Radikal İslamcı örgütler: Sahra'daki tehdit ciddi mi?
Abone olAfrika'daki olayların endişe veren yanı, şiddet yanlısı radikal grupların birçok ülkede varlık göstermesi. Fakat asıl tehlike Batı'nın Afrika'daki çıkarlarına yönelik.
Cezayir'deki çoğu yabancı onlarca kişinin öldüğü rehine olayına istinaden İngiltere Başbakanı David Cameron, Kuzey Afrika'daki radikal İslamcıların "büyük bir tehdit" oluşturduğunu söyledi.
Cameron "Bu, birkaç ay değil, birkaç yıl, hatta onlarca yılllık cevap gerektirecek bir tehdit. Radikal, İslamcı, El Kaide bağlantılı terörist bir grupla karşı karşıyayız. Pakistan ve Afganistan'da onlara karşı gerekeni nasıl yaptıysak, Kuzey Afrika'daki bu tehdide karşı da dünya birleşip gerekeni yapmalıdır" diye devam etti.
Cezayir'in Ayn Emnas bölgesindeki olaydan sorumlu olan grup,
İslami Mağrip El Kaidesi (İMEK) eski komutanı, cihatçı-kriminal
Muhtar Belmuhtar'ın idaresi altında.
Geçen yıl sonlarına doğru İMEK'ten ayrıldı ya da ayrılması istendi. Bunun üzerine 'Kanla İmza Atanlar' adında bağımsız bir grup kurdu. Bu grup, Mali'nin kuzeyinde, Batı Afrika'da Birlik ve Cihad Hareketi (MUJAO) adlı oluşumun denetimi dışındaki topraklarda faaliyet gösteriyordu.
Belmuhtar'ın grubu, Fransa'nın kuzey Mali'ye müdahale kararına misilleme olarak Cezayir'deki saldırıyı gerçekleştirdiğini iddia ediyor.
Fakat, rehine eyleminin gerçekleştiği doğal gaz tesislerinde adamlarının çalışıyor olduğuna dair haberlere bakılırsa, bu eylemin daha uzun vadeli planlandığı, ancak Fransa'nın saldırısına cevap olarak öne çekildiği ihtimal dahilinde görünüyor.
Belmuhtar'ın yakın arkadaşı ve MUJAO'nun yöneticilerinden Ömer Hamaha, Fransa'nın Mali'ye müdahalesinin ardından, Fransa'nın "cehennem kapılarını araladığını ve Irak, Afganistan ve Somali'den daha tehlikeli bir tuzağa düştüğünü" ilan etmişti.
İslami Mağrip El Kaidesi
Muhtar Belmuhtar
Belmuhtar grubunun Batılı bir kurumu hedef alması sürpriz değil.
Kendisi, yabancıları kaçırma eylemlerinde bulundu, geçen yıla kadar içinde olduğu İMEK ise uzun ve kanlı bir tarihe sahip.
İMEK'in önceli, Cezayir'deki Silahlı İslami Grup (GIA). 1990'ların başlarında Cezayir'de İslami Kurtuluş Cephesi (FIS)'nin kazanması beklenen seçimleri ordunun devreye girip iptal etmesinin ardından, GIA önce Selefi Vaaz ve Savaş Grubu (GSPC) adını aldı; 2007'de ise El Kaide bağlantısını alarak İMEK oldu.
GIA 1990'ların ortalarında Paris metrosuna yapılan saldırılarla, GSPC ise 11 Eylül 2001 öncesinde Avrupa ve Kuzey Amerika'ya ilişkin saldırı planlarıyla bağlantılıydı. Kuzey Afirka'daki gruplar ayrıca tarihsel olarak, eski sömürgeleri oldukları Fransa'ya karşı da özel bir düşmanlık besliyordu.
Afrika'daki olayların endişe veren yanı ise, radikal söylemlerde bulunan şiddet yanlısı grupların birçok ülkede varlık göstermesi.
Örneğin Mali'de İMEK, MUJAO ve Kanla İmza Atanlar grubunun yanı sıra, İMEK'ten ayrılan Ansar Dine grubu, geçen yıldan beri Mali'nin kuzeyinde geniş toprakları kontrol altında tutup şeriat uyguluyor.
Nijerya'da İslamcı Boko Haram grubu, kökleri sosyal ve ekonomik sorunlara dayanan kanlı bir terör kampanyası yürütüyor.
Geçen hafta bu grup liderlerinden birinin Mali'nin kuzeyine geçmiş olabileceğine dair haberler çıktı. Amerikan komutanlar da İMEK ile Boko Haram arasındaki bağlantıyı uzun süredir ifade ediyordu.
Nijerya'daki bağlantı ihtimalini güçlendiren olaylardan biri de geçen Temmuz ayında Abuja'da bir mahkemenin, iki kişiyi, El Kaide'nin Yemen kolu olan Arap Yarımadası El Kaidesi (AYEL) ile bağlantılı bulmasıydı.
Aden Körfezi'nin öteki tarafında yer alan Somali'de ise geçen yıl resmen El Kaide'ye bağlanan cihatçı Eş-Şebab grubu var.
Boko Haram militanlarının Eş-Şebab militanları ile birlikte eğitim gördüğü, Eş-Şebab'ın AYEL ile sıkı bağlantı halinde olduğu söyleniyor.
Batı açısından kaygı verici olan bir konu da bu grupların çoğunun yabancı menşeyli militanları da cezbetmesi.
İMEK bağlantılarının Fransa, İspanya, İtalya ve İngiltere'ye kadar uzandığı biliniyor.
Batı bağlantısı
MUJAO lideri Ömer Hamaha 2000 yılı sonlarında Schengen vizesi ile Fransa'da 40 gün kaldığını iddia ediyor. Mali'nin kuzeyindeki İslamcı militanlara katılmaya çalışırken yakalanan Batılılardan söz ediliyor.
Şimdi de Ayn Emnas'taki saldırganlar arasında Kanada vatandaşı birinin bulunduğuna dair bilgiler var.
Batı Avrupa'dan bakıldığında tehlikeli bir tablo ortaya çıkıyor ve para ve militan tedariki anlamında Batı ile bağlantı ihtimali var.
Ancak tehlikeyi abartma ve tek tek parçalar yerine bütün üzerinde yoğunlaşma tehlikesi sözkonusu.
Bu gruplar arasında bağlantı kurmak ve onları ideolojik olarak birbirine yakın görmek mümkün olsa da, aynı hedeflere sahip olduklarını ya da birlik halinde hareket ettiklerini söylemek mümkün değil.
El Kaide gibi uluslararası bir örgütün bayrağı altında hareket ettiklerini söyleseler de yerel sorunlar uluslararası sorunların önüne geçecektir.
Tarihsel olarak da İMEK bağlantılı hücreler Avrupa'da terörist eylem yapmayalı epey oldu.
Son yıllardaki birkaç eylem planı Eş-Şebab ile bağlantılı olmakla birlikte, onların Batıya saldırıya geçtiği sonucunu çıkarmak zor görünüyor.
Asıl tehlike Batı'nın Afrika'daki çıkarlarına yönelik. Batı, uluslararası arenada dikkat çekmek isteyen grupların Ayn Emnas gibi tesisleri hedef alması ihtimaline karşı bu tür işletmeleri yeniden gözden geçirmek durumunda kalacağı gibi, Fransa'nın Mali'deki, genel olarak da Batılı güçlerin diğer bölgelerde bu gruplara karşı girişimlerinin intikamı meselesini de gözönünde tutmak zorunda olacak.