor olmamız değil; tam
tersine bilinçli bir tercihle somut gelişmeler dışında kalan
haberleri yayımlamamayı seçtik. Yayımladığımız haberleri de
abartmadan, birinci sayfamızda değil iç sayfalarımızda
değerlendirdik. Bugün bu kararımızı neden aldığımızı size anlatmaya
çalışacağım ama şimdiden söyleyeyim, bu kararın doğru karar
olduğundan bugün geçen haftakine göre daha fazla eminim. Ve
önümüzdeki dönemde öteki gazetelerin ve televizyonların da bizim
gibi düşünmeye başlayıp, bizimle aynı duyarlığı paylaşacaklarını
düşünüyorum.
Neyse, bu girişi fazla uzatmadan, kararımızın nedenlerini anlatmaya
başlayayım:
Aynen terör haberlerinde olduğu gibi organize suç şebekeleriyle
ilgili haberlerde de çok dikkatli davranılması gerektiğine
inanıyorum. Basit bir örneğim var: Nuriş Çetesi.
Başlangıcında mahalle çapında olan bu küçük çete, basının ilgisine
mazhar olduktan sonra belki kendilerinin bile ummadığı kadar
büyüdü. En azından etkisi mahalle çapında olmaktan çıkıp
Türkiye'nin her bir yanına yayıldı; çünkü biz gazetecilerin haber
şehveti sayesinde onları tanımayan kalmadı.
Sedat Peker de, 'bu âlem'e aslında basın yoluyla girdi. Bundan
sekiz yıl önce, gazeteler ve televizyonlarda Sedat Peker, zayıfın
yanında uyuşturucu satıcısının karşısında olan bir nevi 'Köroğlu'
gibi tanıtıldı.
Kendince adalet dağıtan bir 'Çağdaş Köroğlu.'
Sedat Peker, mafya olarak serpilip gelişmek için halkla ilişkiler
faaliyetlerine önem vermek gerektiğini kavrayan ilk organize suç
çetesi şefiydi herhalde. Yaşı yetmediği halde kendisini 'Ülkücü
Mafya' olarak tanıtmaya çalıştı, bir internet sitesi açarak ve
açılışa ünlüleri davet ederek medyada yer buldu. Sansasyonel
cinayetleri kendince çok iyi kullandı.
Hiç kuşkunuz olmasın, geçen hafta boyunca bütün gazete ve
televizyonların manşetinde yer almak, başlıca gündem maddesi olmak
Sedat Peker'i hiç ama hiç rahatsız etmedi, tam tersine onun bu
durumdan çok memnun olduğuna adım gibi eminim. Arayıp da bulamadığı
fırsatı polis ve medya işbirliği içinde istemeden de olsa ona
sundular.
Polis hâlâ daha Sedat Peker'i yıpratacağını düşündüğü 'renkli'
ayrıntıları basına sızdırmaya devam ediyor. Siz bu satırları
okurken bazı gazetelerimizde Sedat Peker'in cinsel eğilimleri
hakkında birtakım iddiaların yer aldığını görebilirsiniz. Peker'in
cinsel eğilimleri ya da bilgisayarından çıkan çocuk pornolarının
yürütülen soruşturmayla ne kadar ilgisi var bilemem ama polis bu
bilgileri sızdırırken Peker'i kamuoyu önünde yıprattığını düşünüyor
olmalı.
Ama Peker gibiler 'Reklamın kötüsü olmaz' diye düşünüyorlar aslında
ve haklılar da...
İşte bu noktada Peker haberlerini yayımlamıyor olmamızın ikinci
nedenine geliyoruz: Bu çeşit haberler tek bir kaynaktan akıyor
bizlere; polisten. Polis, bu sızdırmayı belli bir amaç ve hedef
gözeterek yapıyor. Açıkçası, polisin biz gazetecilerden isteği,
soruşturulan kişinin karakterini yıpratmamız. Bunu
Yargıtay-Çakıcı-MİT skandalında da gördük, şimdi de görüyoruz.
Gazetelerin yazıişleri masalarında oturan editörlerin görevi,
önlerine gelen haberlerle ilgili, o haberin önünü arkasını sağını
solunu görebilecekleri bilgilerle mücehhez olmaktır. Bu bilgileri
çoğu zaman muhabirler sağlar, bazen o sadece tecrübedir.
Sedat Peker olayı gibi bir soruşturmayı bizim haber yapabilmemiz
için, o soruşturma dosyasının tamamına hâkim olmamız, temel
suçlamaları ve onların delillerini kendi inandırıcılık
süzgecimizden geçirebilmemiz gerekir.
Oysa dediğim gibi, Yargıtay-MİT-Çakıcı olayında da böyleydi, şimdi
de böyle; bütün bildiğimiz bölük pörçük telefon kayıtlarından, sonu
miş ve muş'la biten birtakım bilgi kırıntılarından ibaret. Oysa
eksik bilgi en kötü bilgidir, eksik bilgi kirli bilgidir, eksik
bilgi bilinçli olarak kirletilmiş bilgidir.
Kaldı ki hazırlık soruşturmalarını yayımlamak yürürlükteki
kanunlara da aykırı ve ciddi cezaları olan bir suç. Gerçi bu
kanunlarla kamuoyunun bilgi alma hakkı arasındaki çelişki nedeniyle
halen mahkemelerde davalarımız sürmekte ve ben yayın yasaklarının
kalkacağına inanmaktayım ama bu sürecin tamamlanmasını da beklemek
durumundayız.
Bilmiyorum, Peker haberlerini neden Radikal'de göremediğinizi
yeterince anlatabildim mi?
Yazı: İsmet Berkan
Kaynak: