Pulur'u endişelendiren şey
Abone olBaşbakan Erdoğan'ı konu alan karikatüre para cezası verilmesi, akıllara sansür uygulamasını getirdi. Hasan Pulur, bu konuyu hicivli bir dille şöyle eleştirdi...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında çizdikleri karikatür yüzünden 10 milyar lira para cezası alan
karikatürcü Sefer Selvi'nin başına gelenler Hasan Pulur'un aklına sansürü getirmiş. Pulur, yazısı ile sansürün uygulama şekline değinmiş.
Karikatürcü Sefer Selvi
GEÇEN gün, Beşiktaş çarşısında, her zaman zeytin aldığımız dükkânı kaybettik; kaybetmedik, önünde duruyoruz ama biçimi değişmiş, tezgâhı içeri almışlar, bu yüzden tanıyamadık...
Tezgâhtara sorduk, güldü:
"Abi, Avrupa'ya uyum sağlıyoruz!"
Demek Avrupa'da zeytin tezgâhları kapı dışına çıkmaz, üstü açık bırakılmazmış...
* * *
İYİ güzel de, "zeytin tezgâhı içeri çekmekle" Avrupalı olunur mu?
Bir ülkenin başbakanı karikatürcüleri mahkemeye verip "tazminat" isterse, devletin televizyonunu yönetenler, hoşlarına gitmeyen konuşmalar yapıp kendilerini rahatsız edenlerin programlarını kaldırırsa, Avrupalı olmanın koşulları yerine getirilecek mi?
* * *
ÖRNEKLER birer ikişer dökülmeye başladı...
Karikatürcü Sefer Selvi, çizdiği karikatür yüzünden karar kesinleşirse Başbakan Tayyip Erdoğan'a 10 milyar lira ödeyecek, sırada Musa Kart var, üstelik onunki tazminat değil, ceza davası, aynı karikatürü Cumhuriyet'ten alarak yayımlayan Eskişehir'deki Sakarya gazetesi eski sorumluları da yargılanacak...
Tayyip Erdoğan "Bir şiir yüzünden hapis yattım" diye meydanları inletmişti, şimdi karikatürcüler de bir karikatür yüzünden onun çıktığı cezaevine girecek...
* * *
YA TRT'de olanlar...
Attilâ İlhan gibi şair ve düşünürün programı kaldırıldı, Seynan Levent'in sanat ve kültür dolu "Akşama Doğru" programı da aynı akıbete uğradı, Nurzen Amuran'ın "Dosya"sı da...
"Niye?" diye sormazsınız herhalde, TRT ekranının yeni çehrelerine bakın, anlarsınız...
Bunlar bir çırpıda aklımıza gelenler, kim bilir daha neler vardır, yerinden olanlar, görevden alınanlar, ya da yazdığı yazı yüzünden 10 milyar liradan aşağı olmamak üzere tazminat istenenler.
* * *
GEÇEN gün Alpay Kabacalı'nın "Türkiye'de Basın Sansürü" adlı kitabını karıştırıyorduk, meğer bir zamanlar, gazeteleri yönetmek ne kadar kolaymış...
* * *
MESELA 1940'lı yıllar; gazeteler Sovyet Rusya hakkında ileri geri şeyler yazıyorlar, Sovyetler de nota verip şikâyet ediyor...
Hükümet derhal gazetelerin kulağını büküyor:
"Yeter, Sovyet radyosu Türkiye hakkındaki yayını kesti, siz de kesin!"
* * *
ARADAN bir süre geçiyor, bu defa savaş suçlularının yargılandığı Uluslararası Nürnberg Davası'nda Nazi Almanya'nın Dışişleri Bakanı Ribbentrop, savunmasında Sovyetler'le yaptıkları gizli anlaşmayı açıklıyor; bu açıklamaya göre Boğazlar, Ruslara veriliyor...
Hükümetten Türk gazetelerine emir uçuruluyor:
"Sovyet Rusya aleyhinde yayın yapılması için yaptığımız uyarıyı, bir hafta geri aldık, ne yazarsanız yazın!"
* * *
NE devirlermiş onlar değil mi?
Her iktidarın ağzının suyunu akıtan...
YAZI:Hasan Pulur