Putin’den IMF yorumu
Abone olRusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “IMF ciddi bir reform sürecinden geçmelidir. Bu fikri tüm fon hissedarları paylaşıyor. Sorun, IMF’nin s...
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “IMF ciddi bir reform
sürecinden geçmelidir. Bu fikri tüm fon hissedarları paylaşıyor.
Sorun, IMF’nin sık sık dünyadaki mali duruma, özellikle etkin ve
zamana uygun kararlar alma sürecine ayak uyduramamasıdır” dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus RIA-NOVOSTİ Haber Ajansı
ile yaptığı röportajda IMF’nin ciddi bir reformdan geçmesi
gerektiğini söyledi. “Birkaç senedir hem G-8, hem de G-20
toplantılarının gündeminde IMF reformu konusu var. Fakat reform
tartışmaları fonun ata ve kurucularının iktidar ve etki
paylaşımında bulunmak istememelerine takılıyor. Size göre, IMF’yi
feshetmek ve güncel mali ve siyasi gerçekleri dikkate alarak
sıfırdan yeni bir fon kurmak gibi radikal bir adımın zamanı gelmedi
mi?” şeklindeki soruya cevap veren Putin, “IMF ciddi bir reform
sürecinden geçmelidir. Bu fikri tüm Fon hissedarları paylaşıyor.
Sorun, IMF’nin sık sık dünyadaki mali duruma, özellikle etkin ve
zamana uygun kararlar alma sürecine ayak uyduramamasıdır.
Kararların hayata geçirilmesi de aksamaktadır. Çarpıcı bir örnek,
İMF sisteminin önleyemediği küresel mali kriz. Bununla beraber,
yeni konsey, fon veya başka uluslararası kuruluşları oluşturmanın
her derde deva bir ilaç olduğunu düşünmek bence yanlış bir
tutumdur. Önemli olan IMF çerçevesindeki benzersiz çalışma
tecrübesine dayanarak onu daha da geliştirmek. Fonun temelli olarak
yeniden yapılanması, güncel ekonomik realitelere ayak uydurabilecek
hale getirilmesi söz konusu olmalı. IMF’deki kota ve ses verme
sistemini yeniden kurmak lazımdır. Gelişmekte olan ülkelerin,
BRİCS’teki ortaklarımızın rollerini arttırmak gerekir.
Bu doğrultulardaki görüşmeler gerçekten zor gidiyor. 2010
senesinden beri gerçekten bir çıkmaza uğradıklarını söyleyebiliriz.
Ortaklarımızın G-20’nin Saint-Petersburg’daki zirvesine doğru
uzlaşmaya varıp herkes için uygun çözümler bulacaklarını ummuyorum.
IMF’deki değişikliklerinin, uluslararası mali mimarinin sadece bir
parçası olduğunun altını çizmek isterim. Diğer önemli yönleri
arasında devlet borcu ve kredi alanlarındaki siyaset ve bölgesel
mali mekanizmalarla IMF arasında işbirliğinin güçlenmesi var”
ifadelerini kullandı.
“ZİRVEDE RUSYA ÇOK ÖZEL BİR KONUMA SAHİP OLACAK”
Putin; “Sekizler Grubu (G-8) zirvesine sadece üye devletlerinden
birinin başkanı olarak değil, Yirmiler Grubu’na (G-20) bu sene
başkanlık edecek ülkenin lideri olarak katılıyorsunuz. Fikrinizce,
G-8 formatı hala ne derece hayata ayak uydurabiliyor? Örneğin,
meslektaşlarınıza G-8 ile G-20 arasında bir görev dağılımı yapıp,
ilkine ekonomik meseleler, ikincisine ise siyası konuları havale
etmeyi önermeye ne dersiniz? Rusya’nın G-8’de başkanlık edeceği
gelecek sene için şimdiden nasıl bir gündem teklif edeceğini
söyleyebilir misiniz?” şeklindeki soruya ise şu şekilde cevap
verdi; “Haklısınız, Lough Erne’deki zirvede Rusya çok özel bir
konuma sahip olacak. Sadece G-20’nin fiilen başkanı olarak değil,
G-8’in de gelecek başkanı olacaktır. Bu bize hem cari yılda bu iki
toplantının faaliyetlerini koordine etmek, hem de 2014 yılında
Büyük Britanyalı meslektaşlarımızın başlattığı çalışmaları aynı
yüksek seviyede devam ettirmek gibi özel sorumluluklar getiriyor.
Fikrimce; bu fikrimi meslektaşlarımın da paylaştığını biliyorum,
G-8 oldukça hayata ayak uydurabilen bir kuruluştur. Rusya bu
kulübün aktif katılımcısıdır, çünkü özellikle sayemizde orada
sadece gelişmiş batılı ülkelerin değil, küresel ekonomi ve
siyasette gittikçe rolü artan ve hızla gelişmekte olan ülkelerin de
sesi yükselmeye başladı.
G-8 çerçevesinde yürütülen tartışmalar derinlik ve güven ortamıyla
tanınıyor, bu ise birçok, hatta en zor konuları bile yapıcı bir
şekilde çözmeyi sağlıyor. Mesela, Lough Erne’de Suriye, Yakın Doğu,
Kuzey Afrika ve Afganistan’daki durumlar gibi konular görüşülecek.
G-8’in temel özelliklerinden biri, geleneksel olarak Afrika gibi az
gelişmiş ülkelere, uluslararası gelişime özel dikkat ayırmasıdır.
Bu arada, böyle bir yardımın konsepti günümüzde ciddi bir dönüşüm
yaşıyor. G-8, bu devletlerle doğrudan diyalog ve işbirliği kurarak
temel sorunlarının arayışı içindedir ve ortak çözüm programlarını
üretir. Bu seneki zirvede Büyük Britanyalı başkanın teklifi üzerine
vergilendirme sistemlerinin gelişimi ve devlet yönetimi
etkinliğinin arttırılması, ayrıca uluslararası ve bölgesel
ticaretteki engellerin ortadan kaldırılması gibi konular ele
alınacak. Burada gelişmekte olan ülkelerin henüz kullanmadıkları iç
potansiyellerini maksimum derecede kullanmak çok önemlidir.
Fikrimizce, bu milli bütçeleri arttırmaya ve devlet kuruluşlarının
kalitesini yükseltmeye yardım edecek. Şimdi ise G-8 ile G-20
arasında bir görev dağılımı yapıp, ilkine ekonomik meseleler,
ikincisine ise siyası konuları havale etme konusuna gelelim. Bence
bu formatlardan her biri ayrı bir katma değer vergisine sahiptir ve
aralarında siyası veya ekonomik meseleler üzerine suni bir ayırım
yapmak yanlış ve hatalı bir yaklaşımdır. Bunu 2014 yılında Soçi’de
G-8 zirvesini kabul edeceğimizde ispatlamaya çalışacağız.
Başkanlığımızın net gündemi hazırlık aşamasındadır. Ama şimdiden
küresel düzeyde yeni güvenlik tehditlerine cevap arayışından
bahsedeceğimizi söyleyebilirim.”
(İHA)